Fotoğraflar: Simge Kansu
Türkiye'de son dört yıl içinde pestisit kullanımı yüzde 51 oranında arttı.
Çoğumuzun yanlış bir kullanımla "tarım ilacı" olarak bildiğimiz pestisitler, ilaçların aksine iyileştirmiyor.
Pestisitler, doğurdukları zararlar nedeniyle uzun süre silinmeyecek izler bırakıyor ve gıda güvenliğimizi tehdit ediyor; insanların sinir ve hormonal sistemlerine zarar veriyor, pek çok kanser türüne, kısırlığa neden oluyor, çocuklarda gelişim bozukluklarına yol açıyor, arılara ve diğer canlılara verdiği zararla biyoçeşitlilik kaybına sebep oluyor, ekosistemi tahrip ediyor; suyumuzu ve havamızı zehirliyor. |
"Otu, böceği öldüren; insanı da öldürüyor" diyor Şaban Burhan. O pek çok üreticinin aksine yaklaşık 22 yıldır ürünlerini organik tarım yöntemleriyle yetiştirmeye devam ediyor.
Şaban Burhan'ın ve onun gibi pek çok doğa dostu üreticinin deneyimleri, zehirsiz üretimin mümkün olduğunu kanıtlıyor.
Yararlı böcekleri de öldürüyor
Tarım ve Ormancılık Bakanlığı verilerine göre 2014-2018 yılları arasında pestisit kullanımı %51,10 artmasına rağmen, hektar başına ton olarak buğdaydaki verim artışı %14,17, meyve grubunda %13,85, sebze de %7,82, ayçiçeğinde %6,4, patateste %4,4. Mercimekte ise verim kaybı söz konusu. Tarım zehirleri tahmin edildiği gibi bir verim artışı yapmıyor, aksine zararlıların yanında yararlı böcekleri, mikroorganizmaları da yok ederek doğanın dengesini bozuyor.
Zararlılar zamanla pestisitlere direnç kazanıyor
Üstelik pek çok zararlı, zamanla pestisitlere direnç kazandığı için, pestisit kullanımı bu zararlılar üzerinde etkisiz kalıyor. Bu nedenle her yıl daha fazla ve daha etkili pestisit türleri kullanılıyor.
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından pestisitlerin zararları konusunda yürütülen Zehirsiz Sofralar projesi kapsamında Şaban Burhan'ın çiftliğini ziyaret ettik.
Perakendecilik ve toptancılık deneyimlerinin ardından, doğduğu topraklar olan Bursa, Karacabey'de Kıranlar köyünde yaklaşık 20 yıl önce sadece ailesinin ihtiyacına yetecek kadar meyve-sebze yetiştirmeye başlıyor Burhan.
Yıllarca sürdürdüğü çabasının sonucu olarak bugün Karacabey'de 200 dönüm alan üzerinde, yaklaşık 85 çeşit ürün yetiştiriyor.
1958 yılında Karacabey'de dünyaya gelen Burhan pestisite karşı verdiği mücadeleyi şöyle özetliyor:
"Eskiden, gıda toptancılığı yaptığım zaman son kullanma tarihi geçen ürünleri eve getirip yerdik. Tarih geçmesine rağmen o yoğurtlar bozulmazdı. Oysaki annemin yoğurtları üç beş günde ekşirdi. Kafamda soru işaretleri oluşunca, bari kendi çocuklarım doğru beslensinler diye bir bahçe satın aldım."
"Bitkilerin uykuya ihtiyacı var"
Burhan, ürünlerini İstanbul ve Ankara'daki ekolojik pazarlarda satıyor, aynı zamanda bazı marketlerin organik bölümlerinde de bulunabiliyor.
Pestisit yerine toprağa koku ve renk tuzakları kurarak alternatif yöntemler kullandığını söylüyor Şaban Burhan.
Karacabey özelinde de şu bilgileri veriyor:
"1970-80'li yıllarda sentetik ürün yok, pestisit yoktu Karacabey'de. Sonraki dönemlerde araştırmalarda suyun ph'ı 6-7 iken 8'e çıktı. 9'a çıkarsa çöl olacaktır. 50-60 sene sonra buradaki insanlar kanser olacak, bu kaçınılmaz. Aşırı ilaçlamadan yılanı öldürüyoruz, fare popülasyonu artıyor. Bu sene kış kuraklığı yaşanmadı. Yapraklar dökülmedi. Uykuya ihtiyacı var bu bitkilerin."
"Ahkâm değil, gerçekler"
"Ahkâm kesmiyorum" diyor Şaban Burhan, "Sebepler, gerçekler hep bunu olgunlaştırıyor. Bu el birliğiyle çözülebilir. Organik tarımın dostu yok, tek dostu müşteri kitlesi. Müşteri çok iyi bilinçlenirse ne yediğini sorgularsa bunun önüne geçebiliriz. Yediğimizi felsefesiyle anlatırsak doğru yola ulaşacağız.
Şaban Burhan üretici pazarlarının çoğalması ve özellikle belediyelerin alım garantisi vermesi gerektiğini de söylüyor.
"Yol olmayınca, ürün mamul olamıyor"
Kendi çiftliği için de ayrıca başka bir sorundan söz ediyor. Çiftliğine ulaşan resmi yol olmaması.
"Resmi yol, kadastro yolu yapılsa müşteriye ulaştırma imkanımız daha kolay olabilirdi ve ürünümüz mamule dönüşebilirdi. Müşteri kitlesi en büyük sorun organik üretici için. Üreticiyi yönlendiren tüketicidir. Müşteri kaybından dolayı ürünümüzü satamıyoruz. Yirmi yıldır işin içindeyim son üç- dört yıldır para kazanıyorum. Sadece sebze yetiştirmekle bir yere varılamıyor. Ürün mamul haline gelmeli."
"Belediyeler alım garantisi vermeli"
Buğday Derneği'nden Oya Ayman, 13 pestisitin yasaklanmasını Bakanlıktan talep ettiklerinin altını çiziyor:
"Bunlar kanserojen olduğu kanıtlanmış ürünler. Yerel yönetimlerin desteği çok önemli. Pazarların kurulması yerel yönetimlerin destetiğiyle olur. Ama aynı zamanda zehirsiz sofralar için bir takvim oluşturulmalı. Alım garantisi vererek kendi kaynaklarında mesela Halk Ekmek'te kullanabilirler. Yerel yönetimlerin yapacağı çok şey var. Ürünlerde ne olduğunu bilmek Anayasal hakkımız. Sağlıklı beslenmek bizim hakkımız. Arılar yoksa bizim gıdamız da yok. Bu bir denge. Toprak ve su kirlenmişse diğer canlılar ortada yoksa bizim gıdamız da yok."
"Bir elmaya 16 kez zehir atılıyor"
Dernekten Turgay Özçelik ise şunları söylüyor:
"Bir elma bizim soframıza gelene kadar 16 kez zehir atılıyor. Özellikle gelişme çağındaki çocuklar ve anne karnındaki bebekler için zararlı. Bakanlığın son yıllarda denetleme paylaşımlarını sorunlu görüyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının işi değil pestisit analizi yapmak. Yıllar önce yasaklanan pestisitler hala ürünlerde bulunuyor. Yasal bir boşluk var. Öte yandan bütün sorumluluğu üreticiye de yıkamayız. Bu bir halk sağlığı problemidir. Üç talebimiz var; yasaklansın, alternatif yöntem gelişsin ve bilgi paylaşımı yapılsın. Sonuçları bilmek istiyoruz."
41 Pestisit İçin Yapılan Araştırmada Öne Çıkan Sonuçlar • 8 Etken madde ölümcül: Bakanlığın listesindeki 41 etken maddeden 8'i solunduğunda ölümcül etki gösteriyor. • 12 Madde kanser tehlikesi taşıyor: 41 pestisit etken maddesinin 7'si muhtemel, 5'i olası karsinojenik. Karsinojenik maddeler solunduğunda, ağız yoluyla alındığında veya deriye nüfuz ettiğinde kanser oluşumuna neden olabiliyor. • 19 Madde çocuklar için çok tehlikeli: 5'i şüpheli olmak üzere, 19 etken madde hormonal sistem bozucu özellik taşıyor. İnsan ve hayvan bedeninin birçok işlevini hormon sistemi düzenlediği için, hormonal sistem bozucu pestisitler vücudu pek çok açıdan etkiliyor. Bu etkilerden bazıları: Hormonla ilişkili kanser türleri (prostat, testis, meme), metabolizma bozuklukları (obezite, diyabet), üreme fonksiyonu bozuklukları (doğurganlığın azalması, çocuklarda cinsiyet gelişim bozukluğu, örneğin erken ergenlik), kalp ve damar hastalıkları, zihin ve davranış bozuklukları. Hormonal sistem bozucu pestisitler, özellikle çocuklar ve anne karnındaki bebekler için daha tehlikeli. • 13 Madde beyne zarar veriyor: 4'ü şüpheli olmak üzere, 13 etken madde nörolojik gelişime zarar veren özellikte. Hiperaktivite, davranış bozuklukları, düşük IQ, yol açtığı zararlardan bazıları. • 26 Madde üreme sistemini bozuyor: 9'u şüpheli olmak üzere, 26 etken madde üreme sistemi için zararlı niteliğe sahip. Bunlar, üreme sistemine toksik etkiler gösteren, üreme fonksiyon ve kapasitesini azaltan, doğurganlığa veya doğmamış çocuğa zarar verebilen maddelerdir. • Çiftçiler tehlikede: 13 etken madde çiftçiler ve tarım işçileri için çok zararlı. • Ekosisteme zarar veriyor: 10 etken madde arılar, 10 etken madde faydalı böcekler, 3 etken madde kuşlar, 10 etken madde suda yaşayan canlılar, 1 etken madde su yosunları için çok zehirli. • Biyolojik birikim ve kalıcı kirlilik: 3 Etken madde biyolojik birikim yapıyor ve 5 etken madde ise uzun süre çevrede kalarak zehirli etkisini koruyabiliyor. |
(AÖ)