Türkçe indie-alternatif rock sahnesinin önde gelen gruplarından Böyleyken Böyle, Spotify’ın dünyada yeni müzisyenleri tanıtma amacıyla oluşturduğu Radar programındaki sıralamaya ilk beşten girdi.
Aynı zamanda platformda 3 milyondan fazla dinlenerek dikkatleri üzerine çeken topluluk, bu başarının hemen ardından Garaj Müzik etiketiyle yeni şarkıları “Anlattım Ama Anlamadım”ı da dinleyiciyle buluşturdu.
Çağımızın kronik sorunu iletişimsizliğe, yeni konseptiyle değinen Böyleyken Böyle'nin vokalisti Mustafa Kır, şarkının bir farkındalık yaratma amacı taşıdığını ifade ediyor...
Spotify Radar Türkiye sıralamasında yer alan ilk beş sanatçıdan biri oldunuz. Böyle liste başarıları, dinlenme oranları üzerinizde nasıl bir etki bırakıyor? Kafaya takıyor musunuz bunları?
Radar projesine seçildiğimizi ilk öğrendiğimizde çok şaşırdık ve onurlandık. Çünkü çok fazla sanatçı var Türkiye’de ve Spotify gibi piyasaya yön veren bir platformun radarına girdiğimizi bilmek bizim için çok değerli. Mutlaka dinlenme oranlarına bir etkisi olacaktır ama bizim amacımız en başından beri sayılar değil de ürettiğimiz şarkıların niteliği ve dinleyicide bıraktığı etki ile ilgili.
Bu tür listelerin, rakamların vs. hiç olmadığını düşünelim. Müziğinizi yaparken kendinizi daha rahat hisseder miydiniz?
İnsan psikolojisi tabii, rakamlarla kıyaslanıldığınız zaman haliyle bir yarışın içinde hissedebilir sanatçılar kendilerini. Bir yarış varsa, herkes önce kendisiyle yarışmalı. İlk aşamada ben bir şarkıyı yazıp bestelerken “Bu şarkıyı dinlemekten keyif alır mıyım?” sorusuyla başlıyorum. Kimse lezzetsiz bir yemeği başkasına ikram etmek istemez sanırım, bu da öyle bir şey; o yüzden şu an rahatız.
Yeni şarkınız “Anlattım Ama Anlamadım”ın basın bülteninde, sizinle ilgili “yeni bir konsept”ten bahsediliyor. Nedir bu?
Evet bir konsept çalışması içindeyim şu an. Henüz ekibimle bile tam manada paylaşmadım, onlar bile bütünüyle bilmiyor. Çok güzel bir sürpriz olacak herkese. Yanlış kurulan iletişimlerden doğan, olumsuz durumlar ve sonuçları üzerine bazı hikâyeler yazıyorum. Bakalım neler olacak.
Var mı bir hikâyesi “Anlattım Ama Anlamadım”ın?
Elbette var, her şarkımızda olduğu gibi. Misyonumuz uzunca hikâyeleri, kısacık şarkılara sığdırmak. “Böyleyken Böyle” projesini bir hikâye anlatıcısı olarak düşünebiliriz. Hikâyesi şarkının sözlerinde saklı aslında.
Şarkı çok geniş anlamlar içeriyor. Özellikle günümüzde her yere rahatça çekilebilecek mevzuların çatısını oluşturuyor diyebilirim: Karşımızdakini anlamamak! Bunun çıkış noktasının karşımızdaki kişiyi dinlemeyi bırakmamız olduğunu düşünüyorum. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Evet, siz de çok güzel ifade ettiniz; dinlemeyi bırakmak ve yanlış anlamak günümüzde çok büyük bir sorun. Biz de bazen birbirimizi anlamıyoruz. Bu yüzden konsepti bu sorun üzerine kuruyorum. Bazen dinlediğimizi zannediyoruz, anladığımızı zannediyoruz fakat zannetmek, çoğu zaman insanın başını derde sokar maalesef.
İletişimsizliği bir iletişim aracı olarak da kullanabilen müzik aracılığıyla anlatırken zorluk yaşadınız mı? Çünkü ucu çok açık bir konu. Bin bir çeşit hali var…
Anlattığım her şeyi birebir yaşadığım için hafızamın da iyi olmasıyla birlikte ifade etmek zor olmadı. Bir farkındalık yaratmayı hedefliyorum. Herkes kendinden çok şey bulacak. Müzikle bütünleşen her şey tekrar tekrar dinlenebiliyor, o yüzden daha iyi anlaşılıyor ve bilinçaltına yerleşiyor. Büyüklerimiz bile akılda kalması için atasözlerini ve deyimleri çoğunlukla kafiyelerle kurmuşlardır. Ben de kafiyeleri müzikle birleştirerek nesilden nesle iletmek istiyorum. Daha etkili olacağını biliyorum. Bilim de bunu destekliyor.
Artık sizi bu “yeni konsept”inizle mi dinleyip izleyeceğiz yoksa ileride farklı biçimlerle de karşımıza çıkma ihtimaliniz var mı?
Samimi bir ekibiz ve içimizden geldiği gibi yaşıyoruz. Bu çok önemli; aksi takdirde müziğimize çok olumsuz yansıyor. Böyleyken Böyle belli kalıplar içinde kalamaz. Her anlamda değişir ve güncellenir. Ekipçe buna hep adapte olmayı bilmemiz gerekiyor; aksi takdirde köhneleşiriz. Prodüktörümüz Can Doe ile müziğe farklı bakış açılarıyla bakabiliyoruz ve aynı noktalarda birleşiyoruz. Bu durum çoğunlukla olumlu sonuçlar veriyor. (BS/AS)