İşverenin fabrikada üretimi durdurma kararına karşı 11 gündür işyerinden ayrılmayan işçilere destek mesajı veren yazar, aydın ve sanatçılar, herkesi Paşabahçe işçilerini desteklemeye çağırdı.
Erenus: Sizi tecrit edenleri seviniz...
Merhabalar... Ben cama gönül veren emekçi kardeşlerime seslenmek istiyorum. Bir televizyon programında izlemiştim, kendilerini öyle tanımlıyorlardı. "Biz cama sevdalı insanlarız" diyorlardı.
Sevgili emekçi kardeşlerimiz, hapishanelerdeki çocuklarımız, tecrit politikasını duyurduğunda zannettik ki, bu durum hapishanelere özeldir. Oysa tecrit politikası yaşamın her alanına, aşımıza, ekmeğimize, değerlerimize, dayanışma duygumuza, sanatımıza, kendimizi geliştirme duygularımıza yönelmiştir.
Şimdi sizler çoluğunuz çocuğunuzla metropolün göbeğinde ve karton barakalar içinde tecridi yaşıyorsunuz. Bu, 12 Eylül'ün eseridir. Yıllardır tecrit politikası ile yönetiliyoruz. Hal böyleyken ne tuhaftır ki, birileri çıkıp muhabbet öğüdünde bulunabiliyor.
Sizi tecrit edenleri seviniz çünkü, sizin bütün gücünüzü yiyip yutuyorlar. Sizi tecrit edenleri seviniz çünkü, dünyanın bütün hazinelerini boşu boşuna tüketiyorlar. Sizi tecrit edenleri seviniz çünkü, demirinizi sizi öldüren silahlar yapmak için kullanıyorlar. Sizi tecrit edenleri seviniz çünkü, çocuklarınızı göz göre göre açlığa itiyorlar. Sizi tecrit edenleri sevin çünkü, kendi rahat ve huzurları için göz kırpmadan sizi savaşa yollayabiliyorlar.
Meslektaşım emekçi, yazar Maksim Gorki'nin 1930'larda bir öfkesi bu az önce size ilettiklerim. O öfkeye kendiminkini de kattım. O tecrit edenler demiyordu, o kapitalistler diyordu, bir ve aynıdır emekçi dostlarım.
Yalnız emeğiniz değil düşünceniz de tecrit altında. Emekçinin evrensel ve tarihsel amacı, yaşadığımız şu dünyada ırk, milliyet, sınıf türünden peşin hükümlerinden kurtulmuş yeni bir insan türü yaratmaktır. Kapitalist vahşet bu amacın çoktan farkında, bu yüzden küreselleşme yaftası ile yeniden saldırganlaşıyor.
Sevgili emekçi kardeşlerim, 1993 yılında Kristal-İş Sendikası'nın Lüleburgaz'da düzenlediği gecede nice gençlerimizin canına mal olan savaştan bahsettiğim için, kısa bir süre Bayrampaşa Hapishanesinde hapis yattım. Tecridin insan doğasına nedenli aykırı olduğunu anlayabilmek için bu kısa süre bana yetti.
Ne ilginçtir ki, şu anda sizlere seslenirken kapitalistlerin ağa babası Amerika tarafından kapımıza dayatılan Irak savaşının korkusunu yaşıyoruz. Emeğimizi,düşüncemizi,dayanışma duygumuzu,kültürümüzü,sanatımızı tecrit edenlerin marifetidir. Tecrit politikası uygulayanların savaşa hayır demeleri mümkün değil, çünkü savaş onların gözü doymaz karlarını arttırmaya yarar, aslolan onların rahatı huzurudur. Çünkü bu uğurda milyonlarca insan öldürme hakkını kendilerinde görebilmektedirler.
Tecridi topyekun görebilirsek, tecritten topyekün kurtulma umudumuz artar diyorum. Yüreğimde sizler için de kocaman bir yer açtım, zaten hep de vardı o yer. Hiç kolay değil ama hepimize kolay gelsin diyorum.
Suavi: İnsanlara acımayın, destek verin
Emeğin ve emekçinin hiçe sayıldığı, en temel doyma, barınma, alın teri ile yaşamlarını kurtarma özgürlüklerinin neredeyse sıfıra indirildiği bir süreçte, arkadaşlarımız açlıkla ve açlığın doğal sapkınlıkları olan gerçekleriyle yüz yüze bırakıldı.
Türkiye, bu sürece, işçi sınıfsal özgürlüğü için verdiği mücadelenin bir çok örneği ile deneyim kazanarak geldi. Dilerim gerçek anlamda sınıf sendikacılığının bilincinde olan tüm sendikalar, açlık, çalışmazlık, iş göremezlik ve boşta gezmekle yüz yüze bırakılan insanlara acımaktan uzaklaşıp, bu insanların onurlu mücadelesine katkı verirler.
Çünkü demokrasi, bu bağlamda anlam kazanacaktır. Demokrasiden, insan haklarından pay almış, emekçinin aç kalmadığı namussuzluğa sevk edilmediği bir Türkiye'yi ancak böyle bir sahiplenmeyle sağlayabiliriz.
Arkadaşlara, oradaki temsilcilere, ülkemde açlıkla yüzyüze gelmiş olan işçi sınıfını temsil eden bütün güzel insanlara ve dünya emekçilerine bu onurlu mücadelelerinde başarı diliyorum.
Herkesi bu eyleme destek vermeye çağırıyorum. Emeği ve onun en yüce temsilcisi işçi sınıfını saygıyla dostlukla selamlıyorum ve mücadelelerinde başarılar diliyorum.
Tunç: Gönlüm Paşabahçe işçileriyle birlikte
Paşabahçe işçilerinin daha önceki direnişlerinde ben bizzat içerisinde olmuştum. İşçi eylemlerinde onlarla birlikte pek çok güzel şeyi paylaşmıştık. Son süreçte dayatılan şeyin bir kıyım olduğunu düşünüyorum.
Ciddi sorunların yaşandığı bir ülkede, böyle kötü uygulamalara maruz kalmalarının anlaşılır hiç bir yanı yok. Elbette çok haklı bir eylem olduğunu düşünüyorum. İşlerim nedeniyle oraya gidemiyorum ama gönlüm onlarla birlikte.
Akkaya: Kamuoyu görmeden çok şey değişti
Paşabahçe işçilerinin güzel bir direniş sergilediğini düşünüyorum. Sanırım 92 yılından bu yana benim bildiğim üç direniş oldu. Paşabahçe'de 3 binin üzerinde işçi varken, şu anda 800 dolayında işçi kalmış. Kamuoyunun gündeminde olmadan olaylar epeyce değişmiş. Paşabahçe işçilerini destekliyorum, yanlarında olduğumu bir kere daha tekrarlıyorum ve direnişlerini selamlıyorum. Teşekkür ederim.
Grup Yorum: Paşabahçe eylemini F tipi ile bağdaştırıyoruz
Arkadaşlarımız direnişçi işçilerle birlikte. Bundan sonra da direnen işçilerin yanında olmak istiyoruz. Onlarla o havayı soluyup seslerini çoğaltmak için beraber olacağız.
Oradaki işçilerin eylemine yönelik fabrikada süren bir abluka var, medyanın haber alması engelleniyor. Ailelerin bir araya gelmesi, dışardan ziyarete gelen insanların işçilere ulaşması engelleniyor.
Bu yaşananları şununla bağdaştırıyoruz:
Şu an F Tipi hapishanelere karşı süren bir direniş var, hücrelerde sürdürülen bu mantık, dışarıda hak arama eylemlerine karşı da uygulanıyor. Burada da bir tecrit izolâsyon çabası var. Bu insanların haklılıklarını duyurmaları seslerini duyurmaları engelleniyor.
Şu anda mağdur olan aynı durumda olan pek çok insan var, bunun bir kıvılcım olup yayılmasından çekiniyorlar.
Sanatçı dostlarımızı ve herkesi Paşabahçe işçilerini sahiplenmeye, onlarla birlikte olmaya çağırıyoruz.
Akın: Sendikal örgütlenme tamamlanmalı
Eylemin 11. gününde Emek Platformu'nun düzenlediği mitingde oradaydık. Onların duygularını coşkularını paylaştık ve onlara moral verme adına bulunduk mitingde.
Çok inançlı ve dirençli bir kitle vardı bugün orada. Direnişi bütün Beykoz halkı, Paşabahçe halkı destekliyor. Çünkü Paşabahçe'de 1991 yılında da aynı senaryo sahneye kondu ve başarılı olamadılar. Tabi orada büyük bir rant var. Ancak işçilerimiz de çok kararlı ve kesinlikle kazanacaklar.
Yaşananlar gösteriyor ki, sustukça sıra sana gelecek. Bu ülkede oynanan oyunlar birçok yerde, birçok fabrikada oynanıyor. Ancak, sendikal örgütlenmesini tamamlamış bir kitle olunca patronların geri adım atmaktan başka şansı kalmıyor. Bu nedenle örgütlenmek gerekiyor.
Akbayram: Türkiye'ye demokrasi dersi verecekler
Direnişteki işçilere moral vermek için gittim ama, onlar bizden çok daha dirençliler ve eylemlerinde kararlılar. Umarım, Türkiye'ye çok güzel bir demokrasi dersi verecekler. Birkaç gün içinde demokrasi ve emek adına güzel şeyler duyacağımıza inanıyorum. Sonuç umduğumuz gibi olursa, bunu emek platformu çerçevesinde güzel bir şenlikle kutlamayı düşünüyoruz. Emekten yana bir insan olarak işçi sınıfını selamlıyorum...
Özgentürk: Basın yasak "polis devleti"ni kanıtlıyor
Ben daha önce cam işçisinin özel bir kişiliğe sahip olduğuna dair bir yazı yazmıştım. Yani, Türkiye'de Paşabahçe'nin, cam işçisinin, şu andaki direnişin çok özel bir yeri var. Paşabahçe şu anda bir sınav yeri gibi...
Avrupa Birliği'ne (AB) girmek isteyen ve bunun için kahramanca mücadele eden partilerin bu konuda ne düşündüğünü bilmek istiyorum. Bütün Türkiye'nin bu konuda düşünmesini istiyorum... AB'ye girmiş bir Türkiye'de siz 100 yıllık bir fabrikayı böyle kapatamazsınız, 873 kişiyi işsiz bırakamazsınız.
En kötüsü de, işçilerle haberciler arasına konulan uzaklık... Bu, basın işçisinin sendikalaşamamasının sonuçlarını, basının içinde bulunduğu durumu ortaya koyuyor. Ayrıca, bir polis devletinde yaşadığımızı gösteren de bir hareket.
Burada basın, haber değer olan bir durumla karşı karşıya: 873 işçi direniyor, 1 semt direniyor. Bu önemli bir şey...İnsanlar çok güçlü bir şekilde burada olmayı düşünebilse tecrit ortadan kaldırılabilir... Ancak basın güvenilirliğini yitirdi...
Yine de, bu direniş başarıyla sonuçlanacak. Orada cam işçisinin bir mucize yarattığını düşünürüm hep... Hepsine selam söylüyorum ...
Önerim, plastik sanatçılara, onların derneklerine, cam heykeller yapanlara, taş heykeller yapanlara bir çağrı yapmaları... Lütfen bu kişiler de onların yanına gitsinler...
Eşber Yağmurdereli: Paşabahçe işçisi 10 binlerin sözcüsü oldu
Her şey açık ve net görünüyor. İnsanlar ekmekleri için, özgürlükleri için, aileleriyle birlikte direniyorlar. Çünkü Paşabahçe Türkiye'nin kendi alanında üretim yapan bir kurumu. Geçmişte de bu türden direnişlere sahne oldu ve her seferinde başarılı oldular ve bu sefer de öyle olacak.
Çünkü hem direniş noktasında bir tecrübeleri var hem de yakın çevreden ve toplumun her kesiminden destek görüyorlar. Sonuç itibariyle de moralleri son derece yüksek, kazanacaklarına inanıyorlar ve güveniyorlar, biz de inanıyoruz. Öyle olması gerektiğine de inanıyoruz.
Hem biliyorsunuz ki, Türkiye'de yıllardır yaşanan kriz, büyük bir yoksullaşma meydana getirdi, bu toplumda açıkça görülüyor. 40 milyon civarında yurttaş, insan açlık sınırında yaşıyor ve Paşabahçe işçileri de bir anlamda on binlerce yurttaşın açlığının savunuculuğunu orada yapıyorlar. Kazandıkları taktirde bu en büyük başarı olacak ve sadece kendileri kazanmış olmayacaklar bununda bilincindeler. (BB)