"Merkezi idarenin, yerel yönetimler üzerindeki büyük kontrolü de anayasadan değil başka yasalardan kaynaklanıyor. Demokratik özerkliğin, ademimerkeziyetçiliğin önünde anayasadan kaynaklanan engel yok. Belediye kanunu, il idaresi kanununu değiştirerek yerel yönetimlerin daha özerk olmasını sağlamak mümkün."
Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü'nden Doç Dr. Levent Köker ile kurucu meclisi, anayasa yapım sürecini, Kürt meselesinin Anayasa'daki yansımasını, Anayasa ile kanunlar arasındaki bağlantıyı ve ilk üç madde tartışmasını konuştuk.
Yeni anayasanın en az 20 yıldır tartışıldığını söyleyen Köker, yapılacak anayasanın "devlet ideolojisinden arındırılmış olması gerektiğini" ifade etti. Köker özetle şunları söyledi:
* Görevi sadece anayasa yapmak olan bir kurucu meclis oluşabilmesi için, meclisin bir kanun çıkararak, kurucu meclis için bir seçim yapılmasının yolunu açması gerekiyor. Ancak mevcut Meclis'in önünde anayasa yapması için bir engel yok.
* TBMM Başkanı Cemil Çiçek, uzlaşma komisyonunda, Meclis'te grubu bulunan her siyasi partiden eşit sayıda üye alınacağını söyledi. Bu uzlaşma komisyonu kendi çalışmalarını topluma açabilir, toplumun değişik kesimlerinin görüşlerini dinleyip dikkate alabilir.
* TBMM uzlaşma komisyonunu topluma açmak suretiyle yeni anayasa yapma sürecini toplumla birlikte götürebilir. Seçimlerde yüzde 10 barajının altında kalan, temsil edilmeyen oy oranı yüzde beş civarında. Bu problem de komisyonda çözülebilir. Seçim sonuçları, tek partinin anayasa dayatmasını imkansız kıldı. Bundan sonra önemli olan Meclis'teki dört partinin arasında anlaşma sağlanması.
"Ana sorunlardan biri Kürt meselesi"
* Anayasanın çözmesi gereken ana meselelerinden biri Kürt meselesi. Dört partinin aynı noktada buluşması önemli. Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) kabul etmeyeceği bir anayasayla, BDP'nin temsil ettiği kitleler açısında Kürt meselesi çözülmüyor demektir. O zaman da yeni anayasadan hayır gelmez.
* İlk 3 maddede bir problem yok, ilk 3 maddenin yorumunda ve başka anayasa maddeleriyle onların arasında bağ kuran yargı kararlarında problem var. Anayasadan kaynaklanmayan meseleleri de öyleymiş gibi algılamak yanlış. "Cumhuriyetin nitelikleri; laik, sosyal, hukuk, demokratik, insan haklarına saygılı devlete kimin itirazı var?
* Anayasanın yorumu önemli. Örneğin, devletin resmi dilinin Türkçe olması, devlet okullarında Türkçeden başka hiçbir dilin okutulamayacağı maddesini gerektirmiyor. 2. ve 3. madde aynı kalarak ama 42. maddedeki "Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez" kısmı kaldırılarak bir adım atılabilir.
* Merkezi idarenin, yerel yönetimler üzerindeki büyük kontrolü de anayasadan değil başka yasalardan kaynaklanıyor. Demokratik özerkliğin, ademimerkeziyetçiliğin önünde anayasadan kaynaklanan engel yok. Belediye kanunu, il idaresi kanununu değiştirerek yerel yönetimlerin daha özerk olmasını sağlamak mümkün.
"Devlet ideolojisinden arındırılmalı"
* Kısa anayasa yerine "ince anayasa" olmalı. İnce anayasadan kasıt, "anayasanın bir devlet ideolojisine sahip olmaması." Yani, anayasayla vatandaşlara bir devlet ideolojisi empoze edilmemeli.
* "Yüce Türk devletinin ve yüce Türk milletinin" diye başlayan anayasa, devletin "milliyetçi" olduğunu söylüyor. Bunlar anayasa kavramına aykırı. Milliyetçilik bir siyasi parti ideolojisidir. Türkiye'nin de uluslararası sözleşmelerle kabul ettiği hak ve özgürlükleri anayasada o şekilde düzenlenmeli.
* Terörle Mücadele Kanunu'nu (TMK) kaldırmak Anayasa'ya aykırı değildir. TMK'daki hükümler Anayasa'nın emri değil, Anayasa TMK gibi bir kanun çıkarılmasını veya bu haliyle çıkarılmasını emretmiyor. TMK'nın bazı maddelerinin kaynaklanan antidemokratik hükümlerin ve uygulamaların kaynağı anayasa değil. (AS)