Burası her zaman turistlerin de gözdesi oldu. 1 Ocak 1994'te, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nın (NAFTA) yürürlüğe girdiği ve ayaklanmanın başladığı gün bir turist çift, EZLN görevlilerine yaklaşıp, Palenque'a bir türlü gidemediklerinden yakınınca, yanıt artık ünlenmiş Subcomandante Insurgente Marcos'dan gelmiş: "Kusurumuza bakmayın, ama bu bir devrimdir!"
9 yıl sonra, bugün,artık turistler Palenque yolunda Meksika yerlilerinin yaptığı küçük Marcos bebekleri satın alabiliyorlar.
Geleneksel bir devrim değil
Zapatista ayaklanması geleneksel anlamda bir devrim değil, farklı amaçları ve farklı metotları var; devleti devirmeyi değil, yolsuzluklara karışmış PRI (Endüstriyel Devrim Partisi) rejimini sona erdirmeyi ve NAFTA'ya yaltaklık yapan suç ortaklarını ortadan kaldırmayı hedeflediler.
İsyanın ilk günlerinde Marcos, "Bize göre, serbest ticaret anlaşması Meksika'nın etnik halkları için bir ölüm fermanıdır," diyerek fikirlerini açıkça beyan etmiş, Comandante Felipe ise, San Cristobal de las Casas'da Zapatistaların 11 maddeden oluşan programlarını okumuştu:
"İş, arazi, barınak, sağlık, eğitim, demokrasi, özgürlük, barış, bağımsızlık ve adalet."
Yerli halkların 500 yıllık mücadelesi
Dünyanın gözünde Zapatistalar 9 yıllık baskı ve askeri şiddete karşı mücadele veriyordu; fakat kendileri için bu, Amerika kıtasının yerli halklarının 500 yıllık mücadelesinin devamıydı.
Zapatista isyanı pek çok engelle karşılaştı ama kararlılık ve yaratıcılıkçok işlerine yaradı. PAN (Ulusal Hareket Partisi) başkanı Vincente Fox'un 2001'de, "Zapatistalarla 15 dakika geçirmeme imkan sağlayın, problemi çözeyim," deyince, yanıt hemen geldi: Mexico City'ye büyük yürüyüş!
İsteklerini parlamentoda dile getirmek için Meksika'dan ve dünyanın başka yerlerinden kitlesel yürüyüşler düzenlediler. Hükümet, yerli halkların haklarıyla ilgili hazırlayıp sundukları yasa tasarısını Sundukları yerli halkların hakları kesip biçti.
Cinayetler ve baskılara karşı Delegasyon
Artık hükümetin kanunu haline gelen düzenleme sivil toplum kuruluşlarıyla yerli hakları mücadelesi verenlerin öfkesini çektiyse de Meksika Yüksek Mahkemesi 321 itiraz başvurusuna karşın yasanın yetkisi dışında kaldığına karar verdi. Elbette, bu sonuca çok içerleyen sivil toplum kuruluşları kararın gerekçesini "yalan" olarak nitelendirdi.
Bu hukuki "tokatlar" her ne kadar Zapatistalara darbe vurduysa da bu devrimciler daha çok gündelik şiddetle mücadele etmek zorunda.
Paramiliter birlikler Ağustos ayında 4 Zapatista liderini öldürdü; resmi düzeyde bu cinayetler "arazi anlaşmazlık"larına bağlandı. En son, Zapatistaların K'an Akil özerk bölgesinin kurucusu Antonio Mejia Vasques öldürüldü.
Bu cinayetler ve dolayısıyla baskıların yoğunlaşması uluslararası aktivistleri destek ve dayanışma için harekete geçirdi. Aktivist kuruluşlarından Meksika Dayanışma Ağı (www.mexicosolidarity.org) giderek artan şiddete karşı çıkmak amacıyla Chiapas'a gitmek üzere acil bir delegasyon oluşturdu. Biz de bu delegasyondan iki kişi olarak izlenimlerimizi aktarmaya çalışacağız.
25 kişilik delegasyon
Bu uluslararası delegasyona değişik ülkelerden, farklı yaş gruplarından değişik hayat deneyimleriyle 25 kişi katıldı. Chiapas'da Olga Isabel özerk belediyesine gittik, orada belediye merkezi K'an Akil'i ve San Ramon'u ziyaret ettik.
Bu bölgelerde köylülerle görüştük, bulgu ve izlenimlerimizi bir basın toplantısıyla Meksika medyasına sunduk. Bu delegasyonun amacı sadece Meksika basınının dikkatini Chiapas eyaletine çekmek değil, aynı zamanda insan hakları ve politik örgütlerle halihazır durumu tartışmaktı.
Bölgedeki paramiliterler de uluslararası dikkatin üzerlerinde toplanmış olduğunun hayli farkındaydı.
Pirinçler ve fasulyelerle
Bölgeye gitmek üzere 23 Ekim'de San Cristobal de las Casas'dan yola çıktık. Ford kamyonetimizin arkasında ve kapalı bir minibüste yanımızda götürdüğümüz çuval çuval fasulye ve pirinçlerle iyiden iyiye balık istifi olduk.
Chiapas'ın dağlık bölgelerine doğru yola koyulduğumuzda K'an Akil köyüne gitmemize izin verilmeyeceğini bilmiyorduk. Zapatista topluluklarında kararlar oy birliğiyle alınıyor ve bizim durumumuz henüz konuşulmamıştı.
San Cristobal'dan doğuya doğru giden yollar insanın düş gücünü zorluyor, kah dağların dorukları hiç kalkmayan siste kayboluyor, kah ormanı örten bir bulut denizinin üstünde uçuyorsun adeta.
Konsey grubu ikiye ayırdı
Chiapas, Lacondon Ormanı da dahil yeşilliğiyle insanı büyüleyen gür ormanları içine alıyor; burası bio-çeşitlilik anlamında dünyanın başlıca bölgelerinden biri ve aynı zamanda EZLN'nin "comandante"lerinin saklandıkları ve isyanlarını planladıkları yer.
Ocosingo şehrini geçip San Antonio de las Cruches'e ulaştığımızda, bizi üzerinde "Olga İsabel özerk belediyesine hoş geldiniz" (Bienvenido a Autonomous Municipal de Olga Isabel) yazılı bir Marcos portresi karşıladı.
Bir iki saat bekledikten sonra, Köy Konseyi grubun yarısının San Antonio de las Cruces'de kalmasına, yarısının da Antonio'nun paramiliterler tarafından öldürüldüğü K'an Akil'e gitmesine karar verdi.
Konseyin yanımızdaki gıda paket ve torbaları K'an Akil'e gönderme kararı da oradaki durumun ciddiyetini açıklıyordu.
Biz gringolar mutfağa davet edildik
K'an Akil'in bulunduğu dağın eteklerinde bizi köylüler karşıladı. On, on iki yaşlarındaki çocuklar, toprak yolu K'an Akil'e bağlayan ince ve uzun yokuşu, sırtlarında kocaman pirinç torbalarıyla koşarak tırmanırken, biz gringolar çamurun içinde ilerlemeye uğraşıyorduk.
Kasabanın girişinde, Zapatistaların resmi üniforması siyah kar maskeli bir adam oturuyordu, bize "hoş geldiniz" derken bu yabancı akınına anlam verememişti besbelli.
Kulübemize varınca, bütün Zapatista köylerinde olduğu gibi, toplantı merkezi olarak kullanılan basketbol sahasına köylüler ile tanışmak üzere davet edildik. Sıra halinde karşılıklı dizilip kendimizi tanıttık ve delegasyonumuzun amacını anlattık. Antonio'nun oğlu olan Neo Sebastian, ziyaretimizden memnun olduklarını söyleyip bizi mutfağa, kahve içmeye davet etti.
Köylüler tarlaya gidemiyor
Kahve, K'an Akil'de yetiştirilen başlıca iki üründen biri. Diğeri ise mısır. K'an Akillilerle görüşmemizden kahvelerinin kilosunu 4 pesoya (yaklaşık 660.000 TL) satabildiklerini öğrendik. Sınırın öbür tarafında şirketler tarafından satılan kahvenin fiyatının 10 ila 20 dolar arasında değiştiğini düşününce bu dehşet verici bir durumdu. Kahvenin bu düşük fiyatı, Dünya Bankası inisiyatifleriyle 1990'larda yaygınlaştırılan ve Vietnam gibi ülkelerde yetiştirilip dünyayı saran ucuz, ve kalitesiz kahve salgınına bağlanıyor.
Bu gün, K'an Akil bu 4 pesodan bile mahrum; çünkü paramiliterlerin tehdidi altında çalışmak için tarlalarına gidemiyorlar. Tarlalarını ekip biçmek yerine, ürünlerin çürümesini uzaktan seyretmek zorundalar. Paramiliterler K'an Akil'in çevresindeki bölgeyi tamamen kontrolleri altında tutuyor ve saat 17'den sonra Chilon'u Ocosingo'ya bağlayan yoldan geçmek son derece tehlikeli.
K'an Akil'de Antonio'nun ölümünü anlatan bir posterin önünden geçerken gördüklerimiz bizde şok etkisi yarattı. Topluluğun bütün üyelerinin görmesi için mutfağın duvarına asılmış olan resimler Antonio'nun parçalanmış yüzünü gösteriyordu. Resimlerin altında onun hayatına mal olan boş mermi kovanları asılıydı. Bunlar Meksika ordusunun kullandığı ve silah yasaları ile sıkı bir şekilde kontrol altında tutulan R-15 tüfekleri kovanlarıydı.
Görgü tanıkları isim veriyor, polis aldırmıyor
Kovanların Meksika ordusunun son cinayetlerle ilişkisini ortaya koyan en önemli delillerden biri olduğu öne sürülüyor. K'an Akil'i tehdit eden paramiliterler arasındaki, Los Aguilares grubu Aguilar ailesi üyelerinden oluşuyor.
Grubun başkanı, eskiden orduda kumandanlık yapmış olan Sebastian Aguilar. K'an Akil'de yaşayan görgü tanıkları, katilleri Sebastian Aguilar Mejia, Oscar Aguilar Mejia ve Nicolas Aguilar Mejia olarak belirleseler de polis tüm delillere kulaklarını tıkamış durumda. Antonio 'nın katledilmesinden sonra hiç bir işlem yapılmamış, hiç kimse tutuklanmamış.
Zapatista toplulukları hayranlık uyandıran organizasyonlarıyla hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Bekçiler, topluluk topraklarının sınırlarında 24 saat görev yapıyor, 4 günde bir nöbet değiştiriyorlar; K'an Akil'e ilk geldiğimizde bizi kar maskesi ile karşılayan köylünün bir bekçi olduğunu sonradan öğrendik. Los Aguilares'in yerleşimi K'an Akil'den görülebilecek yakınlıkta, bu nedenle köylüler günlerini korku içinde geçiriyor.
Günde en az iki kez Antonio'ya ayin
K'an Akil'deki ziyaretimiz sırasında kilisenin oynadığı önemli rol dikkatimizi çekti. Burada topluluk üyeleri günde en az iki kez dua etmek için toplanıyor. Biz oradayken topluluk hala Antonio'nun yasını tutuyordu, dolayısıyla günde üç kez tekrarlanan, son derecede duygusal ayinler yapılıyor, aile üyeleri ona ait hatıralarını anlatırken hıçkırarak ağlıyorlardı.
Dualar, yoğun bir tütsü kokusu içinde, bir çok mum ve çiçek arasındaki İsa'ya doğru yönlendiriliyordu. K'an Akil'de Katolikliğin etkisi büyük, dualar topluluğun huzur bulmasına hizmet ediyor. Neo Sebastian bize Tanrının her yerde ve çevrelerindeki her şeyin içinde olduğuna inanıldığını söyledi.
İçinde yaşamaya zorlandıkları bu şartlar, EZLN ve başkaldıran diğer yerlilerin doğal kaynakları ve haklarını korumak için verdikleri savaşı haklı çıkartıyor. Onların daha adil bir hayat sağlamak için talepleri Meksikalı insanları aşarak, serbest pazar kapitalizminin yok edici kuvveti karşısında ezilen bütün insanları mücadeleye çağırıyor.
Toprak mülkiyeti mücadelesi
Özerklik mücadelesinin en önemli unsuru toprak mülkiyeti. Hükümet, ülkedeki tüm toprakları şirketlerin çıkarları uğruna özelleştirme kapsamına aldı.
Chiapas valisi Pablo Salazar ziraatçılara tohum yardımı türünden çeşitli yardım programları başlattı. Ne var ki; bu yardımı alabilmek için kişinin toprağı üzerinde kişisel mülkiyete sahip olması gerekiyor. Bu da, toprağa ortaklaşa sahip olan Zapatistaların durumuyla çelişiyor. Zapatistalarca basılmış müşterek mülkiyet belgeleri geçerli sayılmıyor.
Bio-teknoloji endüstrisi çerçevesinde teknolojik gelişmeler yerlilerin yüz yıllarca üzerinde yaşadıkları toprakları kirletmeye yol açtı. Böylece, ülkede artık geri dönülemez ağır sonuçlar doğuran değişikliklere neden oldu.
Mısır da değişmiş
Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Meksika'da da temel besin maddesi olan mısır, bugün genetik değişikliğe uğramamış, doğal haliyle bulunamıyor. Laboratuarlarda genetik müdahalelere uğramış tohumlar rüzgâr, hayvanlar ve su vasıtasıyla kontrolsüz bir şekilde dağılıyor. Bu önceden kestirilemez değişkenler yüzünden bu tohumların yayılması kontrol altına alınamıyor.
Büyük çaptaki özelleştirmeler, ordunun ve dolayısıyla hükümetin görünmez eli olan paramiliterler vasıtasıyla sağlanıyor. Hükümet paramiliterlerin mevcudiyetini inkâr etmeyi sürdürse de bunun tersini gösteren bir çok kesin kanıt var.
Los Aguilares'de olduğu gibi paramiliter grupların çoğunda ordudan ayrılmış üyeler var. Bu paramiliterler, hükümetin mevcudiyetlerini inkarı sayesinde sonsuz bir dokunulmazlık zırhına sahipler.
Paramiliterler ve psikolojik savaş
Süren psikolojik savaşın muhalif güçlerin moralini bozması hükümetin paramiliterlere verdiği teşvikin sürmesine de yol açıyor. Öte yandan, hükümet, Plan Puebla Panama (PPP) ve Amerika Kıtaları Serbest Ticaret Bölgesi (FTAA) gibi uluslararası kalkınma planlarını hayata geçirmek istiyorsa muhalif gruplara güç veren toplumsal dokuyu kökünden yıkmak zorunda.
Kapitalist ekonominin vazgeçilmez koşulu kârın arttırabilmesi için maliyetlerin düşürülmesidir. Meksika'nın zengin sınıfı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile ekonomik flörtlerden çıkar sağladı. Tüketim kültürünün esir aldığı ABD'ye, Meksika ucuz işçi ve ham madde sağlıyor.
Bunun en açık kanıtı Chiapas'dan Meksiko City'ye giden yol üzerindeki maquilas'larda insanları esir gibi çalıştıran işliklerdir. Plan Puebla Panama'nın ana bileşenlerinden biri, Çin ve Hindistan gibi dünyada emeğin en ucuz olduğu ülkelerinde üretilen parçaların montajını yapan fabrikalardır.
Yerlilerin temiz suyu yok
Chiapas ülkede tüketilen suyun yüzde 35'ini sağlasa da yerlilerin hemen hemen hiç temiz suyu yok. Dünya Su Komisyonu bir raporunda, 2025'de insanların üçte birinin temiz suya, üçte birinin kirli suya ulaşabileceğini, son üçte birinin ise hiç suyunun olmayacağını bildiriyor.
Hem Coca Cola hem Monsanto'nun bu yöredeki kaynakları özelleştirmek için anlaşmaları var. Kuzey ve Güney Amerika kıtasının altıncı en büyük nehri Meksika ile Guatemala'yı birbirinden ayırıyor. Plan Puebla Panama bu nehir üzerinde 5-6 baraj öngörüyor ve böylece yerli halkların suyuna el koymuş oluyor.
Uyuşturucu ve petrol
Meksika'nın ABD'ye sağladığı önemli kaynaklar arasında uyuşturucu ve rafine edilmemiş petrol yer alıyor; ki bunların Zapatistaların "genel karargâhı" Lacandon ormanında bulunduğu öne sürülüyor.
Meksika hükümeti uyuşturucuya karşı savaşta yol kat ettiğini iddia etse de durumda hiç bir değişiklik olmaması kuşkulara yol açıyor. Hali hazır durumda ABD'de kullanılan kokainin yüzde 55'i Meksika üzerinden taşınıyor.
Ayrıca ABD'nin ithal ettiği eroinin yaklaşık yüzde 30'u, mariunananın yüzde 70'i Meksika'da üretiliyor. Uyuşturucu ticareti, ABD hükümetinin Meksika ordusuna verdiği katkılar için de bir gerekçe oluşturuyor. Askerlerin eğitimi, silahların sağlanması, fonların yönlendirilmesi bunun bir parçası.
Milyon dolarlık destekler
1997'de Hava Kuvvetleri Özel Gurubu'nun (GAFE) 1500 üyesi ve Donanma'nın 600 üyesi Amerikan ordusunun askeri okullarında eğitim gördü.
1997'de Bill Clinton yönetimi Uyuşturucuyu Önleme Fonu adıyla Meksika'ya 8 milyon ABD doları verdi.
Bu, bir önceki yıla göre yüzde 400'lük bir artıştı. 1999'da bu rakam 9 milyon dolara yükselmişti. Yine 1999'da Meksika hükümeti ABD'den 62 milyon dolar karşılığında silah satın aldı.
IMF, Dünya Bankası ve özelleştirmeler
Federal bütçenin üçte birini sağlayan tekel durumundaki Meksika Petrol Şirketi (PEMEX) de memleketin geri kalan kısmında olduğu gibi özelleştirilme yolunda.
Özelleştirmeler, Uluslar arası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası ile iş birliği içinde, Anayasayı doğrudan ihlal ederek ve çeşitli oyunlar çevrilerek yapılıyor.
Amaçlardan biri Amerikan petrol şirketlerinin çok hassasiyeti her geçen gün artan Orta Doğu bölgesine bağımlılığı kalmayıp ve hem Meksika'daki petrol yataklarına hem de Meksika üzerinden Kolombiya ve Venezuela'daki zengin yataklara ulaşabilmesi.
Zapatistaların sessizliği
Zapatistalar yaşananların tümüyle farkında. Onlar mücadelelerini hem teorik hem de pratik anlamda yerli halkın hayatına mal olacak şekilde kar amaçlayan bu çıkarlara karşı savaşma temelinde sürdürüyor.
Son iki yıldır sessizliğe gömülen Zapatista ordusunun budanarak yasalaştırılan Yerli Halkların Hakları düzenlemesi, Paramiliter cinayetleri gibi gelişmeler karşısında büyük eylemlere hazırlandığı fısıltıları ise artık her yere ulaşıyor.
Yaratıcılıklarıyla neler başaracaklarını hep beraber göreceğiz. (AT/TB/NM)
* İngilizce'den çeviri: Üner Eyüboğlu