İHD, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde son üç ayda gerçekleşen insan hakları ihlalleri raporunu açıkladı.
Demirtaş, çatışmalar ve operasyonlar arttıkça devletin toplantı gösteri hakkına, ifade özgürlüğü hakkına, örgütlenme hakkına yönelik müdahalelerinin de arttığına dikkat çekerek, "Aynı şekilde bütün bunlara bağlı olarak işkence vakalarında da artış gözlenmektedir. Çatışmalar köye geri dönüşleri durdurduğu gibi, ekonomik yaşamı da doğrudan doğruya olumsuz etkilemektedir" dedi.
Demirtaş, çatışmaların kaynağında Kürt Sorununun çözümü konusunda halen barışçıl diyalog yöntemlerinin kullanılmaması yattığını belirterek, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında açılan soruşturmanın derhal geri çekilmesini istedi.
Son üç ayda 959 hak ihlali yaşandığı belirtilen rapordaki kimi istatistikler şöyle:
* Bölgede meydana gelen çatışma, saldırı, faili meçhul cinayet, yargısız infaz ve mayın patlamalarında 145 kişi öldü, 159 kişi yaralandı.
* Bölgede son üç ayda 165 gözaltı olayı yaşandı
* 9 kadına yönelik şiddet olayı
* 2 namus cinayeti
* 3 toplumsal olaya müdahale edildi, müdahaleler sonucu 1 kişi öldü, 13 kişi yaralandı, 9 kişi gözaltına alındı.
* 1 sivil toplum kuruluşu kapatıldı.
Son üç ay içerisinde Diyarbakır şubesine toplam 276 başvuru yapıldığını belirten İHD, raporda yer alan verilerin, İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Şubelerinden, Diyarbakır şubesine yapılan başvurulardan ve günlük gazetelerden derlendiğini bildirdi.
Etnik çatışmaya dikkat
"Türkiye'nin batısıyla doğusuyla son birkaç aydır yaşadığı toplumsal gelişmelerin giderek bir etnik çatışmaya dönüştüğünü" savunan Demirtaş, "hükümet başta olmak üzere herkesin söylemlerinde barışın ve kardeşliğin dilini kullanmaya özen göstermesi gerektiğini" söyledi.
Demirtaş, insan hakları ve özgürlüklerin gelişebileceği yegane ortamın demokratik ortamlar olduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Milliyetçiliğin körüklendiği, giderek faşizan saldırılarla toplumsal bir linç havasının hakim kılınmaya çalışıldığı böylesi ortamlarda sadece hukuksuzluk ve karmaşa gelişebilir. Ancak Türkiye'nin en acil ihtiyacı olan toplumsal barış ve demokrasi için yapılması gerekenler bir an önce yapılmazsa, bu günleri dahi arayacağımız kaos ortamının gelişmesi riski oldukça yüksektir."
TMY bütün demokratik adımları geriye götürür
Demirtaş, Avrupa Birliği (AB) sürecinde çıkarılan demokratikleşme yasaları henüz tam anlamıyla uygulamaya dahi geçirilmemişken, kağıt üzerinde kalan bu hakların bir çoğu Terörle Mücadele Yasası (TMY) ile geri alınmak istendiğini ifade etti.
"Son dönemde yaşanan şiddet olayları bahane edilerek ve özgürlükler istismar ediliyor denilerek muhalif çevreler üzerinde yeni bir baskı dalgası yaratılmaya çalışılmaktadır. Terör ve terörist tanımının dahi tam olarak yapılmadığı, Türkiye nüfusunun neredeyse yarısının terörist ilan edildiği bu ortamda, terörle mücadele yasası genişletilmek ve bütün topluma bu yasanın uygulanması hedeflenmektedir." (KÖ)