Haberin İngilizcesi için tıklayın
Korona ile mücadelede en etkili yöntemlerden biri, virüsün yayılmasına engel olmak.
Bu da kalabalık ortamlara girmemek, sosyal mesafeyi korumak hatta hiç sokağa çıkmamakla yakından ilgili.
Bu nedenle de Sağlık Bakanlığı önemli bir kampanyaya imza attı. Ünlülerin çağrısıyla “Hayat eve sığar” “Evde kal” mesajları yayınlandı. Bakanlık sadece bununla da yetinmedi. Yurttaşların sözüne inanacağını bildiği oyuncuların, müzisyenlerin çağrısının gereklerini de yaptı.
Yetkililer, çalışmak için evden çıkmak zorunda kalan tüm çalışanlara ücretli izin verdi. Bununla da yetinilmedi. Örneğin İstanbul’da Kanal İstanbul projesinden vazgeçildi. Kanal İstanbul için ayrılan bütçe, çalışmak için evden çıkmak zorunda kalan asgari ücretlilere, evsizlere ve işsizlere ayrıldı. Binlerce asgari ücretli ve işsiz insan en azından korona günlerinde geçim derdini bir kenara bıraktı. İşsizler iş aramak için sokağa çıkmak zorunda kalmezken, asgari ücretliler de kalabalık toplu taşıma araçları ile işe gitmedi.
Sadece dizi başına on binlerce dolar kazananlar değil, herkes “evinde kaldı”, “hayatı eve sığdırdı” demeyi yazmayı çok isterdim.
Fakat sayılar bize bunun tam tersini söylüyor.
Market çalışanları, taksiciler, otobüs şoförleri, kargocular, kuryeler, büfe çalışanları, hayatı “eve” değil “işe” sığdırmak zorunda on binlerce kişi her gün işe gitmek için sokaklarda. Son açıklanan resmi verilere göre ülkede istihdamdaki kişi sayısı 28 milyon 529 bin. Bu kişilerin 19 milyon 315 bini ücretli olarak çalışıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre bu sabah İstanbul’da 4,5 milyon çalışan işe gitmek için evden çıkmak zorunda kaldı.
Evden çıkıp çalışmak zorunda olanlar anlatıyor
Onlardan biri binlerce mağazası bulunan market zincirlerinden birinde çalışan Ali.
“Bize izin vermediler ki sonuçta işe gelmek zorundayım. Başka şirketler çalışanlarına koruyucu maske, eldiven verdi. Bize de verileceği söylendi. Ama gelmedi. Bekliyoruz.”
Ali’nin sözünü ettiği marketin hemen yanlarındaki çok daha ünlü görece “elit” müşterilerin gittiği market olduğunu tahmin ediyorum.
Marketin önünde başlıyor dezenfekte süreci. Önce alışveriş sepetleri tek tek siliniyor sonra müşterilerin eline boca ediliyor dezenfekte şişesi. Kendilerinden çok çalıştıkları kurumu koruma korumak istiyor çalışanlar, “Biz konuşamayız, önemler alındı. Sokağa çıkma yasağı gelene kadar çalışacağız, ne yapabiliriz?” diyor.
“Hayatını eve sığdır”mayanlardan biri de Kurtuluş’taki börekçi. Sandalyeleri ters çevirip masaların üstüne koymuş. Üç çalışanı birlikte oturuyor.
Ne olduğunu sorduğumda; “Boş dükkanda bekliyoruz” müşteriler telefonla sipariş veriyor ya da alıp gidiyor. Kimse burada oturmuyor. Ama biz dükkânda beklemek zorundayız. Sokağa çıkma yasağı gelmediği için buradayız. Zaten durumlar iyi değildi ekonomik olarak çöktük. Devlet bize destek vermiyor” diyor.
Evden çıkıp çalışmak zorunda olmayanlar
Kira geliri sahipleri, sermayedarlar, holding patronları, “evde kal” çağrısı yapan ünlüler…
Zamanında oynadıkları bölüm başına en az 50 asgari ücretlinin maaşını alan ünlüler, setler durdurulsa bile geçmişteki kazandıkları ile “hayatlarını eve” sığdırabilirler. Setler durdurulduğunda da setler devam ederken de pastadan en düşük payı alan set işçileri mesela bu süreçte yaşamlarını nasıl idame ettirecekler?
Yaşamak için çalışmak zorunda olmayanların bir kısmı da kira geliri ile geçinenler. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 6 milyon 767 bin hane ev sahibine kira ödüyor. Birçok kişinin birden fazla evden kira geliri elde ettiği düşünülüyor.
BirGün'den Ozan Gündoğdu'nun yazısında belirttiği üzere, Acıbadem Üniversitesi’nden Murat Güney’in Credit Suisse’nin* Küresel Servet Raporu’ndan derlediği verilere göre Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk kesimin toplam servetten aldığı pay yüzde 81,2. Geriye kalan yüzde 90’ın servet payı ise yüzde 18,8.
Ülkede birileri evde kal çağrısı yaparken birileri de yaşamak için hayatını sürdürebilmek için çok istese bile evde kalamıyor, kendi “Ohal’ini ilan” edemiyor; işe gidiyor.
İnşaat işçileri yaşamak için ücretli izin istiyor
İnşaat İşçileri Sendikası'nın verdiği bilgilere göre, inşaat işçilerinin sayısı 1 milyon 200 bin.Onlar da sosyal izolasyona dahil olamayıp çalışanlardan. Sendikadan gelen mesaj durumu net olarak anlatıyor.
"İşçi arkadaşlarımız kaygı içerisinde şantiyede ve koğuşlarında kalıyorlar ve gün içinde kullandıkları ortak alanlarda bulunmaktan çok endişelenmekteler.
"Gruplar halinde işlerinden ayrılıp memleketlerine dönenler olurken aç kalma kaygısından dolayı da zorunlu olarak çalışan işçi arkadaşlarımızda bir hayli fazla. Şimdilik Emaar'da olan bunlar."
İnşaat işçileri yaşamak için ücretli izin istiyor. pic.twitter.com/O9oj7TOeQL
— İnşaat-İş Sendikası (@insaatsendika) March 27, 2020
(EMK)