Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Oxford Yoksulluk ve İnsani Gelişme İnisiyatifi’nin (OPHI) yayımladığı rapora göre, geleneksel yoksulluk kavramı artık geçmişte kaldı.
Yeni veriler, ülkeleri veya haneleri zengin ve yoksul olarak etiketlemenin aşırı basite indirgeme olduğunu açıklıkla ortaya koydu.
İki kurumun ortaklaşa hazırladığı 2019 Küresel Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi (ÇBYE), insanların yaşadığı yoksulluk ve eşitsizliklere ışık tuttu, ülkeler arasında ve yoksulların kendileri arasındaki büyük eşitsizlikleri açığa çıkardı.
UNDP Başkanı Achim Steiner raporun tanıtımı için yaptığı konuşmada “Yoksullukla mücadele etmek için, yoksul insanların nerede olduğunu bilmek gerek. Yoksullar, ülkede dengeli dağılmıyor, aynı hane içinde dahi dengeli dağılmıyor” ifadelerini kullandı.
ÇBYE, yoksulluğun tek göstergesi olarak alınan gelir kavramının ötesine geçiyor ve insanların sağlık, eğitim ve yaşam standardı boyutlarında yoksulluğu nasıl yaşadıklarını araştırıyor.
Geçen yılın ÇBYE sonuçlarına göre, 1,3 milyar çok boyutlu yoksul insanın 886 milyonu (toplamın üçte ikisinden fazlası) orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Çok boyutlu yoksullarının yaklaşık üçte biri ise (440 milyon) düşük gelirli ülkelerde yaşıyor.
Veriler, her iki grup için basit ulusal ortalamaların, ülke içindeki yoksulluk örüntülerindeki çok büyük eşitsizliği gizleyebileceğini gösteriyor.
Örneğin, Uganda'da nüfusun yüzde 55’i çok boyutlu yoksulluk içinde ve bu oran, Sahraaltı Afrika ortalamasına yakındır. Ancak başkent Kampala’da ÇBYE yüzde 6 iken, Karamoja bölgesinde yüzde 96’ya yükseliyor. Buna göre Uganda, Sahraaltı Afrika’nın her iki aşırı ucu dahil olmak üzere tüm yelpazesini kapsıyor.
Rapora göre aynı hane içinde dahi eşitsizlik var. Örneğin Güney Asya’da 5 yaş altındaki çocukların yaklaşık dörtte biri, en az bir çocuğun kötü beslendiği, en az bir çocuğun da kötü beslenmediği hanelerde yaşıyor.
UNDP İnsani Gelişme Raporu Ofisi Direktörü Pedro Conceição “Yoksulluk içinde yaşayanlar dahil olmak üzere, insanların farklı yoksunluk deneyimlerini anlamak zorundayız. Kötü mü besleniyorlar? Okula gidebiliyorlar mı? İşte o zaman yoksulluğu azaltma politikaları hem verimli hem de etkin olur” diyor.
Rapor ayrıca yoksullar arasında da eşitsizliği de gözler önüne seriyor. 2019 Küresel ÇYBE bulguları, insanların yoksulluğu nasıl -ve ne kadar derin- yaşadıkları arasındaki birçok farklılığı ayrıntılı biçimde resmediyor. Yoksullar arasında yoksunluk büyük farklılıklar gösteriyor; genel olarak, yüksek ÇYBE rakamları aynı zamanda yoksulluk yoğunluğunda büyük varyasyon ile bir arada oluyor.
Bulgular ayrıca, çocukların yoksulluğu yetişkinlerden daha yoğun yaşadığını; 10 ÇYBE göstergesinin tümünde yetişkinlere göre daha yoksun olma olasılığının yüksek olduğunu; temiz su, arındırma, yeterli beslenme veya ilköğretim gibi temel gereksinimlerden yoksun olduklarını gösteriyor.
Daha çarpıcı olan ise, dünya genelinde her üç çocuktan biri çok boyutlu yoksul iken, bu oran yetişkinlerde altıda bir. Buna göre, çok boyutlu yoksul insanların yaklaşık yarısı (663 milyon) çocuk; ve en küçük yaştaki çocuklar en büyük yükü taşıyor.
Ancak, yeni veriler aynı zamanda olumlu bir eğilimi de ortaya koyuyor: En geride olanlar en hızlı ilerliyor.
Araştırma yapılan 10 ülkede, 270 milyon kişi, iki araştırma zamanı arasında çok boyutlu yoksulluktan çıktı. Bu ilerleme büyük ölçüde Güney Asya’da oldu. Hindistan’da 2016’da yoksul insan sayısı 2006’ya göre 271 milyon azaldı; Bangladeş’te ise yoksul sayısı 2004 ile 2014 arasında 19 milyon azaldı.
Azalmanın daha az olduğu veya hiç olmadığı başka ülkeler de oldu; incelenen üç Afrika ülkesinde çok boyutlu yoksul sayısı 28 milyon arttı. Bunun kısmen nedeni, hızlı nüfus artışının, yoksullukta azalıştan daha hızlı olmasıydı. Gerçekte, yoksulluk oranları (nüfusun yüzdesi olarak) bu ülkelerin çoğunda düştü.
2019 Küresel ÇYBE, dünya nüfusunun yüzde 76’sını kapsayan 101 ülke ve bin 119 ulus-altı bölgede yoksulluğun ayrıntılı bir resmini çiziyor; basit gelir temelli ölçümlerin ötesine geçerek insanların günlük hayatta yoksulluğu nasıl yaşadıklarını inceliyor.
(HA)