Derginin Türkiye üzerine çalışan editörlerinde Tim Hindle'ın hazırladığı raporda, Türkiye'de ekonominin durumu, siyasi yapıdaki değişimler, azınlıklar, kadının toplumdaki yeri, Türkiye'nin AB'ye üyelik şansı gibi konular mercek altına alınıyor. Raporun önemli başlıkları arasında komşularla ilişkiler ve yolsuzluk da var.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün "islamcı geçmişlerine rağmen" iktidara gelir gelmez "En acil işimiz Avrupa, kaybedecek vaktimiz yok" diyerek işe başladıkları hatırlatılan raporda, hükümetin iktidarının şimdiye dek gerçekleştirdiği reformlara dikkat çekilerek, geleceğe ilişkin projeksiyon yapılıyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 2002'deki seçim zaferi sonrası böyle atağa kalkmasının şaşırtıcı olmadığını belirten dergi, gelecekte halkın Avrupa Birliği'ne olan desteğinin de azalabileceğini kaydediyor.
Kemalist-islamcı çekişmesi
Raporun AB'ye halk desteği ve AKP iktidarı ile ilgili saptamaları şöyle:
* İki yıl önce kamuoyu araştırmaları Avrupa Birliği üyeliğine, ülkenin genelinde yüzde 70 destek olduğunu gösteriyordu. Hatta Kürt kökenliler arasında bu destek yüzde 95'i buluyordu. Geçen Mayıs'ta birliğe üye olan 10 ülkenin deneyimine bakarak desteğin azalacağını söyleyebiliriz. Türkler de Avrupa muktesabatının çoğu üzerinde pazarlık edemeyeceklerinin farkına vardıkları zaman bu destek düşecektir. Çünkü üye olduklarında, yetiştirdikleri elmanın boyundan, fabrikalarındaki tuvaletlerin nasıl olması gerektiğine kadar, her şey Brüksel'de kararlaştırılacak.
* Ekonomide ve dış ilişkilerdeki başarıya rağmen İstanbul ve Ankara'daki Kemalistlerin çoğu AKP'nin gizli bir gündemi olduğundan kuşkulanıyor. "AB üyeliğini kullanarak ordunun gücünü azaltacaklar, sonra da ülkeyi İran'a benzeyen bir İslami cumhuriyete dönüştürecekler" diyorlar. "AB üyeliği buna karşı güvencedir" dendiğinde de "AB'ye hiçbir zaman üye olamayacağız ki" diyorlar.
* Her geçen gün AKP'ye destek artıyor. İçinde bulunduğu şanslı durumun devamı başbakan Erdoğan'a bağlı. Bu dönemin ardından yeniden seçilirse, belki yedi yıl daha bu avantajlı pozisyonunu koruyacak.
İşkence ve kötü muamele hala sorun
Economist'in raporunun, insan hakları ve azınlıklar konusunun ele alındığı bölümünde hükümetin işkence ve kötü muamele uygulamalarına verilen cezaları arttırdığı ancak uygulamada hala sorunlar bulunduğunun altı çiziliyor.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) verilerine dayanılarak insan hakları ihlallerinden örnekler verilen raporda, Avrupa Komisyonu'nun temel özgürlükler, kadın hakları, sendikal haklar, azınlık hakları ve Müslüman olmayan dini grupların haklarının güçlendirilmesi gerektiği yönündeki uyarılarına gönderme yapılıyor.
Kürtlerin sorularına da işaret edilen raporda, Alevilere dini azınlıktan çok kültürel bir grup gibi davrandığı belirtilen hükümetin böylece Alevilere dini ibadet yeri sağlama konusundaki yasal sorumluluğundan kaçındığı öne sürülüyor.
Yolsuzluk büyük engel
Türkiye'deki "hırsızlık" ve "yolsuzluğun"un ülke ekonomisinin önündeki en büyük engellerden biri olduğu belirtilen raporun tespitleri şöyle:
* Yolsuzluk artık daha fazla tartışılmaya başlansa da henüz bu suçu işleyenler ağır cezalara çarptırılamıyor.
* AKP hükümetinin göreve gelir gelmez gündeme getirdiği yolsuzlukla mücadele yasa tasarısı henüz Meclis'ten geçmedi.
* Milletvekilleri ve bakanların dokunulmazlıklarının kaldırılması yönelik seçim vaatleri de yerine getirilmedi. Silahlı Kuvvetler yolsuzlukla mücadele sürpriz bir şekilde hükümetten daha cesur davrandı. Orgeneral Hilmi Özkök, yolsuzlukla suçlanan emekli bir generalin yargılanmasına destek belirtti. Özkök'ün yüksek rütbelerde yapılan yolsuzlukları gün ışığına çıkarma kararı ülkenin en güvenilir kurumu olduğu söylenen ordunun itibarını zedeleyebilir.
* Yolsuzluğun sadece ahlaki değil, ekonomik maliyeti de ağır oldu.
* Türkiye'nin bu kadar az yabancı sermaye çekebilmesinin başlıca nedeni yolsuzluk. (AK/EÜ)