Cumartesi Anneleri/İnsanları, 733. açıklamalarını da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak'ta yaptı.
Cumartesi İnsanları/Anneleri, İçişleri Bakanlığı'nın "yasaklaması" nedeni ile 33 haftadır Galatasaray Lisesi önünde açıklama yapamıyor.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, bu haftaki eylemlerinde de ellerinde karanfiller ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.
Eyleme, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Hüda Kaya da destek verdi.
Cumartesi Anneleri/İnsanları 733. hafta eyleminde 10 Nisan 1981’de gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl’ü kaybedenlerin yargılanması çağrısı yaptı.
“Türkiye hukuk üstünlüğüne dayanan bir ülke olsun”
Haftanın basın açıklamasını Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Maside Ocak okudu. “İnsan hakları, herkes İçin onurlu bir yaşamın güvencesi olduğu gibi barış ve adaletin de temelidir. Hakların kullanılmasında bireyin zarar görmemesi, her demokratik devletin birinci sorumluluğudur” diyerek sözlerine başlayan Ocak şunları söyledi:
“Bu nedenle devletin insan haklarının ihlalini amaçlayan hiçbir eylemi meşru değildir. Hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmak için devletin gücünü kullanan iktidarlar meşruiyetlerini kaybederler. Bir sisteme meşruiyet kazandıran devlet gücünün hukukla bağlanarak keyfilikten arındırılmasıdır. Yaşadık, biliyoruz; hakkın, hukukun bittiği yerde keyfiliğin ve zulmün egemenliği başlar.
Bizim 733 haftadır yükselttiğimiz ses; Türkiye'nin hukukun üstünlüğüne dayanan bir devlet olması talebidir.”
“Darbeci zihniyet 38 yıldır kesintisiz devam ediyor”
“733 haftadır bizi umutsuzluğa sürükleyerek keyfiliği ve zulmü sessizce kabullenmemizi isteyenlere karşı; insan olarak, zulmü görme ve gösterme sorumluluğumuz olduğunu hatırlatmak için buluşuyoruz” diyen Ocak şöyle dedi:
“ 733. haftamızda 12 Eylül darbecilerinin gözaltında kaybettiği Nurettin Yedigöl dosyasında 38 yıldır kesintisiz devam eden darbeci zihniyeti hatırlatmak İçin buluştuk.
“Gözaltında kaybedilişinin 38. Yılında Nurettin Yedigöl' ü kaybedenlerin ve onun akıbetini açığa çıkarma görevini yerine getirmeyenlerin işlediği bu insanlığa karşı suçun takipçileri olmakta ısrar edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Nurettin Yedigöl için, bütün kayıplarımız için hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz.
34 haftadır bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz.”
“Adalet ve vicdan yerini bulsun”
Ocak’ın ardından Nurettin Yedigöl’ün ağabeyi Muzaffer Yedigöl konuştu. Yedigöl, 99 yaşındaki annesi Zeycan Yedigöl’ün mesajını getirdiğini belirterek şunları söyledi:
“Biz çok söyledik bir çare bulamadık. Anne diyor ki, ‘Ben hakkımı cumhurbaşkanına başbakana halkıma helal etmiyorum. Çünkü onlar bize söz vermişti. Kayıpların akıbetine dair bilgi vermek için bize söz vermişlerdi” diyor. Annem halen Nurettin ne zaman gelecek diye soruyor. Hiç kimseye hakkını helal etmediğini söylüyor. Bizim gibi umarım diğer insanlar işkence görmez kimse üzülmez. Adalet ve vicdan yerini bulsun. “
"Onu aramaktan vazgeçmedik"
İnsan hakları savunucusu Ümit Efe de, Yedigöl’ü gözaltında gören tanıklardan biri olarak söz aldı ve şunu söyledi:
“Nurettin Yedigöl İstanbul’un merkezinde Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde gözleri elleri bağlı biçimde işkenceye maruz bırakıldı. Biz buna tanığız. Biz onun akıbetini ararken tutuklandık, işkencelerden geçtik. Yine de vazgeçmedik.”
Eren: “Askeri darbe sivil darbeye dönüştü”
Kayıp yakını ve insan hakları savunucusu İlkbal Eren de şunları söyledi:
“Biz kardeşlerimizi 12 Eylül’ün karanlık zindanlarında işkence edilerek kaybettik. Askeri darbelerle başlayıp sivil darbelerle yönetilen bir ülkede yaşıyoruz durum böyle olunca hak hukuk kavramı ortadan kalkıyor yasakçı zihniyet devam ediyor. Keyfe keder kurallara yönetiliyoruz. 12 Eylül darbecileri yargılanmadığı sürece sevdiklerimizi kaybedenler yargılanmadığı sürece bizimle yüzleşmediği sürece bu davadan vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bizim bitmemmiş yasımız var. “
Nurettin Yedigöl nasıl kaybedildi? Nurettin Yedigöl, 70'li yıllarda üniversite eğitimi için İstanbul'a geldi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldu. Öğrenciliği dönemi ve sonrasında sosyalist gençlik hareketinin içinde yer aldı. 12 Eylül Askeri Darbesi'nin ardından hakkında yakalama kararı çıkartıldı. 10 Nisan 1981 tarihinde İstanbul/ İdealtepe'de bir eve yapılan baskında gözaltına alındı. Dönemin ünlü işkence merkezi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Tayyar Sever yönetimindeki şubede Honduras'ta işkence eğitimi alan K Gurubu tarafından sorgulandı. İfade vermeyi reddettiği için Mete Altan'ın başında bulunduğu İşkence timinin en ağır İşkencelerine maruz kaldı. En son şubede sorgulanan diğer arkadaşları tarafından görüldüğünde kanlar içindeydi, konuşamıyordu, bilinci yerinde değildi. O günden sonra Nurettin'i gören olmadı. Baba İsmail Yedigöl, tüm mercilere başvurarak oğlunu sordu, Kenan Evren'e kadar ulaştı. Ancak tüm başvurularına Nurettin'in hiç gözaltına alınmadığı cevabı verildi. 10 kişi Nurettin'i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti. "Şahidiz, işkencede öldürüldü" diye ifade verdiler ancak savcılık "böyle şey olmaz, devlete iftira atmayın" dedi. Nurettin Yedigöl'ün gözaltında kaybedilmesi ve faillerin yargılanması ile ilgili yapılan başvurular sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı soruşturma yürütüldü. Ancak soruşturmalarda zaman aşımı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Son olarak anne Zeycan Yedigöl, 15 Şubat 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 10 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi, evrensel hukuka ve teamüllere aykırı bir biçimde başvuruyu diğer kabul edilebilirlik şartlan yönünden incelemedi ve zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. (Başvuru Numarası: 2013/1566) Dava AİHM'e taşındı. Nurettin Yedigöl, polis tarafından gözaltına alındıktan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde, devletin himayesi altındayken kaybedildi. Bugüne kadar adli makamlarca maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için etkili bir yargı faaliyeti yürütülmedi. Nurettin Yedigöl'ü kaybedenler cezasızlık zırhıyla korundu. |
(EMK)