Tarihi slogan
Cuma günü kendiliğinde doğan,- ama demek ki içimizde varmış slogan da Türkiye siyasi tarihi açısından önemli: Hepimiz Ermeniyiz! sloganı, Nazizme karşı savaşan Alman Direnişçilerinin Hepimiz Museviyiz! sloganından esinlenmiş olsa da, bugün hala kimi çevrelerde olumsuz hatta aşağılayıcı bir anlam yüklenmeye çalışılan Ermeni kimliğine sahip çıkılması, resmi politikaları tekzip etmesi açısından önemli. Bu slogan, mağdurla sıradan bir dayanışma tezahürü değil yalnız. Derin tarihi boyutu olan, 1915 olaylarının ağır ve trajik yükünden rahatsızlığın da bir ifadesi.
Türk milliyetçiliğinin gemi azıya aldığı bir dönemde bu slogan, tıpkı yüz binlerin sokağa dökülmesi gibi, gelecek açısından umut yaratıyor.
İlginçtir, Hepimiz Ermeniyiz! sloganına iki cenahtan muhalefet geldi: Büyük Birlik Partisi Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu açıkça slogana karşı çıktı. Yazıcıoğlu zaten bir fotoğrafta cinayetle ilgisi olduğu sanılan bir kişiyle birlikte görünüyor. Cumhuriyet gazetesi yönetimi de, gazete çalışanlarının verdiği ilandaki bu sloganı şehir kalıplarından çıkardı. Aman zaten biz İlhan Selçuk gibi Ermeni istemiyoruz !
Salı günkü dev yürüyüşün önemli bir yanı da, şimdiye kadar bu tür siyasal eylemlerde pek görünmeyen, bu tür etkinliklere katılmayan, genç, yaşlı, kadın, çocuk, çok farklı kesimlerden yurttaşların katılımı idi. Bir-iki küçük solcu grubun saygısızca slogan atmasına da tepki gösteren bu yurttaşlar, sessizliklerini ya da pasifliklerini bozmuş olmaktan memnundular. Çünkü yürüyüş kolunun çoğunluğunu bu tür insanlar oluşturuyordu.
Bu olay hakkında daha çok şey yazmak gerek.
Malatyalılar, Trabzonlular ve yabancı basın
Ama dikkatimi çeken şimdilik son bir kaç nokta:
* 15-20 kişilik bir grup, esmer, bıyıklı delikanlı ve esmer kadınlardan oluşuyordu. Elle küçücük bir pankart yazmışlar: Hepimiz Ermeniyiz- Malatyalı hemşerilerin. Kalkıp Malatyadan Hrantı uğurlamaya gelmişler. Belki Türkler, belki de Kürt... Onlar da Hrant Dink.
* Anadolunun özellikle Trabzonun tepkisi de önemli. Rahip cinayetinde yeteri kadar tepki göstermemekle eleştirilen Trabzonlular, bu kez siyasal parti, sivil toplum örgütleri olarak bir kınama yürüyüşü düzenledi. Üstelik de Rahip Santoronun öldürüldüğü kiliseye gidip karanfil bırakarak Trabzonun da sessiz kalmadığını gösterdi.
* Gün boyunca yabancı basınla temastaydım. Batılı meslektaşlarımın, kendi ülkelerinde yürüyüşü televizyondan izlerken bir önyargılarının kırıldığına tanık oldum. İstanbulda daha önce böylesine büyük bir gösteri olmuş muydu?, Hepimiz Ermeniyiz sloganına karşı polis ya da savcılar bir işlemde bulunmadı mı?, Yürüyüşe katılanların ne kadarı hakikaten Ermeniydi? gibi sorulara muhatap oldum. Demek ki dışarıdan bakınca Türkiyenin demokrat, aydınlık, barışçı yüzü şimdiye kadar pek iyi görünmemiş ya da anlaşılmamış. (RD/EK)