Dünya çapında 44 ülkede küreselleşme, teknolojik ve kültürel dönüşüm ve şiddet eylemlerinin yarattığı etkiyi ortaya çıkarmak üzere yapılan araştırma, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yurttaşlarının dini eğilim oranlarıyla sanayileşmiş ülkelerden çok, yoksul ülkelere yakın oldukları ortaya çıkıyor.
Araştırmanın görüşlerine başvurduğu ABD'lilerin en az yüzde 59'u dinin yaşamlarında önemli bir rol oynadığını dile getirdiler. Bu oran ABD'ye komşu Kanada'da yüzde 30. Batı Avrupa'da ise yüzde 33 ile Britanyalılar "dini zirve"de yer alıyorlar. Katolikliğin merkezi ülkesi İtalya'da dahi insanların yalnızca yüzde 27'si yaşamlarında dinin önemini ön plana çıkarıyorlar. Almanya'da bu oran yüzde 21, Fransa'da ise yalnızca yüzde 11.
Doğu Avrupa laikleşmiş
Doğu Avrupa Polonya (yüzde 36) ve Ukrayna (yüzde 35) dışında "laikleşmiş durumda". Komünizm sonrası Rusya'da din yüzde 14 ile çok küçük bir rol oynuyor anlaşılan.
Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan'da bu oran çok daha düşük düzeyde. Asya'da "benzer bir manzara" var: Japonların yüzde 88'i, Güney Koreliler ve Vietnamlıların dörtte üçü dine artık büyük anlam yüklemediklerini ifade ediyorlar.
Araştırma, zenginlik ve yoksulluğun da dini eğilim farkının oluşumunda etkili olduğunu ortaya koyuyor. Endonezya (yüzde 95) ve Hindistan'da (yüzde 92) nüfusun yüzde 80'i aşan bir kitlesi için din büyük önem taşıyor. Bu oran Filipinler ve Bangladeş'te yüzde 88 düzeyinde. Araştırmanın yapıldığı 10 Afrika ülkesinde oran yüzde 80'in üstünde. Senegal, Nijerya ve Fildişi Sahili bu 10 ülkede başı çekenler.
Amerika kıtasında en laik ülke: Arjantin
Latin Amerika ülkelerinde din biraz daha kısıtlı bir etki yapıyor. Guatemala (yüzde 80) ve Brezilya (yüzde 77) dinin en çok önem taşıdığı ülkeler. Buna karşılık yüzde 57 oranıyla Meksika'da din ABD'den daha az rol oynuyor. Arjantin'de bu oran yüzde 39'a kadar düşüyor.
Araştırma, ABD yurttaşlarının güçlü dini eğiliminin nedenini ortaya koyabilmiş değil. "Zengin uluslar dine daha az anlam verme eğilimindeler. ABD bu zengin ülkeler arasında istisnayı oluşturuyor" tespiti yapılıyor.
ABD'linin dine bakış açısı, zengin ülkelerinkine değil gelişmekte olan ülkelerin bakış açısına yakın. Verilere göre ABD'ye göç edenler dahi en azından dışa dönük olmak üzere "daha dinci" oluyorlar.
Teröre karşı mücadele mi, dinlerin çatışması mı?
Birçok kişinin düşündüğü gibi "dine düşkünlük" ABD'de geçtiğimiz yıllarda gerilemedi; sağlam konumunu korumayı sürdürdü. Başkan Bush'un savaş yanlısı politikalarına "kötülüğe/şeytana karşı yürütülen mücadele" kılıfını giydirmesinin temelinde de büyük olasılıkla bu neden yatıyor.
Genel olarak bakıldığında ise İslam ülkelerinde de dine büyük yönelişin söz konusu olduğunu görüyoruz. Böyle bir tablo karşısında, günümüzde ABD hükümeti ile köktendinci Müslümanlar arasında yaşanan çatışmanın her iki taraf bakımından da dini bileşenlere sahip olduğunu söylemek mümkün.
İslam'ı savunmak için...
Aralık 2002 başında "Dünya 2002'de Ne Düşündü?" başlıklı araştırma yayınlandı. Araştırma, ABD'nin prestijinin en çok İslam ülkelerinde olmak üzere tüm dünya çapında düştüğünü ortaya koydu. ABD'ye olumlu bakışa sahip olanların oranı Pakistan'da yüzde 10 oranında; Türkiye'de ise yüzde 50'den yüzde 30'a düşmüş durumda. Lübnan ve Fildişi Sahili'nde sayıları yarıdan fazlayı aşan, çok sayıda Müslüman intihar eylemlerini İslam'ı savunmak için meşru bir araç olarak değerlendiriyorlar. (FR/NH)
Türkçe'ye aktaran: Nihat Halıcı
Araştırmanın tamamını pdf dosyası olarak indirmek için tıklayın.