Çoşkun ve Doğanoğlu bugün Ankara'da düzenledikleri basın toplantısında, Tarhan'a verilen cezanın, şimdiye dek sonuçlanmış "Vicdani Ret" davaları içinde en ağır ceza olduğuna dikkat çekerek, "Bu, vicdani retçilere ve eşcinsellere verilmiş bir gözdağıdır" dediler.
Avukatları, Tarhan'a verilen cezanın siyasi bir ceza olduğu kanaatini taşıdıklarını ifade ettiler.
"Türkiye'yi hortumlayanlara, yüz kızartıcı suç işleyenlere, isyan çıkaranlara bu cezanın çok daha aşağısının hükmedildiği, hatta bazen hiç ceza bile verilmediği bir dönemde, sırf vicdani reddini açıkladığı ve askerlik yapmayı, şiddet uygulamayı reddettiği, barış istediği, kimseye zarar vermediği için Mehmet Tarhan'a böyle bir ceza uygun görülmüştür."
Türkiye imzaladığı AİHS'yi uygulamıyor
Türkiye'nin, vicdani reddin bir hak olduğuna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 4/3-b maddesini 1954 yılında imzaladığını hatırlatan Coşkun ve Doğanoğlu, Tarhan için yaptıkları temyiz başvurusunun nedenlerini şöyle sıraladı:
* Türkiye bu imzaya karşın, vicdani reddi savunmanın bir suç olmayacağına ilişkin ilk kararını Aralık 1997'de verdi. Türkiye'de, vicdani reddi ancak kadınlar ve askerlik yapmış erkekler savunduğunda dava açılmamakta, diğer yandan askerlik yapmamış ya da yapar konumdaki insanlara karşı ceza uygulaması sürdürülmektedir. Bu durum hem hukuksal açıdan hem de insan hakları anlamında anlaşılır bir şey değildir.
* İnsan haklarına ilişkin bir sözleşmenin kabul edilmesi Anayasa gereği, bunun bütün bireylere uygulanması anlayışını gerektirir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti buna ilişkin iç hukuk kurallarını düzenlemekten kaçınmıştır ve halen kaçınmaya devam etmektedir. Ve bunun gereği olarak da müvekkil Mehmet Tarhan "emre itaatsizlikte ısrar" suçlaması kalıpları içine alınarak hiç yapmadığı bir eylemden dolayı, 4 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.
"Mehmet barışı seviyor"
Avukatları, Tarhan'ın 27 Ekim 2001 tarihinde vicdani reddini deklare etmesinin ardından yaşadığı süreci ise şöyle anlattı:
"Mehmet Tarhan, 'şiddetten arınmış, iktidar hesaplarından uzak, sınırsız ve doğayla barışık bir insanlığın özleminde' olduğunu , bu nedenlerle askerlik yapmayacağını, şiddet uygulamayacağını, savaşlara karşı olduğunu açıklamış ve buna dayanarak askeri elbiseyi giymediğinden 10 Nisan 2005 tarihinde tutuklanmış, hakkında 'Toplu erat karşısında emre itaatsizlikte ısrar' suçlamasıyla ilk dava açılmıştır.
Yargılama sürecinde 09 Haziran 2005 tarihinde tahliye edilmiştir. Tahliye sonrası mevcutlu olarak gönderildiği Tokat 48. Piyade Alay Komutanlığı'nda Mehmet Tarhan'dan aynı şekilde askeri üniforma giymesi istenmiş ve o vicdani retçi olduğu için bunu reddetmiştir. Bu uygulamanın ardından da Mehmet Tarhan ikinci kez tutuklanmış ve hakkında yine 'Toplu erat karşısında emre itaatsizlikte ısrar' suçlamasıyla dava açılmıştır.Yargılama sürecinde her iki dava birleştirilmiştir. 10 Ağustos 2005 tarihinde Mehmet Tarhan'a yargılandığı her iki davadan ayrı ayrı ikişer yıl olmak üzere toplam 4 yıl hapis cezası verilmiştir.
Mehmet Tarhan tutuklandığı günden itibaren, vicdani retçi olması ve cinsel yönelimi sebebiyle psikolojik ve fizyolojik şiddetin mağduru olmuş ve bu baskılar adeta yargısız infaza dönüşmüştür. Daha önce yaptığımız basın açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi diğer mahkumların linç girişimine, haraç taleplerine, tehditlerine ve benzeri uygulamalara maruz kalmıştır.
Bu baskılar, yapılan müdahaleler sonucunda asgari anlamda azalmış olsa da bu kez de Mehmet Tarhan nedeniyle böyle bir yapının açığa çıkması yine ona fatura edilmiştir. Mehmet Tarhan defalarca hücre hapsine mahkum edilmiş, birçok hakkı elinden alınmıştır. Bu baskılara karşı açlık grevine başlamış ve asgari anlamda da olsa insanca yaşamını sürdürebileceği, diğer tutuklularla eşdeğer haklara sahip olunca 28. gününde açlık grevine son vermiştir." (KÖ)
Mehmet Tarhan'la ilgili bianet haberlerinin listesini görmek için tıklayın.