Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'ndan (TESEV) Dilek Kurban raporun yalnızca sayısal bulgularının bile, ülke içinde yerinden edilmeyle ilgili bütün politikaların gözden geçirilmesi gerektiğini gösterdiğini vurguluyor.
Kurban, raporun politikaların belirlenmesi için en çok merak edilen sorunun yanıtını içerdiğine dikkat çekiyor.
"Bu bilgi, son 20 yılda Olağanüstü Hal (OHAL) bölgesindeki 14 ilden güvenlik nedeniyle gerçekleşen göçün sayısal boyutuydu. Rapora göre, bu rakam 953.680 ila 1.201.200 kişi arasında."
Enstitü, niceliksel araştırmasını göç veren 14 ilde -Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli, Van- yoğun göç alan 10 ille -Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Bursa, Antalya, Malatya, Manisa, Kocaeli- diğer 57 ilin kentsel ve kırsal alanlarını temsil eden yaklaşık 6 bin hanehalkından oluşan bir örneklem üzerinde gerçekleştirdi.
Kurban: Politikalar somut veriler üzerinden, sivil toplumun ve yerinden edilmişlerin katılımıyla üretilmeli
Ülke içinde yerinden edilmişlerin sayısını açıklarken şimdiye kadar yetkililerin hep 350 bin civarında bir rakamı telaffuz ettiğini ve bunda ısrar ettiklerini, bazı sivil toplum kuruluşlarının da bu sayıyı 2, 3 hatta 4 milyon olarak verdiklerini anımsatan Kurban, "Yıllardır resmi rakamların gerçek göçün sayısal boyutunu yansıtmadığı doğrulandı. Yıllardır bize ısrarla yanlış bilgi veriliyordu" diyor.
Bu hafta başında TESEV'in düzenlediği uluslararası "Türkiye'de ve Dünyada Yerinden Edilme" sempozyumunda konuşan İçişleri Bakanlığı' Müsteşar Yardımcısı Zekeriya Şarbak da 2002-2006 arasında 345 bin kişiye 57 milyon YTL destek verildiğini açıklamıştı.
Kurban, "Rapor, yerinden edilmişlerin sayısının resmi rakamların en az üç, hatta dört katı kadar olduğunu gösteriyor. Herhangi bir sorunun etkili çözümü için doğru tespit şart. İlk başta yapılması gereken şey en son yapıldı. Şimdiye kadarki politikalar, hep bu saylar üzerinden üretildi"diyor ve ekliyor:
"Artık şimdiye kadar yapılan hatalar tekrarlanmamalı. Politikalar somut veriler üzerinden üretilmeli; tahminlere dayanarak değil. Ayrıca bütün programların, sivil toplum örgütlerinin ve yerinden edilenlerin kendilerinin katılımıyla geliştirilmesi gerekiyor."
Yerinden edilenlerin yarısının tazmin mekanizmalarından haberi yok, süre bir ay içinde doluyor
Kurban'ın dikkat çektiği raporda yer alan bulguları arasında şunlar var.
Yerinden edilenlerin yarısının Köye Geri Dönüş ve Rehabilitasyon Programı'ndan (KDRP) haberi yok: Rapora göre, son yirmi yılda 14 ilden güvenlik nedenleriyle göç eden ve göç sırasında en az on beş yaşında olan kişilerden yüzde 50,1'i KDRP'den, yüzde 53,4'ü Tazminat Yasası'ndan; yüzde 79,0'ı da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM) haberdar olduğunu ifade etti. Bu kişilerinse, yüzde 25,1'i KDRP'ye, yüzde 37,1'i Tazminat Yasası'na, yüzde 8,9'u ise AİHM'ye başvuru yaptıklarını söyledi.
Kurban, özellikle yerinden edilmişlerin hepsinin Tazminat Yasası'na başvuru hakkı varken bu rakamların kaygı verici olduğunu söyledi; atılması gereken acil adımları şöyle özetledi:
* Tazminat Yasası'yla ilgili son başvuru tarihi 3 Ocak 2007. Bunun en az bir yıl olmak üzere derhal uzatılması gerekiyor.
* Hükümet hem Tazminat Yasası'yla hem de KDRP'yle ilgili yaygın bir bilgilendirme çalışması sürdürmeli. Bu hem Türkçe hem de Kürtçe yapılmalı. Medya etkin şekilde kullanılmalı. Örneğin, TRT'deki Kürtçe programlar da bunu için kullanılabilir.
"Kaynaklar yeniden gözden geçirilmeli"
Kurban, bulguların kaynakların da yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini gösterdiğini söylüyor.
Rapora göre, "güvenlik nedenleriyle göç eden ancak henüz çıkış noktasına dönmemiş kişilerin yüzde 55'i çıkış noktasına dönüş yapmak istiyor.
Ancak Kurban, raporun geri dönenlerin büyük çoğunluğunun hiçbir yardım almadan bunu gerçekleştirdiğine, çoğunun da geri döndükten sonra beklentilerinin karşılanmamış olduğuna dikkat çekerek "Bu insanların kendi başlarına bırakıldığını gösteriyor. Yani KDRP'nin kendisinin de, kaynaklarının da gözden geçirilmesi gerekiyor. Çünkü yüzde 55 geri dönmek isterken, yalnızca yüzde 25 KDRP'ye başvurmuş durumda."
"Geri dönmeyenler için özel politikalara ihtiyaç var"
Rapora göre çıkış noktasına dönüş yapmak istediğini belirtmeyenlerin oranı yüzde 45. Bu büyük bir oran. Kurban, geri dönme istemeyenler, yani kentlerdeki nüfus için de politikaların gözden geçirilmesi gerektiğini söylüyor.
"Bu konuda Van Valiliği'nin 29 Eylül'de başlattığı pilot proje hariç, bugüne kadar merkezi politika geliştirilmedi."
"Rapor mağdurların öykülerini doğruluyor"
Kurban, raporun satır aralarında zorunlu göçle ilgili daha önce yapılmış ama inkar edilen ya da görmezden gelinen saptamaları doğruladığını söylüyor; birkaç örnek veriyor.
Zorunlu göçte hem devletin hem PKK'nin sorumluluğu var: "Raporda güvenlik nedeniyle göç derken, bunun can ve mal güvenliğine ilişkin kaygı, güvenliğin sağlanmakta zorlanması nedeniyle boşaltılması, terör örgütüne katılma baskısı, korucu olması için talep, yayla yasağı gibi nedenlerin olduğu sıralanıyor. Ama burada özneler yok. Örneğin, korucu yapmak isteyen kim? Ama biz birçok çalışmadan biliyoruz ki terör örgütüne katılma baskısı elbette PKK'dan geliyor. Korucu baskısı da devletten. Sonuçta, mağdurların anlattığı öyküleri doğruluyor rapor."
Koruculuk ve çatışmalar geri dönüşe engel: "Geri dönüşün önündeki engellerle ilgili ekonomik kaygılar, altyapı eksikliği ve güvenlik kaygısı sıralanıyor. Güvenlik kaygısı iki türlü: Korucular ve PKK'nın yerleşim yerlerinde olması. Yani hep söylediğimiz gibi koruculuğun kaldırılmaması bir engel. Çatışmaların durmaması da."
İnsanlar güvenlik kuvvetlerinin köy boşalttığını belirtiyor: "Araştırmaya göre, 'güvenlik göçlerinin yaklaşık yarısının bir bildirim olmaksızın yapıldığı beyan ediliyor. Bildirim durumunda ise yapılan bildirimlerin tamamına yakınının sözlü bildirimler olduğu ifade ediliyor.' Rapor bu bildirimin kim tarafından yapıldığını söylemiyor. Oysa yine araştırmalardan biliyoruz ki, bildirimi yapanlar güvenlik kuvvetleri. Rapor insanların göç etme nedenlerinin köy boşaltma olduğunu da doğruluyor."
"Raporun soru formu ve nitel çalışma sonuçları da açıklanmalı"
Kurban, rapor için "Gecikmeli de olsa olumlu bir adım. Kutlamak gerek" diyor, ama ülke içinde yerinden edilmeyle ilgili "tabloyu tam olarak görebilmemiz", anlamlandırabilmemiz için, araştırmanın soru formunun ve nitel çalışma sonuçlarının da açıklanması gerektiğini düşünüyor.
"Burada araştırmayı koordine eden Devlet Planlama Teşkilatı'na da görev düşüyor. Bu veriler onların elinde. Katılımcı demokrasi şeffaf bilgi gerektiriyor."
"Hükümet irade beyan etti; iyi izlemek gerekiyor"
Raporla ilgili basın toplantısında İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun raporun sonuçlarını değerlendirip dikkate alacaklarını, politikaları Birleşmiş Milletler'in Ülke İçinde Yerinden Edilmişlerle İlgili Yol Gösterici İlkeleri'ne.uygun olarak geliştirileceğini, kişilerin tercihlerini merkez alacaklarını, "kentlerdeki nüfusun sosyoekonomik, psikolojik sorunlarının farkındayız" dediğini aktaran Kurban, "Bu bir siyasi irade beyanıdır" diyor ve ekliyor: "Bunu not edelim; uygulamayı yakından izlememiz gerekiyor."