Devrimci Karargah Örgütü'ne yöneltilen ve üç kişinin ölümüyle sonuçlanan operasyon kapsamında tutuklanan 13 sanıktan Ceren Sütlaş'ın avukatı Tunç Demircan, müvekkilinin gözaltı ve tutuklama sürecindeki bir dizi hukusuzluğun sonucu olarak cezevinde bulunduğunu söylüyor.
"Maalesef, ülkemizde birçok ceza dosyasında verilen tutuklama kararları nesnel, doyurucu, denetlenebilir, kişiye özel, cezaların şahsiliği prensibine uygun ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin aradığı kriterleri taşıyan bir gerekçe barındırmıyor."
"Hukuka aykırı uygulamalarla karşılaştık"
Demircan, bu görüşünü, müvekkili ve başka yerlerde gözaltına alınan 12 kişinin tutuklanmadan önce ifadelerinin poliste alınması ve ardından İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan toplu sorgulama şartlarına dayandırıyor.
Gözaltı günü olan 27 Nisan'da dosyada kısıtlılık kararı bulunduğu söylenerek İstanbul Terörle Mücadele Şubesi kapısından geri çevrildiklerini söyleyen avukat, "yasal olan ama hukuki olmayan" birtakım kısıtlamalarla karşı karşıya bırakıldıklarını söyledi:
"Engellenmemizle ilgili yargı kararını talep ettik. Bunu bize göstermediler. İkinci gün saat 18.00'de müvekkilimle görüşebildim. Polis ifadesi için aradıklarında saat geceyarısından sonra 2.30 idi. Uykusuz, yorgun, soruları algılayamayacak, üstelik sözlü olarak kısmen sorgulanmış bir halde müvekkilimin ifadesi alındı. Temel insan haklarına aykırı bir uygulamaydı. Biz, 'saklayacak bir şeyimiz yok' diyerek yine de ifade işlemlerini tamamladık."
30 kişiyle hakimlikte sorgu...
Ertesi gün 14 şüphelinin sorgusunu bir savcının yapmasını beklerken dört-beş savcının ifadeleri paylaştığını aktaran Demircan, "Bu eksiklik, soruşturmanın ve beyanların bütünlüğünü değerlendirmeyi zorlaştırır. Biz Savcı Bilal Bayraktar'a ifade verdik, diğerleri başkalarına." dedi. Demircan'a göre aksaklıklar bununla sınırlı kalmadı.
"Sorgunun tek tek, suçlamalar anlatılarak ve savunma alınarak yapılması gerekirken polisler eşliğinde, biz 13-14 avukat ve 14 sanık, neredeyse toplam 30 kişi, 15 metrekarelik bir odada Mahkeme Hakimi Mehmet Karababa'ya sorgu verdik."
" Tutuklamaya gerekçe olarak ileri sürülen, 'dosyadaki delil durumu, şüphelilerin işlediği suçun ağırlığı ve şüphelilerin atılı suçu işledikleri dair kuvvetli şüphe bulunması' ifadesinin içine her şeyi koyabilirsiniz. Mahkeme, aynı gerekçeyi serbest bırakmak için de kullanıyor. Kişiye özel hiçbir gerekçe yok."
Mahkemenin "olayın toplumda sarsıntı ve infial" meydana getirmesini tahliyelere engel saymasını da tepki gösteren Demircan, "delillerin toplanmakta olduğu ve soruşturmanın sürdüğü" ifadesinin davanın açılmasının birkaç ay daha alabileceği anlamına geldiğini düşünüyor.
Tutuklamayı "geçici ve en son başvurulacak en ağır tedbir" olarak gören avukat, "yurt dışına çıkış yasağı konabilir, adli denetim getirilebilirdi. İtirazımızda, 'hepsi sabit ikametgah sahibi, hepsi meslek mensubu, hiç birinin sabıkası yok' dedik. Delillerin karartılması, kaçma şüphesi ve tanıklara baskı ihtimali üzerine tutuklamaya gidilebilir. Hangi delili karartacaklar?" dedi.
Tutukluluğun altı ayı bulabileceğini söyleyen Demircan, "Tedbirin ceza yerine geçmesinden ve karar günü tutukluluk sürelerinin mahkemenin vicdani kanaati üzerinde ayrıca bir baskı oluşturmasından endişeliyiz" şeklinde konuştu.
Ceren Sütlaş kim?
1983 doğumlu. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi mezunu. 2006'da BİA'nın düzenlediği Uluslararası Bağımsız Medya Forumu'nda görev aldı. Açık Öğretim Fakültesi Hakla İlişkiler bölümü 1.sınıf öğrencisi. Çerkes ve Kafkas halk müziği ve halk dansları topluluğu "Warada"nın müzisyenleri arasında. (EÖ)