Ayrımcılık Çatışma Zeminini Körüklüyor

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) İzmir Şubesi Başkan Yardımcısı Selvet Çetin, geçen gün Seferihisar'da yaşanan linç girişimi üzerine bir açıklama yaptı; "İzmir'in Seferihisar İlçesinde gerekçesi çok basit gibi görünmekle birlikte sonuçları bakımından ürpertici özellikler taşıyan olayların yaşanması, farklı etnik ve kültürel yapılardan gelen toplumsal kesimlerin bir arada yaşama geleneğine zarar vermektedir" dedi.

Çetin, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) özerk bir mekanizma olarak varlığını sürdürmesinin, insan hakları savunucularını kaygılandırdığını da söyledi.

Sosyal kırılmalara karşı uyarı

Çetin, ise "toplumsal hoşgörüsüzlük ve tahammülsüzlüğün giderek yaygınlık kazanma olasılığına" dikkat çekti; "Temel ve vazgeçilmez yükümlülükler taşıyan tüm resmi çevreleri sosyal kırılmalara karşı bir kez daha uyarıyoruz" dedi.

"Türkiye'de toplumsal sorunları tanımlamaktan dahi aciz olan kimi siyasi çevreler, çözüm için askeri yöntemlere başvurmayı yegane sonuç alma tarzı olarak benimsemişlerdir.

"Çeşitli kesimler arasında gittikçe derinleşen 'güven' sorununun ne tür olaylara zemin hazırladığını son Seferihisar olayı gözler önüne sermiştir.

Belli bir etnik kökene mensup bireylerin kendilerini 'dışlanmışlık' psikolojisi içinde hissetmelerine yol açan davranışlar, karşılıklı olarak etnik kimliklerin öne çıkarılmasına zemin hazırlamaktadır. Etnik, kültürel veya dini temelli ayrımcılık; toplumsal barışı, uzlaşma ve diyalog kültürünü aşındıran, çatışma zeminini körükleyen bir davranış biçimidir ve herkes böylesi davranışlardan şiddetle kaçınmak zorundadır."

Çetin: MGK bildirisi trajikomik

Çetin, son MGK toplantısının ardından yayınlanan bildiriyi de değerlendirdi:

"Büyük çoğunluğu hükümet yetkililerinden oluşan son Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında yayınlanan bildiride 'Hükümetin öncelikli görevleri Anayasa'da yazılı hedeflerdir' ifadelerine yer verilmesi ilginç olduğu kadar trajikomik bir durumu da yansıtmaktadır.

"Hükümete 'anayasal sorumluluklarını hatırlatmak' isteyen ve kurulduğu günden bu yana hukuki meşruiyeti tartışılan Milli Güvenlik Kurulu'nun, siyasi iradenin eylemlerini sorgulayan özerk bir mekanizma olarak varlığını sürdürmesinden insan hakları savunucuları kaygı duymaya devam etmektedir."

Çetin, "Toplumsal barışı tehdit eden terör ve şiddet eylemlerinin sona ermesi ve insani hukuk ilkelerinin toplumun tüm kesimleri için eşit şekilde uygulanır hale gelmesi" için, sorumluları "ivedi" olarak harekete geçmeye çağırdı. (TK)