Anayasa Mahkemesi, Zirve Yayınevi davasında tutuklu yargılanıp beraat etmiş olan Ruhi Abat’ın bireysel başvurusunu “kabul edilemez” buldu.
Yargılama sırasında iki yıl tutuklu kalan Abat, “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamındaki tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiayla” başvuru yapmıştı.
Bu başvuruyu, başvuru yollarının tüketilmemesi sebebiyle kabul edilemez bulan AYM, “adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı” yetkisizlik; “bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı” da dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez buldu.
Beraat kararı üç ay önce kesinleşti
Zirve katliamını soruşturan Malatya Cumhuriyet Başsavcılığınca 8 Haziran 2012’de hazırlanan iddianame ile Abat hakkında, “terör örgütüne üye olma, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya Hükümetin görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye teşebbüs, adam öldürmeye azmettirme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya azmettirme, işyeri dokunulmazlığını ihlale azmettirme, yağmaya teşebbüse azmettirme” suçlarından dava açıldı.
O dönem İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava kapsamında 23 Ocak 2013’te tutuklandı.
Tutukluluğa itirazları reddedilince, 3 Nisan 2014’te AYM’ye bireysel başvuru yaptı.
Başvurunun değerlendirilmesi sürerken, iki yıllık tutukluluğun ardından, 21 Ocak 2015’te tahliye edildi.
Davanın nakledildiği Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 28 Eylül 2016’daki kararıyla Abat’ın beraatına hükmetti. Beraat kararı 21 Ocak 2019’da onanarak kesinleşti.
Anayasa Mahkemesi Abat’ın uzun tutukluluk başta olmak üzere yargılama sürecindeki işlemlerle ilgili iddialarına dair bireysel başvurusu hakkında 7 Mart 2019’da karar verdi; gerekçeli karar da bugünkü Resmi Gazete’de açıklandı.
Beş sanığa manevi tazminat ödenmişti
Anayasa Mahkemesi, Zirve Yayınevi'nde 3 kişinin bıçaklanarak öldürülmesi olayına ilişkin davanın sanıkları muvazzaf askerler Haydar Yeşil, Mehmet Çolak, Adil Akçay, Abdullah Atılgan ve Murat Göktürk’ün başvurusunda ise “tutukluluk sürelerinin makul olmadığı” gerekçesiyle manevi tazminat ödenmesine karar vermişti.
Beş sanık, “tutuklanmalarının hukuki olmadığı, tutukluluğun makul süreyi aştığı, yasak sorgu usulüyle ifade alındığı, iletişimin dinlenmesi, arama, el koyma ve inceleme kararlarının usulsüz ve hukuka aykırı olduğu, sadece müdahil taraf beyanlarının dinlendiği, sanık vekillerinin taleplerinin dinlenmediği, bilirkişi incelemesi taleplerinin reddedildiği, gizli tanık hakkında lehe olan bazı bilgilerin dava dosyasına geç ibraz edildiği” iddialarıyla 2013 yılında bireysel başvuru yapmıştı.
Başvuruları Mart 2016’da sonuçlandı ve beş kişiye toplam 19 bin 814 lira tazminat ödenmesine hükmedildi.
Ne olmuştu?
Almanya doğan ve Türkiye’de yaşayan Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel, 18 Nisan 2007'de Zirve Yayınevinde öldürüldü.
Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Abuzer Yıldırım olay yerinde, Emre Günaydın üçüncü katın penceresinden kaçmak isterken yakalandı. Haklarında dava açılan sanıklar, tutukluluk süresini 10 yıldan beş yıla indiren yasayla elektronik kelepçe takılıp, serbest bırakıldı.
Yedi sanıkla başlayan dava önce 9, ardından 21 sanıkla devam etti. Dava süresinde 3 iddianame ve 3 mütalaa hazırlandı. Sanıklardan Emre Günaydın’ın iki gün önce polis tarafından el konmuş olan silahı olay yerinde bulundu.
Dava süreci boyunca dava haberlerini yapan gazetelere davalar açıldı, müdahil avukatlardan Orhan Kemal Cengiz hedef gösterildi, tehdit edildi.
Davanın başından itibaren avukatların, cinayetin azmettiricilerinin bulunması için talepleri reddedilirken katliam, 2008’de Ergenekon iddianamesine girdi. Cinayetin ardından başlatılan soruşturma kapsamında birçok ihbar mektubu ortaya çıktı.
Bu mektuplardan birinde o dönemde Malatya Jandarma Alay Komutanı olan Mehmet Ülger’in azmettirici olduğu ileri sürüldü. Davada tanık olarak dinlenen Ülger, 2011’de Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklandı.
Ergenekon davası sanıklarından Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Orgeneraller Hurşit Tolon, Şener Eruygur, Malatya İnönü Üniversitesi Eski Rektörü Fatih Hilmioğlu ve “İnternet andıcı” soruşturmasında şüpheli olan emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Zirve davası kapsamında şüpheli sıfatıyla ifade verenlerin bazılarıydı.
Dava sanıklarından İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi araştırma görevlisi Ruhi Abat, Ülger ve bazı üst komutanların cinayeti önceden bildiklerini söyledi.
Tanık Metin Doğan ise, beraat eden sanık Varol Bülent Aral’ın “kendisini vatan için cinayet işlemeye teşvik ettiğini, yargılandığı başka bir mahkemede olaydan önce yayınevinde cinayet işleneceğine dair bilgiler verdiğini ancak bunların dikkate alınmadığını” söylemişti.
28 Eylül 2016’da karar veren mahkeme, tutuksuz sanıklar Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker, Salih Gürler ve Cuma Özdemir'i, “tasarlayarak öldürmek” suçundan üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. (AS)