Teşekkür ederim dostlarım.
Belki bu akşam şehrimizin üzerine güneş battı ama Eugene Debs’in dediği gibi, “İnsanlık için daha iyi bir günün şafağını görebiliyorum.”
Hatırladığımız kadarıyla New York’un emekçi insanlarına, zenginler ve güçlü bağlantıları olanlar tarafından, gücün onların eline ait olmadığı söylendi.
Depolarda kutu kaldırmaktan moraran parmaklar, teslimat bisikletlerinin gidonlarından nasır tutan avuçlar, mutfak yangınlarından yaralı eklemler: Bu ellerin gücü tutmasına izin verilmedi. Oysa son 12 ayda siz, daha büyüğüne uzanmaya cesaret ettiniz.

ABD'NİN EN BÜYÜK KENTİ SOLUN
New York: Zohran Mamdani önderliğindeki halk hareketi Trump ve milyarderler ittifakını yendi
Bu gece, tüm engellere rağmen, onu kavradık. Gelecek bizim ellerimizde. Dostlarım, bir siyasi hanedanı devirdik.
Andrew Cuomo’ya özel hayatında en iyisini diliyorum. Ama bu gece, sayfasını çevirdiğimiz; çoğunluğu yüzüstü bırakan, yalnızca azınlığın sesine kulak veren bir siyasetin son kez adını anmış olayım. New York, bu gece siz verdiniz: Değişim için bir yetki. Yeni bir siyaset tarzı için bir yetki. Yaşayabileceğimiz bir şehir için bir yetki. Ve tam da bunu sağlayacak bir yönetim için bir yetki.
1 Ocak’ta New York Belediye Başkanı olarak yemin edeceğim. Bu da sizin sayenizde. O yüzden başka bir şey söylemeden önce şunu söylemeliyim: Teşekkür ederim. Daha iyi bir geleceğin sözünün geçmişte kalmış bir hatıradan ibaret olduğunu kabullenmeyi reddeden New York’un yeni kuşağına teşekkür ederim.
Siyaset size tepeden bakmadan konuştuğunda, yeni bir liderlik çağını başlatabileceğimizi gösterdiniz. Sizin için mücadele edeceğiz, çünkü biz de siziz.
Steinway’de dediğimiz gibi: “Sizdenim ve sizinleyim.”
Şehrimizin siyasetinin sık sık unuttuğu, ama bu hareketi kendisinin yapanlara teşekkür ederim. Bakkal işleten Yemenlilerden ve Meksikalı büyükannelerden; Senegalli taksi şoförlerinden ve Özbek hemşirelerden; Trinidadlı aşçılardan ve Etiyopyalı teyzelerden söz ediyorum. Evet, teyzelerden.

Zohran Mamdani kimdir?
Kensington’da, Midwood’da ve Hunts Point’te yaşayan her New Yorkluya şunu bilin: Bu şehir sizin şehriniz ve bu demokrasi de sizin. Bu kampanya, Perşembe gecesi Elmhurst Hastanesi önünde tanıştığım 1199 sendika örgütçüsü Wesley gibi insanlar için. New Yorklu olup başka yerde yaşayan, bu şehirde kiralar çok pahalı olduğu için her gün Pensilvanya’dan iki saat gidip gelen biri için.
Yıllar önce Bx33’te bana, “New York’u eskiden severdim, şimdi sadece yaşadığım yer” diyen kadın gibi insanlar için. Ve Belediye Binası önünde 15 gün süren açlık grevinde birlikte olduğum taksi şoförü Richard gibi insanlar için; hâlâ haftanın yedi günü direksiyon başında. Kardeşim, artık Belediye Binası’ndayız.
Bu zafer onların. Ve sizin—bu kampanyayı durdurulamaz bir güce dönüştüren 100 binden fazla gönüllünün. Sayenizde, bu şehri emekçilerin yeniden hem sevip hem yaşayabileceği bir yer yapacağız. Çalınan her kapıyla, alınan her imzayla, verilen her zorlu sohbetle, siyaseti tanımlayan o küfü, o kuşkuculuğu aşındırdınız.
Biliyorum, bu yıl sizden çok şey istedim. Defalarca çağrı yaptım—ve siz her defasında cevap verdiniz—ama son bir ricam daha var. New York, bu anı içinize çekin. Bilmediğimiz kadar uzun süredir nefesimizi tutuyoruz.
Yenilgi beklentisiyle, sayamayacağımız kadar çok kez ciğerlerimizden nefesimiz söküldüğü için, veresiye yaşadığımız için tuttuk. Bunca fedakârlık yapanların sayesinde, yeniden doğan bir şehrin havasını soluyoruz.
Kimsenin inanmadığı anda inanıp, bir seçim projesini çok daha fazlasına dönüştüren kampanya ekibime: Minnetimin derinliğini asla tam ifade edemeyeceğim. Artık uyuyabilirsiniz.
Anneme ve babama—mama ve baba: Beni bugün olduğum insan yaptınız. Sizin oğlunuz olmaktan gurur duyuyorum. Ve inanılmaz eşim Rama’ya—hayatım: Bu anda ve her anda yanımda olmasını istediğim tek kişi sensin.
Bana oy vermiş olun, rakiplerime oy vermiş olun ya da siyasetten hayal kırıklığına uğrayıp hiç oy vermemiş olun—her bir New Yorkluya: Güveninize layık olduğumu kanıtlama fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Her sabah tek bir amaçla uyanacağım: Bu şehri, bir önceki günden sizin için daha iyi kılmak.
Bu günün hiç gelmeyeceğini düşünenler vardı; her seçimin bize “aynısından biraz daha” dayattığı, daha azla yetinilecek bir geleceğe mahkûm edileceğimizden korkanlar.
Ve bugün siyaseti, umudun alevinin yanamayacağı kadar acımasız görenler var. New York, o korkulara cevap verdik.
Bu gece açık bir sesle konuştuk. Umut yaşıyor. Umut, on binlerce New Yorklunun gün be gün, vardiya üstüne vardiya gönüllü çalışarak, saldırı reklamı üstüne saldırı reklamına rağmen verdiği bir karardır. Milyondan fazlamız kiliselerde, spor salonlarında, toplum merkezlerinde durup demokrasinin defterine oylarımızı işledik
Ve oylarımızı tek tek kullansak da umudu birlikte seçtik. Zorbalığa karşı umut. Büyük paralara ve küçük fikirlere karşı umut. Umutsuzluğa karşı umut. Kazandık, çünkü New Yorklular imkânsızın mümkün kılınabileceğine dair umuda kendilerini bıraktılar. Kazandık, çünkü artık siyasetin bize yapılan bir şey olmasına izin vermeyeceğimizi ısrarla söyledik. Artık siyaseti biz yapıyoruz.
Karşınızda dururken, Jawaharlal Nehru’nun sözlerini düşünüyorum: “Tarihte nadiren bir an gelir ki, eskiden yeniye adım atarız; bir çağ biter ve uzun süre bastırılmış bir ulusun ruhu dile gelir.”
Bu gece eskiden yeniye adım attık. Öyleyse şimdi, yanlış anlaşılmayacak bir açıklık ve kararlılıkla, bu yeni çağın neyi, kimin için getireceğini söyleyelim.
Bu, New Yorkluların liderlerinden, denemeye çekindiğimiz şeyler için bahaneler değil, neleri başaracağımıza dair cesur bir vizyon beklediği bir çağ olacak. Bu vizyonun merkezinde, Fiorello La Guardia günlerinden beri bu şehrin gördüğü en iddialı hayat pahalılığıyla mücadele programı yer alacak: iki milyondan fazla kira düzenlemeli kiracı için kiraların dondurulması, otobüslerin hızlı ve ücretsiz olması ve şehir çapında evrensel çocuk bakımının sağlanması.
Yıllar sonra tek pişmanlığımız bu günün bu kadar geç gelmiş olması olsun. Bu yeni çağ, durmaksızın iyileşmenin çağı olacak. Binlerce yeni öğretmen işe alacağız. Şişkin bürokrasiden israfı keseceğiz. NYCHA sitelerinin koridorlarında uzun zamandır titrek yanan ışıkları yeniden parlatmak için yorulmadan çalışacağız.
Güvenlik ve adalet el ele gidecek; polis memurlarıyla birlikte suçları azaltırken, ruh sağlığı ve evsizlik krizini doğrudan ele alacak bir Toplum Güvenliği Dairesi kuracağız. Mükemmellik, hükümetin istisnası değil beklentisi olacak. Kutuplaşma ve nefretten beslenenlere bizi birbirimize düşürme izni vermeyeceğiz.
Siyasal karanlığın bu anında, New York ışık olacak. Burada sevdiğimiz insanlar için ayağa kalkmaya inanırız; ister bir göçmen olun, ister trans topluluğunun bir üyesi, Donald Trump tarafından federal bir işten kovulmuş sayısız siyah kadından biri olun, market fiyatlarının düşmesini bekleyen yalnız bir anne olun ya da sırtı duvara dayanmış herhangi biri olun. Sizin mücadeleniz bizim de mücadelemizdir.
Ve Yahudi New Yorkluların yanında dimdik duran, antisemitizm belasından asla geri adım atmayan bir Belediye Binası inşa edeceğiz. Bir milyondan fazla Müslümanın yalnızca bu şehrin beş ilçesinde değil, iktidar koridorlarında da kendini ait hissedeceği bir yer.
Artık New York, İslamofobi üzerinden seçim kazanılabilecek bir şehir olmayacak. Bu yeni çağ, uzun süredir birbirine karşıt gibi sunulan ehliyet ve merhametle tanımlanacak. Devletin çözemeyeceği kadar büyük sorun olmadığını ve önemsemeyeceği kadar küçük kaygı bulunmadığını kanıtlayacağız.
Yıllardır Belediye Binası’nda olanlar yalnızca kendilerine faydası dokunanlara yardım etti. Ama 1 Ocak’ta herkes için çalışan bir şehir yönetiminin kapılarını açacağız.
Biliyorum, çoğu kişi mesajımızı yalnızca dezenformasyon prizmasından duydu. Gerçeği yeniden tanımlamak ve komşularımızı, bu yeni çağın korkmaları gereken bir şey olduğuna ikna etmek için on milyonlarca dolar harcandı. Sıkça olduğu gibi, milyarder sınıfı saatte 30 dolar kazananlara, düşmanlarının saatte 20 dolar kazananlar olduğuna inandırmaya çalıştı.
İnsanların birbirleriyle kavga etmesini istiyorlar ki, çoktan bozulmuş bir sistemi yeniden kurma işinden dikkatimizi çeksinler. Oyunun kurallarını artık onların koymasına izin vermeyeceğiz. Diğer herkes gibi aynı kurallara uysunlar.
Bir nesillik değişimi birlikte başlatacağız. Ve bu cesur rotayı kucaklarsak—ondan kaçmak yerine—oligarşi ve otoriterliğe, arzuladıkları yatıştırmayla değil, korktukları kuvvetle karşılık verebiliriz.
Sonuçta, Donald Trump tarafından ihanete uğramış bir ülkeye onu nasıl yeneceğini gösterebilecek bir yer varsa, bu, onu yetiştiren şehirdir. Ve bir despotu korkutmanın yolu varsa, bu, güç biriktirmesini sağlayan koşulları ortadan kaldırmaktır.
Bu yalnızca Trump’ı durdurmanın yolu değil; bir sonrakini de böyle durdururuz. O hâlde, Bay Donald Trump, izlediğinizi biliyorum; size dört kelimem var: Sesi biraz açın.
Kötü ev sahiplerini hesap vermeye mecbur bırakacağız; çünkü şehrimizin Donald Trump’ları, kiracılarını sömürmeye fazlasıyla alıştı. Trump gibi milyarderlerin vergiden kaçınmasını ve vergi indirimlerini istismar etmesini mümkün kılan yolsuzluk kültürüne son vereceğiz. Sendikaların yanında duracak ve işçi haklarını genişleteceğiz; çünkü biliyoruz ki—tıpkı Donald Trump’ın bildiği gibi—emekçilerin hakları çelik gibi sağlam olduğunda, onları sömürmeye niyetli patronlar sandıkları kadar büyük olmazlar.
New York göçmenlerin şehri olarak kalacak: göçmenler tarafından inşa edilen, göçmenler tarafından çalıştırılan ve bu geceden itibaren bir göçmen tarafından yönetilen bir şehir.
O hâlde beni iyi dinleyin Sayın Başkan Trump: Aramızdan herhangi birimize ulaşmak istiyorsanız, hepimizin içinden geçmek zorundasınız. Belediye Binası’na 58 gün sonra girdiğimizde beklentiler yüksek olacak. Karşılayacağız. Büyük bir New Yorklunun dediği gibi, siyaset şiirle yapılır; yönetim ise düzyazıyla.
Madem öyle, yazdığımız düzyazı yine de kafiyeli olsun; herkes için parlayan bir şehir kuralım. Ve şimdiye dek kat ettiğimiz yol kadar cesur, yeni bir patikayı çizmeliyiz. Sonuçta, yerleşik akıl bana “mükemmel adaydan” epey uzak olduğumu söyler.
Genç sayılırım—yaşlanmak için çabalasam da. Müslümanım. Demokratik sosyalistim. Ve en “vahim” olanı, bunlardan dolayı özür dilemeyi reddediyorum.
Ama eğer bu gece bize bir şey öğrettiyse, o da yerleşikliğin bizi geride tuttuğudur. İhtiyatın mabedine eğildik ve bunun ağır bedelini ödedik. Çok fazla emekçi insan partimizde kendini göremiyor; aramızdan da çok kişi neden geride bırakıldıklarına cevap bulmak için sağa yöneldi.
Vasıflığı geçmişte bırakacağız. Demokratların büyük olmaya cesaret edebileceğini kanıtlamak için artık tarih kitaplarını açmak zorunda kalmayacağız.
Büyüklüğümüz soyut olmayacak. Her ayın birinde uyanıp, ödeyeceği miktarın bir önceki aydan fırlamadığını bilerek güne başlayan kira düzenlemeli her kiracı bunu hissedecek. Yıllarca emek verdiği evinde kalabilen her büyük ebeveyn ve çocuk bakımı maliyetleri yüzünden Long Island’a taşınmak zorunda kalmayan, yakınında yaşayan torunları bunu hissedecek.
Servis yolculuğunda güvende olan ve otobüsü yeterince hızlı çalıştığı için okul bırakmaya koşturmadan işe yetişebilen bekar anne bunu hissedecek. Ve New Yorklular sabah gazetelerini açtıklarında skandal değil, başarı manşetleri gördüklerinde hissedecekler.
En çok da, sevdikleri şehrin nihayet onları da sevdiğini hissettiklerinde hissedecekler.
Birlikte, New York, kiraları… [donduracağız!] Birlikte, New York, otobüsleri hızlı ve… [ücretsiz] yapacağız! Birlikte, New York, evrensel… [çocuk bakımını] sağlayacağız!
Birlikte söylediğimiz sözler, birlikte kurduğumuz hayaller, birlikte uygulayacağımız programa dönüşsün. New York, bu güç senin. Bu şehir sana ait.
Teşekkür ederim.
Kaynak: NYT
(Mİ)









