AKP iddianameye ek olarak sunulan dosyalarda yer alan gazete haber ve yorumlarının büyük bir kısmının, bunların yayınlanmasından yıllarca sonra İnternet yoluyla derlendiğini belirterek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdullah Yalçınkaya'nın açtığı dava için İnternet arama motoru Google'ı kast ederek "Bu dava adeta bir 'google davası'dır" dedi.
AKP'nin savunmasında yer alan başlık ve saptamalardan bazıları şöyle.
"İddia makamının demokrasi ve laiklik yorumu evrensel anlayışla bağdaşmamaktadır. Partimiz laikliği siyasi ve hukuki bir ilke olarak görmektedir. Başsavcılığın laiklik anlayışı baştan sona problemlidir. Laiklik bir 'yaşam biçimi' olamaz. Laiklik bir 'felsefi inanç' değildir. Pozitivist laiklik ideolojisi çağdışıdır. Başsavcılığın din anlayışı sosyolojik gerçeklikle bağdaşmamaktadır. Başsavcılığın 'demokratik laiklik' alerjisi anakroniktir."
Savunmada AKP'nin laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiğini gösterecek koşulların da gerçekleşmediği yazılı.
"Başsavcı ispat konusunda hiçbir etkisi ve önemi olmayan yüzlerce gazete kupürü ve İnternet çıktısını doğru düzgün bir tasnife dahi tabi tutmaksızın ekler arasına istif etmiş bulunmaktadır. Bu davada delillerin önemli bir kısmı dava açılmasına karar verildikten sonra üretilmiştir. Davada delil olarak sunulan beyanlar ve haberler hukuken delil değerine sahip değildir. Delillerin büyük bir kısmı gazete haberleri ve yorumlarından oluşmaktadır. Bu haber ve yorumların, gerçeklikleri başka ikna edici delillerle desteklenmedikçe, tek başına delil olma vasıfları bulunmamaktadır. Nitekim, Anayasa Mahkemesi, yakın tarihli bir siyasi parti kapatma davasında, davalı parti genel başkanının yaptığı ileri sürülen bir konuşmanın sadece bir dergide yayınlanmış olmasını ispat için yeterli kabul etmemiştir."
AKP "Gerçeğe aykırı iddialar delil olarak kullanılamaz" başlığı altında Başbakan Erdoğan'ın Malezya'da yayınlanan New Straits Times adlı gazeteye verdiği mülakatın yanlış çevirisinin delil olarak kullanılmasını örnek gösterdi; "tekzip edilen ve aslı olmayan konuşmaların" da iddianamede delil olarak kullanıldığını yazdı.
Ayrıca AKP milletvekillerinin Meclis'te söyledikleri sözlerin yasama dokunulmazlığı kapsamında olduğunu bunların da delil olarak kullanılamayacağı, partinin kurulmasından önceki söz ve eylemlerin partiye mal edilemeyeceği, Abdullah Gül'le ilgili delillerin Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesinden dolayısıyla partiden ayrılmasından sonraya ait olduğu, partinin benimsemediği söz ve faaliyetlerinde iddianamede yer aldığı bilgisine savunmada yer verdi.
Partiyle ilgili olası bir kapatma kararının ifade ve örgütlenme özgürlüklerine, serbest seçim hakkına aykırı olacağını, AKP'nin demokrasiye uzak ya da yakın bir risk oluşturduğuna dair hiçbir delil sunulamadığını savunan AKP, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) siyasi parti kapatmalarına dair kararlarını da gündeme getirdi.
AKP, AİHM kararlarına göre siyasi partilerle ilgili şu ilke ve ölçütlerin geçerli olduğunu yazdı:
Savunmasında "AKP'nin tasavvur ettiği ve savunduğu toplum modeli 'demokratik toplum'dur" diyen parti, AKP'nin hiçbir siyasi partinin devamı olmadığı savını şu önermelere dayandırdı:
"Kurucuları arasında daha önce farklı siyasi partilere mensup olanlar bulunduğu gibi, ilk kez siyasete giren kişiler de bulunmaktadır. Bir siyasi partiden şu ya da bu nedenle ayrılmak, o partinin 'mirası'nı da reddetmek anlamına gelmektedir. Bir siyasi partinin kurucuları arasında, daha önce başka bir siyasi partide bulunan kişilerin olması bu iki parti arasında organik bir ilişkinin veya devamlılığın olduğu anlamına gelmemektedir. Bunun aksini ileri sürmek, kurucularını Cumhuriyet Halk Partisinden ayrılan politikacıların oluşturduğu Demokrat Parti'nin CHP'nin devamı ve 'mirasçısı' olduğunu ileri sürmek gibidir. [AKP'nin] ilan ve icra ettiklerinin dışında, gizli veya örtülü hiçbir programı da yoktur." (TK/EZÖ)
* AKP esasa dair savunmasının tam metnini www.akp.org.tr adresinde yayınladı.