Karar, dün (Çarşamba) İşkence Önleme Grubu'na bildirildi.
Kararı kınayan İnsan Hakları Gündemi Derneği, tüm dünyadaki ve Türkiye'deki insan hakları savunucularını İzmir Barosu İşkence Önleme Grubuyla dayanışma içinde olmaya çağırdı.
Dernek açıklamasında, "Karar, Türkiye'de sadece işkence ve kötü muamelenin değil, aynı zamanda uluslar arası sözleşmelerde garanti altına alınan evrensel, vazgeçilemez ve geri alınamaz nitelikteki tüm insan hakları ihlallerinin önünü açacak niteliktedir" denildi.
"İzmir Barosu Yönetim Kurulu taşıdığı ideolojik ön yargıya bağlı olarak sadece AB karşıtı değil, aynı zamanda demokrasi ve insan hakları karşıtı bir tutum sergilemiştir. Bu durum açık bir şekilde göstermektedir ki, 'bağımsızlık' veya 'anti-emperyalizm' naraları atarak AB'ye karşı çıkmanın arka planında, demokrasi ve insan hakları karşıtı olmak gibi milliyetçi ve şovenist bir anlayış yatmaktadır" denilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
* İzmir Barosunda, kendisini "Cumhuriyetçi" olarak adlandıran ve aslında "milliyetçi" reaksiyonları olan bir grubun yönetime gelmesiyle başlayan endişe verici gelişmeler, işkencenin kökünü kazımak yerine, işkenceyi önlemek isteyenlerin kökünü kazımaya kadar varmıştır.
* İzmir Barosu Yönetim Kurulunun söz konusu kararı Avrupa Birliği, demokrasi ve insan hakları karşıtı güçlerin kasten gerçekleştirdiği bir sabotaj ya da daha doğru bir ifadeyle bir "darbe" niteliğindedir.
* İşkence ve gayri insani ya da küçültücü ceza veya muameleye karşı koruma, başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (Madde 5) olmak üzere, bağlayıcı nitelik taşıyan pek çok uluslararası sözleşmede garanti altına alınmıştır.
* Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Madde3) ve BM Uluslararası Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (Madde7) bu sözleşmelerin başında gelmektedir. İşkencenin önlenmesi için bu sözleşmelere ek olarak sadece işkence ve gayri insani ya da küçültücü ceza veya muamelenin önlenmesin amaçlayan sözleşme ve bildirgeler mevcuttur:
* Herkesin İşkenceye ve diğer Zalimane, İnsanlıkdışı veya Onur kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Korunmasına dair Birleşmiş Milletler Bildirisi (1975);
* İşkence ve Diğer Zalimane, Gayrı insani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (1987)
* İşkencenin ve Gayri İnsani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi (1989)
* İşkence ve diğer Zalimane, İnsanlıkdışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Ceza en başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olmak üzere Türk Hukuk mevzuatında da açık bir şekilde yasaklanmıştır.
* Temel amaçlarından biri hukukun üstünlüğünü korumak olan Baro gibi bir kurumun bir takın ideolojik saplantılara takılarak, hem uluslararası hem de ulusal düzeyde kabul görmüş temel prensipleri hiçe sayması anlaşılabilir nitelikte değildir.
* 02.05.2001/4667 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, yeni Avukatlık Kanununda, Baroların kuruluş ve nitelikleri başlığı altındaki maddede yapılan değişiklikler Baroların amacına, "hukukun üstünlüğü, insan haklarını savunmak ve korumak" (Madde 76) ve "bu konulara işlerlik kazandırmak"(Madde 95/21) eklenmiştir. Avukatlık Kanununda yapılan bu değişiklikle, Türkiye Barolar Birliği (110/17) ve Barolara, yönetimin, hukuka uygun davranıp davranmadığını, insan haklarını ihlal edip etmediğini izleme gibi ciddi ve etkili bir yetki verilmiştir. (BB)