Öndül, tarafsız ve bağımsız bir soruşturmanın önündeki en büyük engelin hukuki yapı, askeri mevzuat ve Türkiye'nin en büyük sorunu diye nitelendirdiği "ikili iktidar yapısı" olduğunu belirtti.
Uluslararası hak örgütleri Şemdinli'yle ilgili bağımsız bir komisyon kurulması gerektiğini açıkladı. Böyle bir komisyonun nitelikleri ne olmalı?
İHD Genel Sekreteri olduğum dönemde yayınladığımız bir el kitabı var. "Yasal Olmayan, Keyfi Ve Toplu İnfazların Etkili Olarak Önlenmesi ve Soruşturulmasına Dair BM İlkeleri"nin Türkçesi.
Toplam 20 ilke var. Genel olarak şunları söylüyor:
* Bu tür infazların önlenebilmesi veya soruşturulması için, hükümetlerin derhal, dikkatli ve tarafsız soruşturma yürütmeleri gerektiği.
* Soruşturmayı yürüten yetkililerin istedikleri her tür bilgiyi devlet organlarından elde etme haklarının olması gerektiği.
* Soruşturmaların uzmanlar tarafından yürütülmesi gerektiği.
* Adli tıpla ilgili olarak uzman hekimlerin özgürce, her tür etkiden uzak tutularak, cesetler üzerinde otopsi yapabilmeleri.
* Şikayetçiler tanık gösterebilmeli, soruşturmayı yürütenlerle diyalog halinde olabilmeli; mağdurların aileleri, yasal temsilcileri bütün soruşturma ve duruşmalardan ve sonuçlarından zamanında haberdar edilmeli.
* Çok hızlı ve adil bir rapor hazırlanmalı. Bu rapor kamuoyuna hemen açıklanmalı ve raporda öneriler, soruşturma yöntemleri, somut tespitler açıkça yer almalı, kamuoyu aydınlatılmalı.
* Hükümetler olaylara karışan kişileri yargı önüne çıkaracağını açıkça taahhüt etmeli. Başbakan bunu söyledi. "Kim olursa olsun cezalandırılacak" dedi. Bu hükme uygun bir tavır sergiledi.
Başbakan'ın Hakkari'de söylediklerini nasıl okuyorsunuz?
Olumlu buluyorum. Sayın Başbakan öteden beri bürokratik oligarşinin varlığından söz ediyordu. Çok açık olmamakla birlikte Başbakan'ın Türkiye'deki güvenlik bürokrasisiyle yetkileri paylaşmak zorunda olmaktan, sistemden rahatsızlık duyduğunu okuyabiliyoruz.
Bu rahatsızlık en çok YÖK'te, yargıyla ilişkilerde -açıkça ifade etmemekle birlikte- silahlı kuvvetlerle ilişkilerinde ortaya çıkıyor. Haksız da değil.
Türkiye'de ikili iktidar yapısı var
Halkın oylarıyla seçileceksiniz, hükümet olacaksınız, ama iktidar olamayacaksınız. Yetki kullanmaya kalktığınızda da, karşınıza, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü öne sürenler ya da "cumhuriyeti koruma kollama görevim var" diyenler çıkacak.
Türkiye'nin en büyük sorunu bu; ikili iktidar var. Yapısal bir şey bu. Biri halkın oylarıyla oluşuyor; bir tanesi de güvenlik bürokrasisi, spesifik olarak askeriye. Askeriyeninki de bir tür monark (tek erk). Yani, otomatik olarak yönetici. İktidarı paylaşan temel güçlerden biri.
Askeriyenin hem idari hem adli, ayrı bir yargısı var. Ayrı disiplin hukuku var. Anayasal ve yasal olarak, özel düzenlemelerle, her konuda karar verici pozisyonu var. Hesap verebilen bir güç değil. İktidarın diğer öğesi ne kadar değişirse değişsin o sabit.
Yaygın medyada kullanılan "askeri kanat" sözünün kendisi, zihni yapıyı da ortaya koyuyor. İkili iktidar yapısı meşrulaştırıyor. Demokrasilerde askeri kanat, sivil kanat olmaz. Demokrasiysek sivil otoritenin üstünlüğünden bahsedilebilir. Oysa Türkiye'de sivil otorite hep askeri otoriteye hesap verir şekilde sunuluyor. En son Milli Güvenlik Kurulu toplantısının haberlerinde de, medyada bu durum egemendi.
"Türkiye'de Şemdinli'yi çözecek zihni yapıya erişemedi"
Dolayısıyla Şemdinli olayında, Birleşmiş Milletler ilkelerine uygun bir soruşturma yürütülmeli. Ama, bu ve benzeri olayların Türkiye'deki demokrasi süreciyle doğrudan bağlantısını görmek gerek.
Bu ne anlama geliyor?
Ben Türkiye'nin şu anda son 5 yıldaki reformlarla, Susurluk, Şemdinli gibi olayları çözebilecek zihni, kurumsal yapıya henüz erişemediğini düşünüyorum.
Başta yargı olmak üzere, devlet yapısı, hakim olan zihniyetle, Hakkari valisinin, olayla ilgilenen savcıların zihniyetleriyle, bu ve benzeri olaylarda hukuki süreçlerin anlamlı, olayları caydırmaya dönük etkiler yaratabileceğini düşünmüyorum.
Her şeyden önce askeri mevzuat engel. Hangi cumhuriyet savcısı jandarma alay komutanının ifadesini alabilir? Oysa silahlı kuvvetler, istese, komutanı yargıya gönderebilir. Ama uzman çavuşunu bile göndermiyor.
Jandarma Alay Komutanlığı olayla ilgili hazırladığı rapora ne diyorsunuz?
Zan altında olan kurum olayla ilgili nasıl rapor hazırlayabilir? Hem mensuplarını hem itirafçıları aklıyor. İki gündür de Türkiye'nin en büyük gazetesi bunu yayınlıyor.
İçişleri Bakanlığı "Müfettiş görevlendirdik" diyor. Hukuki olarak Jandarma'nın bir yanı İçişleri'ne bağlı. Müfettişe de, ne büyük tesadüf, zanlıların avukatlarıyla birlikte helikopter tahsis ediliyor.
Mevcut soruşturma düzeneği BM ilkelerine aykırı.
Rapor hazırlayanların tarafsızlığı yok; yetkisi, güvencesi yok. Savcıların bile güvenliği yok. Etrafı emniyet ve askeri güçlerce kuşatılmış durumda. (TK/KÖ)