ABD'nin Suriye'ye yönelik politikasını da zamana yayacağını söyleyen Bulut, kademeli olarak taleplerini gerçekleştirmeye çalışacağını ifade ediyor.
Bianet'in sorularını yanıtlayan Bulut, ABD'nin Irak'a dair yeniden yapılanma planlarını da istediği gibi yönlendiremediğine dikkat çekiyor:
"Türk politikasının vizyonu yok"
ABD Irak'tan sonra İran ve Suriye üzerine yoğunlaşıyor. Türkiye ile ilişkilerinde de bu görülüyor. Sizce Türkiye, Irak'taki politikasını burada da sürdürür mü? ABD'nin istediği tarzda hareket edeceğini düşünüyor musunuz?
Türkiye'nin bir dış politika vizyonunun olduğu söylenemez. ABD ile birlikte ya da ABD'ye karşı hareket etmek konusunda çok tereddütleri olan bir ülke ama, geçmişten beri Türkiye'nin Ortadoğu politikası, hep "ne şiş yansın ne kebap" politikasıdır. Bu durum Filistin konusunda da, Irak meselesinde de böyle.
İkinci olarak da Türkiye'de vizyonu olmayan bir politika hakim. Türkiye'nin net bir bölgesel politikası, Avrasya, Orta Asya politikası yok.
Türkiye'nin dış politikasında ABD'ye bakış, karar odaklarına göre değişiyor. Kendisini devletin sahibi sayan bir takım karar odakları vardır. Kendini bu devletin asıl sahibi sayanlar, bir de devletin misafiri olarak görenler vardır. Misafirler genellikle hükümetler oluyor.
Şimdiki hükümet de, devletin asıl sahibi değil nispeten misafiri gibi. Hükümet konuk olunca, ister istemez onun ABD'ye yönelik politikaları da esas alınmıyor. Dikkat edilirse, devletin milli siyaset belgesinde çerçevesi çizilen politikalar esas alınmaya çalışılıyor, fakat burada da yürütme ile karar arasında önemli bir çelişki var. Paul Wolfowitz veya Marc Grosmann'ın, çomak sokmak istedikleri nokta da bu çelişki.
Türkiye'nin tavrı tabii ki çok önemli. Türkiye başından beri tavrını net olarak ortaya koyamadığı için bu duruma düştü. Ancak Türkiye, ya ret çizgisine yönelecektir ya da ABD'nin politikalarına destek olacaktır.
Irak krizinin hemen ardından ABD'nin Suriye'ye yönelik tehditleri artmıştı. Şimdi ise bu tehditlerin dozu düştü gibi. ABD'nin Suriye ve İran politikasında netlik gözlüyor musunuz?
ABD önce Suriye'nin nabzını ölçtü. Suriye zoru gördüğü zaman tavizler verecek bir politika izlediği için son ana kadar direnir ancak ondan sonra baktı elindeki kart kendisine yaramıyor, o karttan kolaylıkla vazgeçebilir.
Dolayısıyla bu sürecin uzun süreceğini düşünüyorum... Suriye'yi bu tehditlerle kabule zorluyorlar. Ondan sonra ikinci adım gelecektir ve bu ikinci adım da zaman alacaktır. Sonraki aşama Filistin meselesi olacaktır, "İsrail'e karşı çıkmayı bırak" diyebilirler. Sonra başka şeyler öne sürerek adım adım Suriye'yi dize getirmeyi, ABD'nin sopalı barışını dayatmayı Suriye'ye kabul ettirmeyi düşünüyorlar. Bu vakit alacaktır. Irak meselesi de 12 senelik bir sürece yayıldı.O nedenle tehditlerin şu anda azalması artık Suriye'yi tamamen gözden çıkardığı anlamına gelmiyor.
İran ve Suriye'nin gündeminde ABD'nin bu tehditleri ne kadar yer alıyor. İki ülkenin şu anki reaksiyonları ne?
Şu anda iki ülkede de Irak'taki gelişmeler öncelikli mesele ama, Arap dünyasında da Suriye ikinci gündeme yerleşti. Fakat Arap ülkelerinde Suriye hakkındaki genel eğilim Suriye'nin kabahatsiz, suçsuz, olduğu yönünde. "Suriye belli oranlarda bu tehdidi hak edecek bir ülke değildir ama en iyisi ABD ile bir şekilde anlaşsın" diyen sesler var.
Arapların bu konudaki durumu hiç iyi değil, "Bu belayı en az nasıl savabiliriz" diyenler var ama, yüzde 15 gibi bir kesim de; "Aslında bu mesele Suriye'nin de değil, Ortadoğu'nun yeniden dizaynıdır. Biz sırtımızı Avrupa'ya, Çin'e, Asya'ya verirsek bu beladan kurtuluruz" diyor.
"ABD siyasi planlarını henüz gerçekleştiremedi"
Özellikle Bağdat'ın düşmesinin ardından Arap dünyasında ABD karşıtlığı anlamında bir karamsarlık görüyor musunuz?
Karamsarlık çok var. Doğu toplumlarında duygular ve abartılar çok ön plandadır. Örneğin ABD'nin Irak'a saldırısı esnasında küçük bir direnişi ilahi bir direnişmiş gibi gösterenler oldu ve dolayısıyla da yanıldılar. Keza, bir yenilgiyi de müebbet felaketler olarak gösterenler oldu. Ama uzlaşma ve direnme duyguları at başı gidiyor.
ABD'nin şu an Irak'ta yapmaya çalıştığı yeniden yapılanma planlarında beklediğinin tersi yönde gelişmeler oluyor mu?
ABD, henüz askeri başarısını siyasi başarıyla pekiştirebilmiş değil. Askeri planlarla siyasi planlar arasında büyük uçurumlar var. ABD yönetiminin kendi içerisinde de bu konuda çelişkiler var. Irak'ın iç dinamiklerinden de kaynaklanan problemler çıkabilir -ki bunlara, petrol şirketleri arasında ileride yaşanabilecek çatışmaları katmıyorum. Bir kuraldır; siz en ileri teknolojiyi kullanabilirsiniz ama geri çekilmeniz teknolojiye bağlı değildir, geri çekilmeniz ancak siyasi program ve planlarınıza bağlıdır.(HA/BB/NK)