Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’ndan çekildi.
CHP, İYİ Parti ve HDP’nin de komisyondan çekilmesiyle Araştırma Komisyonunda sadece AKP ve MHP'li üyeler kaldı.
Kadın vekillerimiz, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Araştırma Komisyonu'ndan çekilme kararını açıklıyor - CANLI https://t.co/JAQmJKexDc
— HDP Kadın (@HDPkadin) June 30, 2021
"Sözlerimiz dikkate alınmadı"
HDP Kadın Milletvekilleri, Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu’ndan çekilme kararına ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında konuşan HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu şunları söyledi:
“HDP olarak bugüne kadar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararından vazgeçilmesini zorlamak için Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu’nda kalmayı seçtik. Aynı şekilde varlığımızın kadın örgütlerinin komisyona gelerek sözlerini söylemelerine fırsat sağlamasını istedik.
“Fakat gerek dün Danıştay’ın, hukuka aykırı olarak yürütmenin durdurulmasına ilişkin verdiği ret kararı ki aslında kararın 8 sayfasını karşı görüş yazıları oluşturuyor, gerekse iktidarın bugüne kadar yürüttüğü siyaset, bu kararda ısrarcı olduklarını, yani İStanbul sözleşmenin iptalinden vazgeçmeyeceklerini gösterdi.
"Bu nedenle, bugün itibariyle Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu’ndan çekilmiş bulunmaktayız. Ve burada, daha detaylı olarak komisyon işleyişine dair görüşlerimiz ve çekilme gerekçemizi sizlerle paylaşmak istiyoruz.
"İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı bu Komisyonu şaibeli yaptı. Neden mi şaibeli yaptı? 20 Mart gecesi hukuksuzca ve tek bir adamın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı, binlerce kadın aylardır sokaklarda. Hem de pandemiye ve polis şiddetine rağmen. Yine sosyal medyada her cenahtan milyonlarca kadın aylardır bu kararı tanımadığını söylüyor. Öyle ki kutuplaştırma politikaları dahi işe yaramıyor! Kadınlar, en temel haklarının gaspı karşısında hep birlikte “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” diyorlar.
'Danıştay’ın hukuk dışı kararı iktidarı sıkıştığı yerden kurtaramayacak'
"Evet, iktidar ne yaparsa yapsın kendi hanesini de saran tepkileri bastıramıyor. Polis şiddeti, protesto hakkını kullanan kadınlara açılan davalar, dezenformasyon, LGBTİ+’lara ve feministlere karşı nefret söylemleriyle harmanlanmış meşruiyet arayışları, mevcut kanunlar uygulanmazken yayınlanan göstermelik genelgeler...
"Aklımızla alay ediliyor adeta! Ulusal eylem planı hazırlıklarına çağrılmayan kadın örgütleri yarın 1 Temmuz’da açıklanacak ulusal eylem planında Erdoğan'ı alkışlamaya çağrılıyor. Fakat ne zorbalık, ne sembolizm, ne de Danıştay’ın hukuk dışı kararı iktidarı sıkıştığı yerden kurtaramayacak.
"Bakanlara, AKP’li üyelere, bürokratlara defalarca sormamıza rağmen, ilk imzacısı olmakla övündükleri İstanbul Sözleşmesi’nden neden çıkıldığını net bir cevapla almış değiliz. Bugün itibariyle, milyonlarca kadının iradesinin hiçe sayılması karşısında Komisyon’da daha fazla yer almamız ne mümkün ne de doğru. Ankara’da, bu Meclisten bir adım ötede, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyen kadınların polis tarafından taciz edilip aşağılanmasına, dövülerek gözaltına alınmasına rıza gösterip, Mecliste şiddete sıfır tolerans demenin riyadan başka bir anlamı yok.
"Öğrenciye, gazeteciye, LGBTİ+’ların boğazına basarak gözaltı yapmak rutin hale gelmişken, şiddet ve militarizm bu denli kışkırtılırken bu komisyonun toplum nezdinde hiçbir ikna ediciliği kalmamıştır. İzmir İl Binamıza düzenlenen saldırıda yitirdiğimiz Deniz Poyraz için bir başsağlığı dileme nezaketinin dahi gösterilmediği bir ortamdan ne kadınlar ne de toplumun tamamı için eşitlik, adalet ve özgürlük çıkabilir. 1 Temmuz’dan sonra bu Komisyonun tek işlevi iktidarı düştüğü bataktan çıkarmaya çalışmak olacaktır. Evet, biz bu oyunda yokuz.
'Bu komisyonda müzakere yoktu, demokratik teamüllere uyulmadı'
"Komisyonlarda neler yaşadık? Bu komisyonda müzakere yoktu, demokratik teamüllere uyulmadı. Komisyonda asla bir müzakere ortamı tesis edilemedi. Komisyon Başkanı daha ilk toplantıda fikrimizi nezaketen sorduğunu açıkça beyan etti. Toplantı tarihleri belirlenirken üyelerin fikri, diğer sorumlulukları dikkate alınmadı. İktidarın kendine “neden şiddeti önleyemedik?” diye sormak yerine, -mış gibi yapmayı tercih ettiğini bir kez daha gördük.
"Eşitsizlikleri doğallaştırarak şiddet önlenemez. Şiddetin kaynağı erkek egemenliğidir. Gerek iktidar vekilleri gerekse bakanlar, bürokratlar şiddetin kaynağını doğru ifade etmekten kaçındılar. Daha da vahimi şiddeti önlemek bir yana sorunu daha da derinleştirecek akla ziyan önerilerde bulundular ve komisyon iktidarın kendi propagandasını yaptığı bir mecraya dönüştü."
(EMK)