* Fotoğraflar: Tuğçe Yılmaz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) 22 Haziran'da Eyüpsultan ilçesindeki Artİstanbul Feshane'de açtığı "Ortadan Başlamak" sergisi, "LGBT ve satanizm propagandası" yapıldığı iddiasıyla hedef alınmaya ve gündemde kalmaya devam ediyor.
Son olarak sanatçı Gönül Nuhoğlu'nun "No man's land" (Sahipsiz Toprak) eserindeki keçiler, bir grup tarafından "satanist" semboller olarak değerlendirildi. Eser, 4 Temmuz'da tahrip edildi ve keçilerden birinin boynuzu kırıldı.
Serginin küratörü ve Karşı Sanat Koordinatörü Feyyaz Yaman, dün (5 Temmuz) Feshane'de düzenlenen bir açıklamayla saldırıyı kınadı.
Yaman, "Sanatı, başka amaçlar doğrultusunda manipüle etmek isteyen ve bütün modern sanatların en büyük itici gücü olan kendini de toplumu da eleştirme alışkanlığını ortadan kaldırmak isteyen eğilimlere asla taviz vermeyeceğiz," dedi.
Renkli kalem boyalar
Yaman, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu coğrafyada çocukların renkli boya kalemleri bile LGBTİ+ kapsamına sokuluyor. Biz bu coğrafyada filmlerde blurlanmamış bir kare bile bulamıyoruz. Biz bu coğrafyada şarkımızı, türkümüzü, sanatımızı hiçbir şekilde gerçekleştiremiyoruz.
"Bugün bir grup, belediye seçimlerine yönelik birtakım manipülasyonlarla kendine müdahale alanları oluşturmaya çalışıyor. Fakat biz biliyoruz ki artık istanbul'da bir sivil belediyecilik geleneği çalışmaya başlamıştır. Otonom, bağımsız, özgür sanat hareketi çok güçlü bir gelenekle bu yapıyla birleşmiştir. Sanatın bağımsızlığı, kamusal kent birliğinin ikâmeti içindedir. Biz, hakkımızın bilincindeyiz.
"Adımlarımızdan asla taviz vermeyecek bir güçteyiz. Modernite ve kimlik artık bize çoğulcu olmamız gerektiğini söylüyor. Ve bizler de heterodoksiden, çoğulculuktan yanayız."
Yaklaşık 200 yıllık tarihi yapı Feshane'deki sergiyi görmeye gittiğimde, eski harap Feshane'den eser kalmadığını gördüm. Tarihi dokuya sahip bu merkezin eski hâli, en azından fotoğraflardan takip ettiğim kadarıyla, bir nevi küçük bir kentin pazar yerini andırıyordu.
Geçmişe ışık tutmak
8 bin metrekarelik bu büyük alanda kurulu "Ortadan Başlamak" sergisinin temel ereği ise Türkiye'nin geçmiş 100 yılına ışık tutmak. Ve sergi Türkiye'de insan hakları, ifade özgürlüğü ve kent hakkı üzerine düşünmek için iyi bir araç.
Erken Cumhuriyet'ten bu yana Türkiye'nin yakın tarihini merceğe alan sergi, olabildiğince kapsayıcı. Kürtçe konuşan bir Anadolu leoparının yer aldığı video-yerleştirmesinden, duvarlarına dilediğinizi yazabildiğiniz interaktif bir işe; Kazova Direnişi'nde kurulan podyumdan, Gezi Direnişi'ne, Adalet Yürüyüşü'ne, ailesine ve çevresine açıldıktan sonra evsiz ve işsiz kalan depremzede bir lubunyanın yerleştirmesine dek sergide hafızanızı yoklamanızı sağlayacak her türlü esere denk gelebiliyorsunuz.
Sanatçı "MeMet"in resimleriyle ise Türkiye'nin yakın tarihine daha çok vakıf olabiliyorsunuz. Beyaz toroslardan halkların iradesine el koyan askerî darbelere, hukuksuzca idam edilenlerin fotoğraflarına, Cumartesi Anneleri'nin adalet ve hakikat arayışlarına dek size bir hafıza sahası kuruyor sanatçı. Buradan neyi alıp neyi almadığınız ise size kalıyor elbette.
300 sanatçı
Mürüvvet Türkyılmaz'ın Şeffaf Çadır'ı ise sergide yer alan eserlerin, ziyaretçileri nasıl etkilediği ya da sergiye gelenlerin taşıdığı kaygıların taşındığı bir duvara dönüşmüş durumda. İnteraktif bir iş olan çadıra dilediğinizi yazabiliyorsunuz. "Buse, Ayşe'yi seviyor" gibi bir cümleyi örneğin ya da yakın zamanda hayatını kaybeden anarşist-eylemci Theodore John Kaczynski'nin (Unabomber) ismini.
Farklı tekniklerden ve dönemlerden 400'den fazla eserin yer aldığı sergiye 19 Küratör ve 300 sanatçı katıldı. 8 bin metrekarelik alana kurulan sergiyi, hep çok kapsamlı hem de birçok farklı teknikle bezeli olduğu için kısa bir sürede gezmek mümkün değil.
Rahat bir zamanınızda gezmek isterseniz, sergi size bazen keyif aldığınız bazen ise kederlendiğiniz birkaç saat sunuyor.
Sansür
Yakın zamanda, mesai arkadaşımın da yardımıyla, İKSV tarafından Koç Grubu ana sponsorluğunda düzenlenen 15. İstanbul Bienali ile eşzamanlı olarak Üsküdar Bağlarbaşı'ndaki Abdülmecid Efendi Köşkü'nde sergilenen Ömer Koç koleksiyonu eserlerine dört-beş kişilik bir grubun saldırı girişimini anımsadım.
2017'deki bu girişimdeki grup da "Bu memleket sizin yüzünüzden bu hale geldi," diyerek "çıplak insan ve hayvan figürleri ile resimleri sergileniyor" iddiasıyla Ron Mueck'e ait "Hırka Altındaki Adam" heykelini tahrip etmeye çalışmışlardı.
Sanatın ne'liğine dair tartışmalar yüzyıllardır sürerken, benim naçizane tek söyleyebileceğim, sergideki eserlerin tıpkı serginin küratörü Feyyaz Yaman'ın savunduğu gibi savunulması gerektiği.
"Buradan bir adım bile geri adım atmıyoruz," demek tüm hedef göstermeye rağmen çok kıymetli. Çünkü bir yandan da tüm bu akıl tutulmasından kurtulmamızın en iyi yöntemlerinden biri bu.
(TY)