* Görsel: Trans hakları, insan haklarıdır. (Görsellerin kaynağı: Canva).
Yeni Şafak Gazetesi'nin 12 Ağustos'ta "Biri bu doktorları durdursun: 15-16 yaşlarındaki çocukların cinsiyetini değiştiriyorlar" başlıklı haberiyle, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi akademik kadrosunda yer alan 11 tıp akademisyenini "Journal of Clinical Research in Pediatric Endocrinology" adlı uluslararası hakemli dergide yayımladıkları makale üzerinden hedef göstermesini ve çalışmanın detaylarını, çalışmada imzası olanlardan ruh sağlığı uzmanı Prof. Dr. Şahika Yüksel'le konuştuk.
İkinci söyleşinin başlıkları: Cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan çocukların terapi/tedavi süreçleri, aileler bu sürecin neresinde, çalışmaları Sağlık Bakanlığı destekliyor mu?
TIKLAYIN - SÖYLEŞİNİN BİRİNCİ BÖLÜMÜ
Ailelerin tutumu
Cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan çocukların/ergenlerin terapi ve tedavi süreçleri ailelerinden bağımsız ilerleyebiliyor mu?
Çocukların-gençlerin ailelerine duygusal ve maddi anlamda ihtiyacı ve bağı vardır. Bu bağın olmaması veya çok hiyerarşik-otoriter bir şekilde kurulması gençleri zorlar, gelişimlerini olumsuz etkiler veya ruhsal hastalıkların gelişmesine zemin hazırlar. Yasal olarak ilişkiyi-terapiyi sürdürmekte sorun oluşturur. Biz, görüşmeye gelen, zorluklarını ve sorularını ifade eden ailelerle çalışabiliyoruz. Aileler atandığı cinsiyetten hoşnut olmayan ve sosyal geçiş yapan çocuklarından utanırsa, çocuklarının depresyonunu kaygısını kendi olumsuz değerlendirmesini aşılamış oluyor.
Her çocuğun ruhsal yapısı, sorunları, ailesi farklıdır ve geçiş sürecindeki ihtiyaçları değişebilmektedir. Her kültürde ve her ortamda danışanların, ailelerinin ve sağlık çalışanlarının iş birliği önemlidir. Doğru bilgiye ulaşmaları, birden çok uzmanlık alanının iş birliği içinde geçiş sürecinin birikmekte olan bilimsel verilere, kılavuzlara uygun yönetilmesi ruhsal zorlukların üstesinden gelinmesi ve yaşam kalitesinin arttırılması için gereklidir.
Üç tür aileden söz edebiliriz: Çocuğunun cinsiyet kimliğinin atandığı cinsiyetten farklı olduğunu kendileri de gözleyen ve çocuğun gencin gelişimi için yanında olan, onun avukatı olan aileler. Bir grup aile ise tereddütlü ve çok soruları var. İş birliği ve ortak çalışma devam edince yararını anlıyorlar. Bir grup aile de çocuğunun farklı olduğunu kabul etmek istemiyor. İnkâr ediyor, yok saymaya çalışıyor. Her üç grup aile de bizlerden bilgi almak, öğrenmek istiyor.
Genç, ailesine açıkladıktan sonra görüşmede anne-çocuk birbirine sarılırsa, dokunursa arkası geliyor. Ailelerin kabulü veya itirazı yekpare değil. Bazen anne, bazen abi, bazen teyze... Bazı üyeler kabul ederken, diğerleri görmezden gelmeye devam ediyor. Ailelerin farklı aşamalardan geçmesi, yavaş yavaş sindirmesi anlaşılır bir durum. Biz gençlerle çalışırken, kabul derken hormonu kastetmiyorum. Önce sosyal açılım aşaması var. Örneğin, biyolojik kızının mezuniyet törenine erkek takım elbisesi ile katılması, gittikleri lokantada erkekler tuvaletini kullanmasına alışmak.
Ergenliği baskılayıcı tedavi başlansın veya başlanmasın cinsiyet geçişi düzenli psikiyatrik takibi de gerektiren uzun bir süreç. Gençler, olgularda kendilerini ve kimliklerini ifade etmeye başladıklarında, ruhsal sıkıntılarının azalmaya başlaması aileleri de rahatlatıyor. İş birliğini artırıyor.
Sağlık Bakanlığı
Bölümün çalışmalarını Sağlık Bakanlığı destekliyor mu?
Türkiye'de Sağlık Bakanlığınca kullanılan hastalık ve sağlıkla ilişkili tıbbi sınıflandırma sistemleri var. ICD-11'de (2017) "Cinsiyet Uyuşmazlığı", ruhsal bozuklukların sınıflandırma sistemi olan DSM-5'te (2013) ise "Cinsiyetinden Hoşnutsuzluk" adlarıyla tanımlanmıştır. Bu rehberlerde de tanımlandığı şekilde kişinin cinsiyet kimliği ile doğumda belirlenen cinsiyetin örtüşmemesi durumu sağlık hizmeti sunucularının hizmet vermesi gereken durumlardan biri.
Bu dönemde cinsiyetiyle ilgili sorunlar yaşayan, cinsiyet uyuşmazlığı olanların tıbbi destekten mahrum kalması tıbbi etik açıdan kabul edilemez. Türkiye'de bu sürecin yönetimi kamusal sağlık hizmetlerinin de dahil olduğu sağlık hizmet sunucuları tarafından tıbbi bilgi ve etik ilkelerle gerçekleştirilir ve bu sürecin çerçevesi de ve hukuki dayanağı da TMK 40. Maddesi ile belirlenmiştir. Ülkemizde birçok kurumda cinsiyet uyum süreci; ruh sağlığı, endokrinoloji, kadın hastalıkları, üroloji, plastik cerrahi gibi farklı disiplinlerin dahil olduğu, dünya standartlarına uygun şekilde sürdürülmektedir. Bu kurumları bu vesile ile nefret söylemleri yapanlara hedef göstermemek için saymayacağım.
Ülkemizde de cinsiyet uyum süreçlerinde yetkin hekimler ve kurullar, yasal çerçeve içinde ve bilimsel gerçeklerin doğrultusunda kişilerin takiplerini yapmakta, gerekli tıbbi müdahaleleri uygulamaktadırlar. Bu konuda tıbbi uygulamalara yön veren bilimsel bilginin gelişmesi de etik ilkelere uygun şekilde sürdürülmüş araştırmalarla mümkün. Bu konularda sağlık hizmeti sunulması, eğitim verilmesi ve araştırma yapılması hekimliğin temel sorumluluklarının ifadesidir.
Bu etkinlikler, kişi ve toplum sağlığına olumsuz etkileri bilinen ayrımcılık ve damgalanma ile mücadele hekim kimliğinin temel bileşenleri arasındadır. Bu temellere kişisel görüşler, günlük siyaset ve toplumsal baskı ile yön verilemez. Hormonların reçetelenebilmesinde Sağlık Bakanlığı izin vermek için tek ebeveynin onamı varsa velayet sahibi olduğunu belgelemesi isteniyor.
Bilimsel çalışmalar
Yeni Şafak Gazetesi'nin size yönelttiği gibi hedef göstermeler bilimsel çalışmaları etkiliyor mu? Nasıl?
Bilimsel çalışmalar özveri ister. Yasal çalışma saatleri günleri dışında yazılır, okunur. Yayınınızın okunması ve bilimsel düzeyde açıklarıyla eksikleriyle de tartışılması, atıf yapılması yazarları Besler, bilimsel düşünceyi geliştirir. Bu makalede yer alan yazarların çoğu bir kamu kuruluşunda ağır iş yükü altında çalışan ve Türkiye'de sayıları çok sınırlı olan Çocuk Ergen Endokrin uzmanları. İthamlara, nefret söylemlerine yalanlara maruz kalıyor. Türkiye'de sadece iki üniversitede bu hizmet veriliyor. Bu yazının yayınından beklentim diğer eğitim kurumlarında da benzer disiplinlerarası ortak hizmetlerin verilmesine teşvik idi.
Bu nefret kampanyasını yürütenlerin pek çoğu, trans kimliklerin var olduğunu biliyor; ama hedefleri onların görünmez olması. Onların sağlık hizmetlerinden dışlanması. Hekimlik bilimin ışığında, meslek etiği kuralları ile, herkese eşit yaklaşmayı gerektirir. Topluma zarar veren, farklı amaçlar ile ayrımcılığı artıran bu söylem herkesin sağlık hakkını ve sağlığa erişimini tehdit etmektedir.
Ancak bu hedeflerine ulaşamayacaklar, biz her vatandaşın sağlık hizmetlerinden yararlanmasını savunan hekimler insanlar ve örgütleri olarak hizmet vermeye devam edeceğiz. Bu çirkin kampanyadan sonra bizler çok sayıda tebrik ve teşekkür aldık...
Deneyim örnekleri 17 yaşında bir genç şöyle ifade ediyordu: Ben çocukluktan itibaren kendimi "erkek Fatma" olarak tanımlardım. Sonra anladım ki ben sadece "erkeğim", Fatması ile ilişkim yok. 14.5 yaşında yurt dışında yaşayan bir genç ağlayarak beni aradı. Artık dayanamıyorum, intihar edeceğim dedi. Erkek olarak bedeninde yaşadığı zorlukları kaldıramıyordu. Bu genci annesi bana 6 yaşında getirmişti. O yaşta belirgin olarak kız çocuğu rol ve davranışlarını sergiliyordu. Anne ile konuşmuşuz. 8 yıl sonra önce kendisi aradı, sonra anne ile geldiler. Yüksek eğitimli bir aile. Baba ile bilimsel yayınlar paylaşıldı. Birkaç ay değerlendirme için zor beklettik. Şimdi 18 yaşına geldi. Sabırsızlıkla kurul kararı bekliyor. Pasaport kontrolünde sorun çıkıyor. Acil bir durumda ise tüm sağlık hizmetlerinde olduğu gibi kişinin sağlık ve yaşam hakkı gözetilerek karar verilmesi önemlidir. Ayrıca her basamakta kişinin yeterliliği ölçüsünde onam sürecine katılımının sağlanması da çok önemlidir. 2012 yılında üniversiteye tek başına gelen bir trans erkek (17 yaşında) henüz endokrin ile iş birliği de kurulmamış, hayli zorlamıştı. Genç kadınlık özelliklerini kaldıramıyor, tam zamanlı olarak erkek rol ve davranışları ile yaşıyordu. Önce gelmeyen baba, daha sonra gelip çocuklarının evden kıymetli eşyaları alıp satarak başka bir kente onu ameliyat edeceğini düşündüğü bir cerraha gitmiş. |
Ne olmuştu?
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi akademik kadrosunda yer alan 11 tıp akademisyenini, "Journal of Clinical Research in Pediatric Endocrinology" adlı uluslararası hakemli dergide "Cinsiyet Hoşnutsuzluğu Olan Ergenlere Endokrinolojik Yaklaşım: Türkiye'de Üçüncü Basamak Bir Merkezde Pediatrik Endokrinoloji Bölümü Deneyimi" başlıklı makalede yayımlamış, makale 12 Ağustos'ta Yeni Şafak Gazetesi tarafından akademisyenlerin fotoğrafları yayımlanarak, "Biri bu doktorları durdursun: 15-16 yaşlarındaki çocukların cinsiyetini değiştiriyorlar" başlıklı haberle hedef gösterilmişti.
22 sağlık kurumu ise 14 Ağustos'ta yaptığı yazılı açıklamada, "bilimsel ve mesleki sorumluluklarını yerine getiren hekimleri hedef göstermenin suç olduğunu" belirterek, "Cinsiyet ve cinsiyet kimliğine ilişkin çarpıtılmış içerikler ile yapılan bu saldırılara bilimsel kılıf oluşturma çabası sağlığa erişim hakkını engelleyecek birçok tehlike barındırmaktadır" demişti.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı ise 15 Ağustos'ta çalışma hakkında inceleme başlattığını duyurdu.
Prof. Dr. Şahika Yüksel hakkında
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü emekli öğretim üyesi. İnsan Hakları, ayrımcılık, kadınlara yönelik şiddet konusunda çalışmalarını sürdürüyor.
Transgender konusunda 1987 yılından itibaren çalışıyor ve bu konuda çok sayıda yayını var.
Avrupa Transgender Sağlığı Profesyonelleri Derneği European (EPATH) derneği Bilimsel Kurul üyesi. WPATH (Dünya Transgender Sağlığı Profesyonelleri Derneği) 2020 yılı ödülü sahibi: Recipient of 2020 WPATH Harry Benjamin Lifetime Distinguished Advocacy Award Editorial Board of International Journal of Transgenderism Member of International Academia of Sex Research.
(TY)