Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Türkiye-Suriye sınırında, Kobane’ye geçmek isterken öldürülen Kader Ortakaya’yla ilgili hazırlanan Adli Tıp raporuyla, silahla vurulduğu kesinleşti.
Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu mütalaası, soruşturmanın yürütüldüğü Suruç Cumhuriyet Başsavcılığına sunuldu.
Avukat Müslüm Baran’ın bianet’e yaptığı açıklamaya göre, bu raporun ardından savcılığa tekrar dilekçe vererek soruşturmanın genişletilmesi, askerlerin ifadesinin alınması talep edildi ancak savcılık buna dair hiçbir işlem yapmadı, askerlerin ifadesi dahi alınmadı.
Avukat Baran etkili bir soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle ve dosyadaki hukuksuzlukların ortaya çıkarılması için Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptıklarını açıkladı.
Tabur Komutanlığı “ateş açmadık” dedi
28 yaşındaki Marmara Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Kader Ortakaya, 6 Kasım 2014’te öldürülmüştü.
O dönemde hazırlanan Kara Kuvvetleri Komutanlığı 3. Hudut Alayı 3. Hudut Tabur Komutanlığı yazısında ise askerin ateş açmadığı iddia edilmişti.
Tabur Komutanlığının savcılığa gönderdiği yazıda, “olayda sadece gaz fişeklerinin kullanıldığı, unsurlar tarafından başka hiçbir silah kullanılmadığı, olaya 7'inci hudut bölük merkezinde bulunan bir adet kobra aracı ile müdahale edildiği, olaya ait elde herhangi bir kamera ya da fotoğraf kaydı bulunmadığı” ifade edilmişti.
İlk otopside belirsiz “şarapnel” iddiası
Suruç Kaymakamlığı ve Urfa Valiliği askerin ateş açmadığını, Ortakaya’nın “şarapnelle yaralandığını” iddia etmişti.
Suruç Devlet Hastanesi'nde düzenlenen raporda da baş bölgesindeki yaralanmaya ilişkin herhangi bir tanımlayıcı bilgi yer almadı.
İlk otopsi raporunda, “kişinin ateşli silah muhtemel şarapnel parçası yaralanmasına bağlı yaygın kafatası ve kaide kırıkları ile birlikte beyin harabiyeti ve kanaması sonucu öldüğü kanaatinin oluştuğu” belirtildi.
Otopsiye katılan Doktor Süleyman Konuksever ise rapora “Muhtemel şarapnel parçası ifadesine katılmıyorum" şeklinde not düştü.
“Yüksek kinetik enerjili bir silah”
Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu mütalaasında, Ortakaya hakkında düzenlenmiş adli belgelerde ve otopsi raporunda bulunan veriler değerlendirildiğinde ise “Kişinin ateşli silah mermi çekirdeği yaralanması dışında başkaca bir travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı” sonucuna varıldı.
Raporda ayrıca, “kullanılan silahın yüksek kinetik enerjili bir silah olduğu” ifadesi de yer aldı.
“Mahallinde yapılan otopsisinde tanımlanan bulgular, Kurulumuz tarafından istenilmesi üzerine fethi kabir suretiyle elde edilen cesedin Adli Tıp Morg İhtisas Dairesi kemik inceleme şubesinde değerlendirilmesinden elde edilen bulgular, otopsi fotoğraflarının Kurulumuzda yapılan incelenmesinde tespit edilen bulgular dikkate alındığında; kişinin vücuduna 1 (bir) adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet etmiş olup, sağ omuz arka bölgede tanımlanan yerden vücuda girdiği, aşağıdan yukarı sağdan sola seyirle ense bölgesini katederek sol oksipital bölgeden kafatası boşluğuna girdiği, beyin dokusunu katederek, sol forontotemporal bölgeden vücudu terk ettiği dikkate alındığında ;
“Kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafatası ve yüz kemik kırıklarıyla birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğu oy birliği ile mütalaa olunur.”
Ne olmuştu?
Kader Ortakaya, Urfa’nın Suruç ilçesindeki Yumurtalık (Boyde) Köyü sınırından, Kobane’ye geçmek isterken bulunduğu gruba, sınırdaki askerlerce ateş açıldı.
Avukatının şikayet dilekçesinde, Ortakaya’nın hedef gözetilerek başından vurulduğu, yaralıya müdahale etmek için giden kalabalığa da biber gazıyla müdahale edildiği, Ortakaya’nın Kobane’de hastaneye götürüldüğünde hayatını kaybetmiş olduğu ifade edildi.
Ortakaya, Müşitpınar Sınır Kapısında güvenlik görevlilerine teslim edildi. Kader Ortakaya’nın ailesi ve avukatlarının başvurusuyla mezarı açılarak yeniden otopsi düzenlendi. Bu otopsideki bulgularda Ortakaya’nın silahla vurularak öldürüldüğü kesinleşti. (AS)