İstanbul Barosu bugün (22 Ekim 2022) Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen genel kurul toplantısının ardından 23 Ekim Pazar günü yine Haliç Kongre Merkezi’nde seçime gidecek.
Dokuz başkan adayının yarıştığı seçimlerde adaylardan 4’ü kadın. 144 yıllık İstanbul Barosu tarihinde ilk kez baro başkanlığına dört kadın aday oluyor.
Çoğu başkan adayının yönetim kurulu listelerinde de cinsiyet eşitliği ilk kez bu kadar belirgin şekilde önemseniyor. Bu seçimin öne çıkan bir diğer özelliği ise ilk defa bir LGBTİ+ avukatın kimliği açık bir şekilde delege olarak aday olması. Bu aday Mert-Er Karagülle’nin listesinden aday olan Yasemin Öz. Baroda LGBTİ+’ların sesini daha çok duyurmak isteyen, yıllardır bu alanda çalışan avukat Yasemin Öz, barodaki bu değişimin nedenlerini ve gelecek beklentilerini bianet’e anlattı.
“Bütün bu kazanımlar kapsayıcı siyaset talebimizin sonucu”
“Bir önceki İstanbul Barosu yönetiminin tüm kademelerinde cinsiyet eşitliği sağlanmıştı ama önceki seçim tüm aday listelerinde eşit temsil gözetilmemişti. Bu seçim neredeyse her listenin bunu gözetmesi ciddi bir gelişim kaydedildiğini gösteriyor.
“Bütün bu kazanımlar kadın hareketinin ve LGBTİ+ mücadelesinin, bizim kendimizi fark ettirmemizin, işitilme, eşit temsil ve kapsayıcı siyaset talep etmemizin sonucu.
“Toplam dokuz aday var baro seçiminde. Dördü kadın başkan adayı. İki erkek adayın listesinde de feminist kadınlar yönetim ve çeşitli kademelerde aday gösterildi.
"Kısaca başkan adayı erkek olsa da listelerde kadın avukatlar var Neredeyse yüzde elli yüzde elli cinsiyet eşitliğine dikkat edilmiş durumda. Erkek adaylar dahi temsilde cinsiyet eşitliği noktasına gelmiş demek istiyorum. İlk defa baroda böyle bir şeyle karşı karşıyayız.”
“Bu değişimin sebebi barolar değil, LGBTİ+ ve kadın hareketi”
Öz, kadın ve LGBTİ+ hareketinin kazanımlarının baro seçimlerindeki aday listelerindeki etkisini şu sözlerle yorumladı:
“Çoğu aday listeleri yüzde elli cinsiyet kotası gözetilerek aşağı yukarı düzenlenmiş durumda. Bu da çok önemli bir değişim. Ve bunun sebebi de barolar değil. Bunun sebebi kadın hareketi ve LGBTİ+ hareketi. Diyeceksiniz ki peki neden bu kadar LGBTİ+ temsili az?
“İşte bütün listeler içinde eksik kaldıkları kısım hala bu. Bir tek ben adayım. Kadın adaylar konusunda her adayın bir çabası var ama LGBTİ+ adaylar konusunda bizim liste dışında bunu gözeten yok. Adaylık düzeyinde de olsa eşitliğe yaklaştığımız ilk seçim bu.”
Öz, erkek bir başkan adayının delege listesinde almasını ise şöyle açıklıyor:
“Kendileri bir LGBTİ+ avukatın aday olmasını istediler”
“Türkiye’nin en eski ve en kalabalık barosu olan İstanbul Barosu kadın başkan ve yönetimler tarafından yönetilmekte çok geç kaldı. Karar alma mekanizmasında cinsiyet eşitliğinin tesisi ve kadın başkan tarafından yönetilme konusunda öncü misyona sahip olması beklenirdi.
"Kadın adaylar feminist bakış açısına sahip ve kadın haklarını görmezden gelmeyen bir program açıklasalardı desteğimizi kazanırlardı. Ama bunu toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten başka bir liste yapacaksa eşitlik mücadelesini sürdürmek için o alanda var olabiliriz. Elde ettiğimiz kazanımlar hangi ideolojiden olursak olalım birlikte verdiğimiz kadın olma mücadelesinin bir sonucu.
“Kadın aday da olsa toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bir yaklaşım sergilemiyorsa ama bunu toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir erkek aday sergiliyorsa ben ancak siyaset yapabileceğim alanda var olurum.
"Özetle toplumsal cinsiyet eşitliğinin gözetildiği bir grupta yer alabilirim. Ki ben talep etmedim. Teklif kendilerinden geldi. Bu da çok önemli bir yaklaşım. Kendileri bir LGBTİ+ avukatın aday olmasını istediler. Bu da bir farkındalık göstergesi. Bunu değerli buluyorum.”
“LGBTİ+’lar da karar alma mekanizmasında temsil edilmeli”
Öz seçim sonrası gelecek yönetimden baroya bağlı çalışan LGBTİ+ Hakları Merkezi’nin açılmasını talep ediyor. Ve LGBTİ+’ların baro içindeki görünürlüğünü sürdürülen hak mücadeleleri açısından da önemli bulduğunu belirtiyor.
“Hiçbir baro yönetimine bir LGBTİ+ avukat açık kimliğiyle giremedi. Bu bir görmezden gelme ve dışarıda bırakılmadır. Bu durum LGBTİ+'ların, insan hakları ihlallerinde ve baroların gündeminde güçlü bir şekilde yer almasını engelliyor.
"Dolayısıyla geleceğe dair beklentimiz baroların bütün yönetim kademelerinde LGBTİ+ avukatların da gözetilmesidir. Biz bir yerden başlamak zorundayız. Adaylık koyabiliriz ancak seçilirsek bu durum değişir. Ve barolar birliğinde de LGBTİ+'ların karar alma mekanizmasında temsil edilmesi daha kapsayıcı bir insan hakları siyaseti için önemli."
(ED/EMK)