Dünya liderlerini ve sıradan insanları iklim değişikliğini önlemek üzere harekete geçmeye itmek isteyen dünyanın farklı yerlerinden yüzlerce kişi Kopenhag zirvesiyle birlikte oruçlarının beşinci haftasına girdi.
Eylemin organizatörlerinden Anna Keenan, "İklim Adaleti Orucu'na katıldım çünkü tüm diğer hareketler -ne kadar değerli olsalar da- yeterince hızlı sonuç vermiyor" dedi.
Eylemciler en azından Kopenhag zirvesinin sonuna kadar açlık grevine devam etmeyi planlıyor.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği üzerine Çerçeve Sözleşme'nin yöneticisi Yvo de Boer "Bu eylem toplumdaki geniş hayal kırıklığının sonucu. Bunu anlıyor ve saygı duyuyorum ama kendi sağlıklarını tehlikeye atmamalarını istiyorum" dedi.
Yedi eylemci 6 Kasım'da sadece su içerek açlık grevine başladı; ardından 22 ülkeden eylemciler onlara katıldı. Keenan, "Açlık grevi bu konudaki hislerimin derinliğini gösteren tek eylem biçimi. İklim değişikliği ciddi bir adaletsizli getiriyor ve bunu durdurmak için ne gerekiyorsa yapacağım" diye ekledi.
2006'da eski Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Al Gore'la çalışan Keenan, şimdi kendini tamamen iklim değişikliği sorununa adamış durumda. Eylemin bir diğer organizatörü Paul Connor "Durum gerçekten felaket ve gelişmiş ülkelerin liderlerinin somut önlem almak yerine günü kurtarmaya çalıştıklarını görüyoruz" dedi. Eylemciler Kopenhag zirvesinin kamuoyu desteği yaratmak ve gidişatı değiştirmek için bir fırsat olduğunu düşünüyor.
"Duyduğunuza değil gördüğünüze inanın"
BM'nin küresel bir iklim sözleşmesi için düzenlediği zirveye kalkınmakta olan ülkelerden gelen temsilciler, ilk görüşmelerde zengin ülkelerin temsilcilerinin sorunun etrafından dolaşmaya çalıştığını belirtti.
50 Afrika ülkesini temsil eden Cezayirli müzakereci Kamel Djemouai "Kalkınmış ülkeler kamuoyu açıklamalarında derin endişelerini ve harekete geçmeye kararlı olduklarını söylüyor ama müzakere odalarında tamamen farklı bir durum var" dedi. "Halkın duydukları gerçekleri yansıtmıyor."
Afrika ülkeleri Barselona'da yapılan son hazırlık toplantılarını boykot ederek endüstrileşmiş ülkelerinin karbon salımlarında indirim hedeflerini küresel ölçekte bir etki yaratmayacak kadar düşük belirlediğini söyledi.
İklim değişikliğinin daha şimdiden Afrika'yı etkilediğini söyleyen Djemouai, bunun da bir tür ayrımcılık olduğunu vurguladı. "Bilim bize küresel ölçekte sıcaklığın bir derece artmasının Afrika'da iki derecelik bir artışa tekabül ettiğini söylüyor."
Ona göre, Abd ve Avrupa Birliği, daha da güçlendireceğine "Kyoto anlaşmasını öldürmeye çalışıyor".
1997'de Kyoto sözleşmesi sera gazı salımlarını düşürme hedefi içeren ilk bağlayıcı uluslararası sözleşme olmuştu ve 1990 verilerine göre 2008-2012 arasında yüzde beşlik bir düşüş öngörüyordu.(EÜ)
* Bu haberi IPS'ten Stephen Leahy ve Lisa Jansen'in makalelerinden Türkçeleştirerek derledik.