Yurtsever Kadınlar Birliği (YKB) Başkanı Oya Talat, "50 yıl önce başlayan Kıbrıs sorunu hayat damarlarımızı hasta etti" dedi ve "Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumların ortak projelerini aktif biçimde desteklemeyi sürdüreceğiz" diye ekledi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Lefkoşa'da, Yeşil Hat üzerindeki Ledra Palas otelinde "kadınların barıştaki rolü" başlıklı bir panel düzenlendi.
Panelde konuşan Bölünmüşlüğü Aşan Eller (Hands Across the Divide) Sekreteri Uludağ, "Adanın tümüyle askersizleştirilmesini istiyoruz. Askersizleştirmeden kastımız adada hiç bir ordunun bulunmamasıdır. Aynı şekilde tüm İngiliz askeri üsleri ve dinleme tesislerinin kaldırılmasını istiyoruz" dedi.
Örgüt, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum üyelerden oluşuyor.
Şiddetten uzak bir dünya
Uludağ, çözüm için görüşlerini şöyle özetledi:
* Militarizm, milliyetçilik, erkek egemen toplum ve kapitalizm arasında ideolojik bağlar var. Feminist düşüncenin önemli bir katkısı tüm şiddet biçimleriyle güç ve kaynak paylaşımındaki eşitsizlik arasında bağ kurması oldu. Kadınların savaş kararları, barış kararları ya da yeniden yapılanma gibi hayati konularda katılımı ve perspektifi, erkek egemen dünyada her zaman görmezden geliniyor.
* Biz her türlü şiddetten arındırılmış bir dünyada yaşamak istiyoruz. İnsanımızın ve çocuklarımızın savaş tehdidinden uzak yaşamasını istiyoruz. Adamız Kıbrıs'ın askersizleştirilmesiyle şiddetten uzak bir barış kültürünü kurma koşullarını elde edebileceğimize inanıyoruz.
* Bir barış anlaşması altında yaşama deneyimimiz olduğu zaman, bunun, dış saldırı tehditlerini sona erdireceğini umuyoruz - çünkü dış saldırı tehdidi yüksek savunma bütçeleri ve aşırı silahlanmış toplumlarımıza "meşruiyet" kazandırıyor ki bunun kaynağı aslında psikolojik güvensizlik.
Silaha değil sosyal harcamalara bütçe
* Adamızı ikiye bölen hatta bulunan mayınlar temizlenmeli, bu alanlar çocuklarımızın güven içinde oynayabileceği alanlara dönüştürülmelidir.
* Askeri amaçlı harcamalar için ayrılan bütçeler sağlık, eğitim, yaşlılara hizmet, çocuklarımıza kreşler gibi sosyal konulara harcanabilir.
* Polis tümüyle sivil, yerel otoritenin denetimi altında olmalıdır - şu anda kuzey Kıbrıs'ta olduğu gibi askeri komuta altında değil. Kadınlar polise erkeklerle eşit sayıda olacak şekilde alınmalı ve erkeklerle hizmette eşit statüye sahip olmalıdır. Polis yetkililerine toplumsal cinsiyet eğitimi verilmeli, böylece aile içi şiddet, tecavüz ya da yabancı işçi kadınların sömürüsü konularını ele alırken daha duyarlı davranabilmeli, bir sorunla karşılaşan kadınlar ise isterlerse bir kadın polis yetkilisiyle konuşabilme seçeneğine sahip olmalıdır.
"Geçmişle hesaplaşmalıyız"
* Yaygın tabiriyle "beyaz kadın ticareti"nin yanı sıra gençler arasında yaygınlaşan "uyuşturucu" sorunu, her iki toplumda da ciddi sosyal sorunlar olarak ele alınmalı, suç işleyenler yakalanarak yargı önüne çıkarılmalıdır. Her iki toplumda da uyuşturucuya karşı klinikler ve merkezler açılması önemli bir ihtiyaçtır.
* Bir anlaşma iki toplumun yeniden yakınlaşmasını garanti etmez - kayıplar konusunda olduğu gibi, iki toplumun tarihin "karanlık yönleri"ni açıkça konuşacağı bir atmosfer oluşturulmalı, bunun için de "geçmiş" samimiyetle konuşulmaya başlanmalıdır. Bu konuda Annan Planı'nda da bir "Yeniden Yakınlaşma Bürosu" öngörülüyor ancak bu büro, toplumlarımızın tüm kesimlerini içine alacak şekilde genişletilmelidir.
Oya Talat: "Hayata dönmek için çözüm"
Panelde bir konuşma yapan Yurtsever Kadınlar Birliği Başkanı Oya Talat da, çatışmanın kendisini kişi olarak nasıl etkilediğini, geçirmiş olduğu evreleri ve vermiş olduğu mücadeleleri anlattı.
Oya Talat konuşmasında ayrıca Kıbrıs'ın kuzeyinde kadın hareketinin yıllar boyunca elde etmiş olduğu kazanımları da sıralayarak : "50 yıl önce başlayan Kıbrıs sorunu hayat damarlarımızı hasta etti, hayatın güzelliklerini yok etti, yaşamlara mal oldu" dedi.
Panelde Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) öğretim görevlilerinden Fatma Güven Lisaniler de Kuzey Kıbrıs'ta kadının ekonomik durumuyla ilgili bilgiler verdi.
Panelde ayrıca Kıbrıs'ın güneyinden milletvekili Andrula Vasiliu, Kıbrıs Üniversitesi öğretim görevlisi Maria Hacibavlu ve Kıbrıs büyükelçilerinden Erato Kazaku-Markullis de dünyada ve Kıbrıs'ta kadının durumuna ilişkin sunuşlar yaptılar.
Paneli kalabalık bir Kıbrıslı ve yabancı diplomatlar ile Birleşmiş Milletler görevlileri topluluğu izledi.(EÜ)