Sarısözen'e göre, Irak'ta beklemedikleri bir direnişle karşılaşan İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Türkiye aracılığıyla Irak'ta güç tazelemek istiyor:
"28-29 Haziran'da İstanbul'da gerçekleştirilecek NATO zirvesi öncesinde Başbakan Blair'in ziyareti bu nedenle çok önemli. Blair, bazı ödünler karşılığında Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetini iç politikada kuvvetlendirmeyi vaat ediyor olabilir."
AKP hükümetiyle "destek" pazarlığı
"Türkiye'nin iç politika meseleleri, dış politikasının belirlenmesinde etkili oluyor" diyen Sarısözen'e göre, Blair hükümete "Kürt sorununun çözümü, Kuzey Kıbrıs'a yönelik izolasyonun sona erdirilmesi ve Genel Kurmay Başkanlığı'na karşı hükümetin desteklenmesi" konusunda vaatlerde bulunmuş olabilir.
"Bu nedenle" diyor Sarısözen, "Kıbrıs sorunu Türk ve Rum kesimlerinin birliği ile çözülmedikçe; Kürt sorunu demokratik, barışçıl, adil yollarla çözülmedikçe ve militarist çevreler siyasal yaşama müdahale etmekten vazgeçmedikçe, emperyalist güçler Türkiye'yi halkın barışçı iradesine rağmen istedikleri alanlara çekebilirler".
"Politika aynı, mesele iktidar olmak"
Sarısözen, "Türkiye'de laik ve İslami cephenin farklı politikaları savunduğu" görüntüsü ile bir yanılsama yaratıldığını düşünüyor; AKP hükümeti ile militarist çevrelerin sadece "yürürlükteki devlet stratejisini uygulayan güç olabilmek için rekabet ettiklerini" savunuyor:
"Ordu ve AKP, ayrı politikaların merkezi değil. Kavga, politikayı kimin yürüteceği... Türkiye'nin egemen sınıfları, Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik politikalarını Avrasya'da yayılma politikalarıyla birleştirdiler. Mesele, Avrasya'da güç merkezi olma ya da Büyük Ortadoğu Projesi'nde merkez ülke olma yoluyla, AB ile bütünleşme siyasetini laik mi yoksa İslami cephenin mi yöneteceği."
Sarısözen'e göre, "AKP hükümeti AB'den müzakere tarihi alabilirse, onun konumu güçlenecek; alamazsa, daha şimdiden başlayan 28 Şubat süreci, Türkiye'de yeni politik krizlere yol açacak. Yani Türkiye, Mayıs'tan Aralık'a kadar büyük bir geçiş dönemi yaşayacak." (BB/EÜ)