Derya Bey'i tanımam, ama Erinç Yeldan'ı iyi tanırım. 1980'li yılların başında Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrencim idi.Çalışkan bir öğrenci idi. Matematik İktisat dersinde kullandığımız kitabın bütün problemlerinin çözümlerini üretmiş, el yazısı ve şişman bir dosyada toplamıştım. Özel malımdı. Öğrenci Erinç bunları aldı ve ortadan kayboldu,ABD'de Minnesota Üniversitesi'ne gitti. Yılların emeği kaybolmuştu. Hocasına ve diğer öğrencilere pek saygısı olmadığını böylece sergilemişti. Özel mülkiyete de inanmıyordu.On yıl sonra kendisini buldum, çözümleri geri aldım. On yıl öğrencilere tüm çözümleri veremediğim gibi çözümleri bir kere daha üretmek için ekstra emek harcamak zorunda kalmıştım, çünkü binlerce problem vardı.
Sonra bir kere daha karşılaştık. 1990'lı yıllarda İstanbul İktisat Fakültesi Mezunlar Derneği'nin bir toplantısında, ülkede yaygın şekilde konuşulan döviz rezervi endişesinin nereden kaynaklandığını birden anladım. Erinç Yeldan ülkenin döviz rezervlerinin 'kullanılabilir' olmadığını ortaya atıyordu. Ona göre döviz rezervimiz bağlı idi, kriz anında kullanılamazdı. Tabi konuyu bilmiyordu.Almancılar'ın Merkez Bankası'nda tuttukları ve on milyar doları aşan kredi mektuplu döviz tevdiat hesaplarının bir milyar dolar kadar kısmı Alman Merkez Bankası ile olan anlaşmalar çerçevesinde bağlı idi. Ama Ankara sol ekibi bu küçük rakamı (o sıralarda döviz rezervleri 2025 milyar dolara varmıştı) tüm döviz rezervlerinin büyük bir kısmı olarak lanse ediyordu. Bu alenen saptırma, tahrifat ve ülke açısından ciddi ters etkileri olabilecek bir olgu idi. Bunu bir insan nasıl huzur içinde yapabilirdi? İlginçtir ki bu kullanılamaz döviz rezervi dedikodusu 'Ankara Sol' cenahında son derece yaygındı. Halbuki döviz rezervlerinin ne kadarının kullanılabilir olduğu, ne kadarının kullanılamaz olduğu, niyet mektubunda açık seçik yazılı idi. Ama bazılarının işi dedikodu.
Erinç Yeldan, Korkut Boratav gibi 'Ankara Sol' ekibinden. Tezleri benzer. Gençlere tek yolun merkezi planlama ve sosyalist yaklaşım olduğunu pazarlayan ekibin insanları bahsettiklerimiz. Erinç Bey, Derya Sazak'a ATTAC adlı radikal Fransız örgütünün modelini tavsiye etmiş. ATTAC ise geçenlerde vefat eden ünlü iktisatçı James Tobin'in sermaye hareketlerine getirilmesini istediği işlem vergisini 'hijack' etmiş, çalmış bir kuruluş! Erinç Yeldan da bu teze abone.
Peki vefat eden Nobel'li James Tobin bu işe ne diyor? ATTAC kelimesinin açılışı'Action pour une tax e Tobin d'aide aux citoyens'. Tobin uluslararası sermaye hareketlerinde, net pozisyon değişmesi üzerinden işlem başına yüzde 0.05 vergi koyarak, haftada bir işlem yapan spekülatörün yıllık getirisinden yüzde 2.5 kadar bir rakamı silmenin çok kısa vadeli spekülasyonu önleyeceğini düşünerek 1972 yılında bu vergi önerisini yapmıştı. 2 Eylül 2001 tarihinde Der Spiegel dergisinde konuşan Tobin şöyle demiş: 'Benim adımı kötüye kullanıyorlar (misuse diyor). Ben bir iktisatçıyım. İktisatçıların çoğunluğu gibi serbest ticareti savunuyorum. IMF, Dünya Bankası, DTÖ gibi uluslararası kuruluşları destekliyorum. Bu ATTAC gibi hareketlerin hücum ettiği, karşı çıktığı şeylerin hepsini, onların tersine, destekliyorum. Bu vergiden gelen fonların da IMF ve Dünya Bankası kanalı ile kullanılmasını öneriyorum. Tobin vergisi denen ve adımı taşıyan öneri bu kuruluşların önerdiği reform tipleri için bir platform değil.'
Erinç Bey, Türkiye'nin borçlarını ödememesini, IMF ve Dünya Bankası'ndan boşanmasını istiyor. Sonra ekonomik sorunlar için alternatif yaklaşım üretecekmiş. Alternatiflerini bekliyoruz! Ama bir de ikaz yapacağız.İran'da solcular ile mollalar birleşmiş ve rejimini yıkmışlardı. Bugün de Türkiye'de molla ile entel solcu benzer tezleri ortaya atıyorlar. Hatırlatırım. İran'da, bir sonraki etapta yok edilen mollalar değil, entel solcular oldu!Zorlayın hafızanızı!(BB)