Bekaroğlu, Aşçı'yla beraber geçmişte insan hakları mücadelesi verdiklerini söyleyerek, Aşçı'nın eylemini cezaevlerinde insan hakları ihlallerinin önlenmesi için başka çözüm bulamadığı için gerçekleştirdiğini söyledi.
"Üç kapı üç kilit için mimari değişikliğe gerek yok"
Tecridin insan hakkı ihlali olduğuna dikkat çeken Bekaroğlu, Türkiye'de hükümetin bu politikayı ısrarla ve inatla devam ettirildiğini açıkladı.
Bekaroğlu, 20 Aralık'ta Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Kenan İpek'in yaptığı açıklamayı da eleştirdi. İpek'in açıklamasını "tüyler ürpertici" olarak niteleyen Bekaroğlu, açıklamada, ölüm orucu nedeniyle ölen insanlardan hiç bahsedilmediğini, "Behiç Aşçı zaten terör örgütünün avukatlığını yapıyor" dediğini anımsattı.
Bekaroğlu,"Avukatlık yapmak suç mudur? Bir avukat, müvekkiline yöneltilen suçun niteliğine göre ayrılabilir mi? Sadece bu bile yetkililerin bu ve benzeri olaylara nasıl baktıklarını göstermesi açısından son derece önemli bir örnek" dedi.
Üç kapı üç kilit uygulamasına geçmek için bina yıkmaya gerek olmadığının altını çizen Bekaroğlu, hükümetin buna ısrarla yanaşmadığını söyledi.
"Bir kişiye yapılan haksızlık bütün insanlara yapılır"
Bekaroğlu hükümete seslenerek şöyle dedi:
"İktidardaki arkadaşlarıma hatırlatmak isterim. Onların şimdi 'terk ettik' dedikleri dünya görüşü, 'Bir kişiye yapılan haksızlık bütün insanlara yapılan haksızlık gibidir' der. Bir kişinin haksız bir şekilde öldürülmesinin, bütün insanlığın öldürülmesi olduğunu kabul eden bir öğretiden geliyorlar. Nasıl oluyor da bir insanın ya da insanların ölümünü seyredebiliyorlar? Bunu anlamak mümkün değil. Adalet Bakanı'nın bir adım atacağını sanmıyorum, ancak Sayın Başbakan bir talimat verirse harekete geçer.
Sayın Başbakan'a sesleniyorum: Nasıl olur da siz, böyle bir insanın ölümünü seyredebilirsiniz ve hiçbir şey yapmazsınız, sanki böyle bir olay yaşanmıyormuş gibi davranırsınız, merak ediyorum. Bugün tecrit ile ilgili atılacak bir adım Behiç Aşçı'nın hayatını kurtaracak. Sizin inançlarınıza göre bu bütün insanların hayatını kurtarmak anlamına geliyor. Niçin bütün insanlığın hayatını kurtarmıyorsunuz?" (AÖ)