Argüden Yönetişim Akademisi Vakfı 26 Eylül’de 27 büyükşehir belediyesini idari, mali, sosyal olarak değerlendirdiği yönetişim raporunu yayımladı.
Raporda en dikkat çeken sonuçlarsa on beş belediyenin kadın eşitliğine yönelik herhangi bir faaliyet düzenlememesi ve on altı belediyenin çocukların korunmasına yönelik herhangi bir hedefi olmaması oldu.
Yönetişim Akademisi Büyükşehir Belediyeleri Yönetişim Karnesi (BBYK) isimli raporunda 27 büyükşehir belediyesini
ilkelerini esas alarak inceledi.
Rapor belediyelerin gündem belirleme ve karar alma, kaynak tahsisi ve kullanma, hizmet sunma, kurumsal kapasite ve işleyiş gibi dört yönetim sürecini temel alarak oluşturuldu .
Raporda en dikkat çeken kısımsa 16 büyükşehir belediyesinin kadınların eşitliğine dair herhangi bir politika faaliyetinin olmaması.
Yerel yönetimler ve toplumsal cinsiyet üzerine doktorasını sürdüren Ayşe Kaşıkırık belediye yönetişim karnelerinin sonuçlarının onu şaşırtmadığını şu sözlerle ifade ediyor:
“Bir belediye için bir bina inşa etmek, yol ve kaldırım yapmak önemli. Sosyal politikalarsa belediyeler için o kadar önemli değil. Bu sebeplerden dolayı bu sonuçlar beni şaşırtmıyor.”
Kaşıkırık, belediyelerin çocuklar ve kadınlar için yürüttüğü bazı çalışmalarda da tek tip çocuk veya kadın varmış gibi hareket ettiğini, bütün farklılıkları ve kimlikleri göz ardı ettiğini vurguluyor. Belediyelerin kadınlar ve çocuklar için yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülüklerin de altını çiziyor.
“5393 sayılı belediye kanununda 14. Maddede belediyelerin kadınlar için sığınma evleri, çocuklar için de konukevleri yapmaları gerektiği belirtiliyor.
"Kısaca ifade etmek gerekirse nüfusu yüz binin üzerinde olan belediyeler bu mekânları inşa etmekle yükümlü. Ama baktığımızda çok az büyükşehirde bu sığınma evleri ve konukevleri var. Belediyeler görevlerinin bir tek tesis inşa etmek olduğunu düşünüyorlar. Altyapı ile ilgili bütün hizmetleri sağlarlarsa yeterli olacağına eminler. Ama öyle değil. Belediyeler için hem sözde hem icraatta kadın yok.”
Kaşıkırık, belediyelerin kadınların eşitliğine ve çocukların korunmasına dair bir politika geliştirmemesi ve süregelen eylemsizliği ise şu şekilde özetliyor:
“Şu anda iki tane kadın büyükşehir belediye başkanı var. Belediye meclislerin yüzde 11’i kadınlardan oluşuyor. Buradan baktığımızda da görüyoruz ki kadınlar ne karar alma mekanizmalarında varlar ne de üst yönetimlerde.
"Belediyelerde genel sekreter olarak da kadınların sayısı oldukça az. Oysa kadınların karar mekanizmalarında güçlü varlık gösterdiği belediyelerde sosyal politikalarda kadınlar ve çocuklara daha çok öncelik verilebilir.
“Bu elbette belediyede yönetimde yer alan kadınların sadece kadın ve çocuk sorunlarıyla uğraşması demek değil. Belediyelerin göz ardı ettiği bu meselelere daha duyarlı ve daha yapıcı yaklaşabileceklerini düşünüyorum. Kadınlar oldukları her yere çeşitlilik ve renk katıyorlar. Ayrıca yerel yönetimlerdeki eril zihniyetin kırılması için de kadınların bu alandaki görünürlükleri çok önemli.”
Çalışmada incelenen 27 belediyeden neredeyse yarısı çocuklar için kreş, yuva vb. hizmetler sunmuyor.
Çocuğun annenin sorumluluğunda olduğunu, kadının tek görevinin çocuk bakmak olduğunu düşünen toplumsal yapının yerel yönetimleri de bu şekilde yapılandırdığını düşünen Kaşıkırık bu konuda şunları söylüyor:
“Bugün hâlâ kadın aile içinde düşünülüyor. Kadınla ilgili yapılan bütün faaliyetler aynı zamanda aileye dönük oluyor. Kadını evde tutmaya çalışan bir sosyal yapı var. Belediyeler de kreş yapmaya gerek duymuyor dolayısıyla. Çocuğuna da bakar deniyor. Kadının dışarıda olması, çalışması vb. durumlar göz ardı ediliyor. Bugün biz biliyoruz ki kadını özgürleştirecek ve onun toplum içindeki bu algısını dönüştürecek olan iki şey var: istihdam ve eğitim.”
Yönetişim Akademisi’nin yaptığı yönetişim karnesine göre en yüksek puanları alan büyükşehir belediyeleri ise Ankara, Antalya, Kocaeli, Eskişehir ve İstanbul oldu. 27 büyükşehir belediyesinin incelenmesinin ardından ortaya çıkan sonuçlarsa şöyle:
(ED/EMK)