Sivas'ta Madımak Oteli'ndeki olayları başlatan ve 37 kişinin ölmesine sebep olan yedi kişinin yargılandığı davanın son duruşması, dün (18 Ekim) Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, Terörle Mücadele Kanunu'nun beşinci maddesindeki "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak'"suçundan tutuksuz yargılanan sanıklar hakkındaki davanın "zamanaşımı" sebebiyle düşmesi gerektiği talebini bu duruşmada da yeniledi. Öldüğü iddia edilen sanık Cafer Erçakmak hakkındaki "yokluğunda tutuklama kararı" ise Erçakmak'ın öldüğü Adli Tıp raporu ile kanıtlanana kadar devam edecek.
Davada tutuksuz yargılanan Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca, Yılmaz Bağ ve Necmi Karaömeroğlu ise duruşmaya katılmadı.
Davacıların avukatları Şenal Sarıhan ve Mehdi Bektaş, Cumhuriyet savcısının "zamanaşımı" talebine karşı çıktı. Sarıhan "Olayın sıradan adam öldürme olayı gibi görüldüğünü" ve "sanıkların sürekli korunduğunu" belirtti. Davanın, "iç hukukun dar sınırlarıyla değil, uluslararası hukukun geniş yorumuyla" ele alınması gerektiğini savunan Sarıhan; "sanıkların ilk günden itibaren pişman olmadıklarını söylemelerine rağmen daha sonra Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmak" isteyerek karar sürecini uzattıklarını dile getirdi.
Avukat Bektaş yaptığı açıklamada "Zamanaşımı kararı verilmemesi halinde bu dava, toplumsal açıdan bitmeyen bir davaya dönüşecek" dedi. Avukat Sarıhan'a göreyse "bu tür suçlar evrensel hukuk kurallarına, uluslararası normlara göre, insanlığa karşı işlenen ve zaman aşımının söz konusu olmayan suçlardan sayılması gerekiyor. "Aksi halde" diyor Sarıhan "Madımak dünyanın orta yerinde yanmaya devam eder".
Sanık İhsan Çakmak'ın avukatı Gökhan Öztürk ise müvekkilinin söz konusu suçu işlemediğini belirtti. Savcı Yüksel'in "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak" suçuna ilişkin zaman aşımı süresinin 15 yıl olduğuna dair savunmasına da katılan Öztürk'e göre Çakmak beraat etmeli.
Duruşmayı, Madımak'ta ölenlerinin ailelerinin yanı sıra aralarında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul milletvekili Levent Tüzel, BDP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Mutlu, Emek Partisi (EMEP) Yönetim Kurulu Üyesi Fevzi Ayber ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Hüseyin Güzelgül'ün de yer aldığı birçok kişi izledi.
Davadan sonra yapılan basın açıklamasında Tüzel, insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımının söz konusu olamayacağını; insan suçlarını incelemek üzere "Gerçekleri Ortaya Çıkarma ve Adalet Komisyonu" kurulması gerektiğini belirtti. PSAKD Genel Başkanı Güzel ise "Yakalanan sanıklar cezaevlerinden salıverilmiş, hükümlü sanıklar teslim olmadıkları gibi, yurt dışına çıkmada hiçbir engelle karşılaşmamışlar ve yurt dışına çıkışları veya kaçırılışları için her türlü kolaylık sağlanmıştır. Sanıklar, hükümlü olarak arandıkları dönemde de belediye şirketlerinde işe girmiş, askere gitmiş, cezaevlerinde çocuk sahibi olmuş, evlenmiş, resmi nikah yapmış; Kırmızı Bülten ile aranırken, katliam yaptıkları yerde, evlerinde yaşamışlardır. Bütün bunları üst üste koyunca katliamın, devletin bir yerlerinde planlanıp, uygulandığı sonucu gün gibi açığa çıkmaktadır" şeklinde konuştu.
Savcı, davanın 21 Haziran 2011 tarihli duruşmasında da; davanın zamanaşımı dolayısıyla düşmesi gerektiğini; Erçakmak'ın davasının ise başka bir esastan yargılanmak üzere ayrılması gerektiğini savunmuştu. (IK/HK)
* Gerçek Gündem internet sitesi ve Evrensel gazetesinin haberlerinden derlendi.