Tunus'ta polisten yediği tokat sonrası kendini yakan gencin kendi bedeniyle birlikte Ortadoğu'da yıllardır hüküm süren diktatörlükleri de tek tek ateşe vereceğini hiç kimse tahmin edemezdi. Yaşananlar devrim mi, yoksa batının bir oyunu mu tartışmaları süre dursun, İngiltere Sosyalist İşçi Gazetesi Editörü Judith Orr, sürecin tamamen bir halk devrimi olduğu görüşünde.
"Dünya değişiyor. Ortadoğu'daki değişimin arkasında halklar var"
Hüsnü Mübarek'in de Bin Ali'nin de arkasında emperyalist batı devletlerinin olduğunun altını çizen Orr, ayaklanmaların batının ezberini bozduğu görüşünde.
Emperyalist ülkelerin, ayaklanmalar başladığında mevcut diktatörlüklere karşı neden saf tutmadığını, neden diktatörlerin gideceğinin kesinleşmesiyle tavırlarının netleştiğini soran Orr, artık halkların uyandığını ve bu uyanışın değişimi ve devrimleri beraberinde getireceğini söylüyor ve ekliyor: "Müttefikleri düştükçe ABD'nin korkusu artıyor."
Olağan insanların olağanüstü mücadelesi
Tahrir Meydanı'nda yaşananların tam anlamıyla bir devrim olduğunu savunan Orr, "Hiç kimse göstericilerin arkasında ordu gibi güçler aramasın; orduya güvenilerek devrim yapılmaz. Bu tamamen olağan insanların olağanüstü mücadelesi sonrası yapılan bir devrim" dedi.
Yıllardır uygulanan baskı politikaları nedeniyle insanların korkacak bir şeylerinin kalmadığını söyleyen Orr, artık korkunun taraf değiştirdiğini, insanların üstüne ateş açıldığında bile insanların geri döndüğünü, çünkü yıllarca uygulanan zulüm ve baskı politikaları sırasında insanların korkularını yenmeyi öğrendiklerini söylüyor.
Gösterici polise kimlik kontrolü yapıyordu
27 Ocak tarihiyle birlikte Tahrir'de festival başladığını anlatan Orr, genç aktivistlerden yaşlılara, kadınlardan yaşlılara, İslamcılardan milliyetçilere kadar herkesin birlik ruhu içinde hareket ettiğini anlatıyor.
Diktatörlüğün farklı kesimleri özgürlük paydasında birleştirdiğine dikkat çeken Orr, meydana sadece polislerin alınmadığını anlatıyor. Bir hafta öncesine kadar herkese korku salan polislere karşı halk birliğinden söz eden Orr, güvenliği sağlayan sıradan insanların meydan girişlerinde insanların üstlerini aradığını, polis olduğu anlaşılan kişilerin meydana kesinlikle sokulmadığını anlatıyor.
Tahrir Meydanı'nda ameliyat
Sokak çalgıcıları halkın moralini yüksek tutarken, okunması yıllardır yasak olan şiirlerin yüksek sesle Tahrir Meydanı'nda yankılandığını aktaran Orr'un anlatımlarına göre Mübarek'in muhafızları tarafından üstlerine ateş açılması bile moralleri bozmamış.
Doktorların çalıştıkları hastanelerden gerekli tıbbi malzemeleri Tahrir Meydanı'na istiflediğini anlatan Orr, yaralananlara ve hasta olanlara doktorlar tarafından derhal müdahale edildiğini anlatıyor. Açılan ateş sonucu yaralananlar ise hemen orada, Tahrir Meydanı'nda ameliyata alınıyormuş.
"Müslüman Kardeşler hareketin öncüsü değil"
Orr, batı ülkelerinde Ortadoğu'da yaşanan sürecin kendilerini olumsuz etkileyeceği algısının çok yaygın olduğu bilgisini veriyor.
Mısır'da Müslüman Kardeşler örgütünün etkisinin güçlü olduğunu, ancak yaşanan devrimde herhangi bir payı olmadığını söylüyor.
Orr'un aktardığı bilgiye göre halk ayaklanması başladığında Müslüman Kardeşler'in yönetici kadrosu ne ayaklanmaya destek verdi, ne de devrimde bir rolü oldu: "Müslüman Kardeşler'e üye olan gençler devrime destek verdiler ama yönetici kadrosu hiçbir zaman halk hareketinin içinde yer almadı." (EKN/EÖ)