8 DEHAP Yöneticisine Tutuklama İstemi
Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kelkit, bugün sonuç bildirgesiyle ilgili ifadesine başvurduğu 10 DEHAP yöneticisinden 8'sini tutuklama istemiyle Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği'ne sevk etti, 2'sini ise serbest bıraktı.
Savcılık,DEHAP'ın Demokratik Toplum Hareketi'ne (DTH) katılımı ve son siyasi gelişmelerin değerlendirildiği PM ve İl Başkanları toplantısı sonuç bildirgesiyle ilgili basın yayın organlarında yer alan haberleri ihbar kabul ederek 16 Ağustos tarihinde resen soruşturma başlatmıştı .
Savcılık, "suçu ve suçluyu övme fiilini düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun 215. maddesi kapsamında" yürüttüğü soruşturmada, sonuç bildirgesindeki ifadelerin de "terör örgütü ve liderini övücü nitelikte" olup olmadığını değerlendiriyordu.
Tuncer Bakırhan bildirgede, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözümüne dönük ifadelere yer verildiğini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aydınlarla yaptığı görüşmede ve Diyarbakır gezisinde dile getirdiği görüşler paralelinde ifadeler bulunduğunu söyledi.
"Kürt sorunu ne şiddetle, ne de retle çözülecek bir şeydir" diyen Bakırhan, soruşturmanın bu gerçeği kabul etmeyen çevrelerin yoğun pompalamaları sonucu açıldığını savundu.
Sonuç bildirgesinin arkasında olduklarını ifade eden Bakırhan şöyle devam etti:
"Dün olduğu gibi bugün de yarın da demokratik çözüme yönelik mücadelemizi savunacağız. Bu konuda Sayın Başbakan dahil, sorunun çözümüne yönelik barışçıl düşünceleri önemsiyoruz.
"Bizi soruşturanlar, Sayın Başbakan'ı da sorgulamalı. Bildirgede yer alan ifadeler, kamuoyunda dile getirilen düşüncelerden çok farklı değil. Bizim üzerimizden hükümete ve farklı çevrelere mesaj verilmek isteniyorsa, buna gerek olmadığını belirtmek istiyorum."
Bakırhan, bildirgede, Abdullah Öcalan'a "Sayın" denmesini ise şöyle değerlendirdi:
"Siyasi kültürümüz, aile kültürümüz ve nezaket kuralları kişiler arasında ayrım getirmiyor. Sayın Adnan Menderes, idam cezası aldı. Ona da 'Sayın' diyoruz. Türkiye'nin sorunu 'Sayın' demekle ya da dememekle çözülecek değil." (KÖ)