Önceki gün imza kampanyasına destek verdiğini açıklayan ilçenin CHP'li Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'in "Yassıada'da çocuklar izole edilerek kurulacak köyde rehabilite edilebilecekleri" şeklindeki açıklaması tartışma yarattı.
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden avukat Aşkın Yaşar Topuzoğlu her çocuğu sokağa iten nedenin farklı olduğunu dolayısıyla her çocuk için alternatif koruma programları gerektiğini vurguladı.
Erzen'in önerisinin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne (ÇHS) aykırı olduğunu belirten Topuzoğlu, "Koruma amaçlı olsa dahi çocukların özgürlükleri kısıtlanmamalı. Çözüm onları sokağa iten nedenleri ortadan kaldırmak" dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) de "çocukları sokağa iten sistemi eleştireceğine onları tecrit etmeyi teklif eden" Erzen'in çocuklardan özür dilemesini istedi.
"Devlet çocukların sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamalı"
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden avukat Aşkın Yaşar Topuzoğlu, Erzen'in önerisinin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'yle (ÇHS) örtüşmediğini belirterek "Çözüm onları uzaklaştırmak değil onları sokağa iten nedenleri ortadan kaldırmaktır" dedi.
Koruma amaçlı dahi olsa çocukların özgürlüklerinin kısıtlanmaması gerektiğini ifade eden Topuzoğlu "Sokakta yaşayan çocuk hakkında, çocuğun gelişimi tehlikede olduğu zaman koruma kararı alınabilir. Ama onun hakkında alınacak tedbir hiçbir zaman özgürlüğünü kısıtlayıcı olmamalıdır. Amaç onları toplumsal yaşamdan soyutlamak değil bütünleştirmek olmalıdır" diye konuştu.
Fiziki mesafe koyarak çocuklar uzaklaştırıldığında, bu çocukların toplumsal hayata dönüşlerinin çok daha zor olacağına dikkat çeken Topuzoğlu, "BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne imza atarak taraf olan devletin çocukların özgürlük hakkını koruyarak sosyal ve kültürel tüm ihtiyaçlarını karşılaması gerektiğini" vurguladı.
Her çocuğun kendi başına ayrı bir birey olduğunun unutulmaması gerektiğini söyleyen Topuzoğlu, "İyileştirme yapılacak her çocuk için ayrı alternatif koruma programları gerekir. Çünkü onları sokağa iten nedenler farklılıklar içermektedir. Farlılıkları göz ardı ederek çocukları aynı yere toplamak ve onlara aynı programı uygulamak olumsuz sonuçlar doğurabilir. Proje bu yönüyle de tehlikeler içermektedir" şeklinde konuştu.
CHP: Kampanya çarpıtıldı
bianet'e konuşan CHP İlçe teşkilatından Ayfer Hanım yürütülen kampanyanın "Erzen'in önerisi ile ilgisi olmadığını ve çarpıtıldığını" söyledi.
Kampanyanın amacının madde bağımlısı çocuklara iş ve eğitim imkanı sağlamak olduğunu söyleyen Ayfer Hanım toplanan imzaların Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) verileceğini ve kampanyanın iki gün daha süreceğini belirtti.
Telefonla ulaşmaya çalıştığımız Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'in görüşlerini almamız ise mümkün olmadı.
"Sokaktaki her çocuk 'tinerci' değil"
Prof. Oğuz Polat, son yıllarda yaşanan ölümlü gasp olayları nedeniyle sokakta yaşayan ya da çalışan tüm çocukların "tinerci, sokak çocuğu, saldırgan" olarak nitelenmeye başlandığını fakat bunun yanlış olduğunu belirtiyor.
Yoksulluk ve göç nedeniyle sokağa itilen çocukların organize suç çeteleri tarafından yankesicilik ve gaspa zorlandığını vurgulayan Polat, "Her geçen gün artan bu problemi doğru çözebilmek için sokaktaki her çocuğun 'tinerci' olmadığını anlamamız gerekiyor" diyor.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hamit Hancı, çocuk suçlarındaki artışın en büyük nedenin iç göçler ve çarpık kentleşme olduğunu söylüyor.
Göçederek kente gelen yoksul ailelerin çocuklarının çalışmak zorunda kaldığını; çocuk üzerindeki geleneksel aile kontrolünün de kentte yok olduğunu belirten Hancı, eğitim olanaklarından uzak kalan çocukların suça daha açık hale geldiğini belirtiyor.
Devlet Denetleme Kurulu'nun madde bağımlısı, sokakta yaşayan ya da çalışan korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili tek kurum olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) hakkındaki raporu da kurumun kapasitesinin yetersiz kaldığını söylüyor.
Rapora göre, madde bağımlısı çocuk ve gençlerin rehabilitasyonuna yönelik tek yatılı merkez İstanbul'daki Taksim Çocuk ve Gençlik Merkezi; onun da kapasitesi yeterli değil.
Rapor ayrıca SHÇEK'e ayrılan kaynakların çok yetersiz olduğunu ve kuruma yeterli nitelikli personel yetiştirecek okul bulunmadığını vurguluyor. Raporun sonuç bölümünde açıkça "Madde bağımlısı çocukların tedavilerine ve rehabilitasyonlarına yönelik hizmet vermek üzere tedavi merkezleri açılmalı" deniliyor.
"Erzen çocuklardan özür dilesin"
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi üyeleri dün (Perşembe) Bakırköy Belediyesi önünde bir basın açıklaması yaparak Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'e "sokak ve madde bağımlı çocukları Yassıada'ya gönderme" teklifini kınayan bir mektup gönderdiler.
Yaptıkları açıklamada İHD üyeleri Erzen'in sözlerini "Militarist baskı politikaları, zorunlu göç gibi kavramlar tartışılmadan sokağa mecbur bırakılan çocukları tehlike olarak görmek ve onları izole etmeyi savunmak anlaşılır gibi değildir" dediler.
İHD üyeleri "İzolasyon ortamı olarak insani acıların yaşandığı askeri bir darbenin zorunlu adres olarak gösterdiği bir adayı önermekse algı sınırlarımızı zorlamaktadır" dediler.
İHD üyeleri, Erzen'e "Toplumun büyük kesiminin 'sokak çocukları' diye tanımladığı ve tehlike olarak gördüğü çocukların ardında toplumsal barışı ve sosyal devlet uygulamasını sağlayamayan bir sistemin varolduğunu bilmeniz gerekirdi" dediler.
Erzen'e, "Öncelikle bu sistemi eleştirmeniz gerekirdi" diyen İHD üyeleri Belediye Başkanı'ndan tüm toplumdan ve çocuklardan özür dilemesini talep ettiler. (EÜ/KÖ/BB)