2006 yılında İsveç'te doğan Korsan Parti Hareketi (The Pirate Party) ünlü Torrent paylaşım sitesi The Pirate Bay'in kapanma davası sürecinde ciddi bir yükseliş yaşadı.
Kendilerini "Korsan" olarak tanımlayan ve "Korsan Politikalar" üzerine çalışan, 68 ülkeye yayılmış korsanları Avrupa Parlamentosu'nda Christian Engström veAmelia Andersdotter temsil ediyor.
Hareketin Türkiye ayağı, çoğunlukla bilişimcilerden oluşuyor. Hareketin Türkiye'deki korsanları Serhat Koç, Barış Büyükakyol ve Şevket Uyanık bianet'e Korsan Parti'yi anlattı.
Korsan Parti Hareketi nedir, nasıl başladı?
Serhat Koç: Tarih boyunca her tür "korsan" gibi, Korsan Parti Hareketi de çarpık veya işlevini yerine getiremeyen sistemlerin sonucunda ortaya çıkmıştır.
Temelini, teknolojinin gerisinde kalmış anlayışlar ve çağın gerisinde kalmış yasalar yüzünden "yasadışı" sayılan tüm temel insan haklarının özgürleştirilmesi ilkesinden alır.
Bazı kontrol sahipleri tarafından bu yöndeki eylemlerin "korsan" olarak adlandırılmış olmasına gönderme yaparak kendi kendisini "korsan" ilan etmiştir.
Korsan partiler (KP) gerek ilkeleri ve talepleri, gerekse siyasal kültürleri açısından oldukça yenilikçi ve bir ölçüde marjinal olan bir topluluk.
Anaakım siyasetin ayak uydurmaya çalıştığı internet üzerinden sosyal ağ geliştirme konusunda oldukça başarılılar ve hatta belki de örgütlenmelerini sağlayan tek şey internet ağları.
İnternet kültürünün getirdiği baskın bir jargon ve alt kültürü yaklaşımlarının hemen her yerinde görmek mümkün ve en önemlisi, Korsan Hareket'in doğum yeri internettir.
Böyle bir hareketin ihtiyacı nereden doğdu? Dünyada pek çok siyasi hareket varken bunların içerisinde yer alamaz mıydı?
SK: Öyle bir çağda yaşıyoruz ki ifade hürriyetimiz ve iletişim özgürlüğümüz türlü bahanelerle sürekli kısıtlanıyor, fikri haklar önümüze kendimizi sadece hırsız hissedeceğimiz bir konsepte sunuluyor, kişisel verilerimiz devletin ve özel sektörün elinde dolaşıyor ve satılıyor, devletler özel sektörle ve diğer devletlerle insan haklarını hiçe sayarak gizli anlaşmalar yapıyor.
Bilginin ve fikirlerin özgür olması gerektiğine ve gözetim devletinin sona ermesine inanan insanlar Korsan Parti fikrini ortaya çıkardılar.
Korsan Parti 2006'dan beri çalışmalarını sürdürüyor. Ancak biz Türkiye'de yeni yeni duymaya başladık. Bu hareket Türkiye'ye nasıl ulaştı?
Barış Büyükakyol: Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat'ın Pirate Party International'a (Uluslararası Korsan Partisi - PPI) katılıp konuyu Türkiye'ye aktarmasıyla başladı.
Ben de hareketi sivil toplum kuruluşlarından, farklı mail gruplarından duydum. Kaydoldum. Ama çok uzun süre sonra, üç yıl gibi bir aradan sonra bir gün cevap geldi. Dediler ki "Korsan Parti diye bir grup var. Ben de dahil oldum.
Şevket Uyanık: Siyasetle çok yakından ilgileniyorum. Birçok yeri gözlemledim ancak kendimi ait hissedebileceğim bir yer arıyordum.
Korsan Parti'yi ilk Mithat Bereket'in belgeselinden duydum. Sonra internette baktım nedir ne değildir diye ve Serhat'ın adını duydum. Sonra mail grubuna üye oldum.
Kurumsal bir hareket olmadığı için, parti gibi mesela, gidip de başvuru formu falan doldurmadık. Sadece gördüm sahiplendim. Elimden geleni yaptım.
SK: Türkiye'de gittikçe kötüleşen bir kontrol toplumu anlayışı var. Türkiye her ne kadar Birleşmiş Milletler insan hakları beyannamesi imzacısı olsa da vatandaşların mail, telefon, mektup gibi haberleşme araçları kontrol ve kayıt altında tutuluyor, filtreleniyor. Bu kabul edilemez bir durum.
Ayrıca bu haberleşme araçları ve altyapıyı sağlayan özel teşebbüs, müşterilerini gözetlemek ve dinlemek için devleti zorlayamaz. Biz süre gelen bu duruma dur demek için Korsan Parti Türkiye şemsiyesi altında çalışmaya başladık.
Korsan hareket henüz kurumsallaşmış değil ne yazık ki. Eksikliklerin en büyük kaynağı bu. Bunun üstesinden geldiğimiz zaman KP destekçilerinin de artacağını düşünüyoruz.
Biz dönem dönem tamamen sessiz bile kalsak insanlar birer ikişer bizleri buluyorlar sosyal medyada. Sorun kitlede değil, henüz yeterince organize olabilecek kadar büyümüş bir takım değiliz.
Ancak buradaki takım da dışarıya kapalı bir topluluk gibi algılanmasın isteriz. Herkes bizimle beraber olabilir, KP için bir şeyler yapabilir. Hiç tanımadığımız insanların gelip bize katılması bu küçük topluluk için çok şey ifade ediyor.
"İnternet artık yeraltına inmeli"
Korsan Parti olarak konunuz, gündeminiz nedir? Neler yapıyorsunuz?
SK: Dijital devrimin tüm destekçilerinin ve internet vatandaşlarının din dil ırk ayrımı yapmadan sansür amaçlayan oluşumlara ve bu yöndeki yasa tasarılarına karşı çıkmasının bir zaruret olduğunu düşünüyoruz.
Bilginin ve yaratıcılığın endüstriyel bir meta olarak kullanılmasına karşı duruyoruz. Patent hakları konusunda özellikle tohum ve ilaçlardaki patent hakları üreticileri zor durumda bıraktığından ve kanser vb. gibi ciddi hastalıkların ilaçlarına eklenen devasa patent ücretleri tedavileri imkânsız hale getirdiğinden patent tekeline son diyoruz.
Telif ve patent haklarının ihlalinin bahane gösterilerek edilerek tüm dünyada kişisel gizliliğin ihlal edilmesine dur diyoruz.
Copyleft ve Creative Commons gibi lisans türlerini ve bunlarla birlikte oluşan ve tüm insanlığa ait olarak kabul ettiğimiz bilgi havuzunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Anayasal hakların muğlak ifadelerle baltalanmasına da karsı çıkıyoruz: tüm temel hürriyetlerin anayasalarda mevcut olduğunu ancak "kamu yararı/kamu ahlaki/müstehcenlik" vs. gibi ifadelerle çoğu haklarımızın soyut bağlarla kısıtlandığını görüyoruz.
BB: Daha genel işler de yapabiliyoruz. Şimdi "Kem Gözlere Şiş" diye bir projemiz var. Alternatif Bilişim Derneği ile beraber yaptığımız bir proje. Yurtdışında 'Tech Tools For Activism' yani 'Aktivizm İçin Araçlar' diye bir proje var.
Anonimlik nasıl sağlanır internette, izlenmekten nasıl kaçınılır, çift taraflı şifreleme algoritması nasıl kullanılır; bunu günlük hayatımıza nasıl entegre ederiz; mail atarken bunu nasıl kullanırız; böyle bir proje. Bunu herkesin anlayabileceği şekilde hazırlıyoruz. Belgelere çeviriyoruz, kendimiz de yazıyoruz. Video dersler hazırlıyoruz.
Ayrıca, İstanbul Hacker Space'te atölyeler, eğitimler düzenliyoruz. Çok talep gören bir konu varsa onun eğitimini verebiliriz. Ben eğitim vereceğim ama yer yok diyorsanız, buyurun burası serbest proje atölyesidir diyoruz.
ŞU: Mesela Oda TV davası tamamiyle teknik bir dava. KCK, Ergenekon, bunların hepsi internetle, iletişimle, verilerin gizliliğiyle alakalı davalar.
KCK'dan bir sürü kişi içeri alınıyor. Nasıl alıyorlar? Konuşmaları nasıl izleniyor? Ergenekon soruşturmasında bir sürü konuşma izlendi. Nasıl oldu? Bu işin politik tarafı budur. Biz şifrelemeyi, gazetecilerin falan birbiriyle kriptolu konuşmalarını savunuyoruz.
Mesela beş yıl önce internet özgürlüğünü savunuyorduk, şimdiyse tehdit olduğunu düşünüyoruz. Çünkü veriler toplanıyor, Assange bile 'internet bir tehdide dönüştü' diyor. Bu yüzden kendimizi şifrelemeliyiz.
İnternette çok daha açığız, çok daha özgürüz. Yıllarca internette yazdık, çizdik, paylaştık. O veriler toplandı. Artık bizim internet özgürlüğü yerine, internetin birilerinin elinde otoriterleşmesine karşı mücadele etmeliyiz. İnterneti yer altına sokmalıyız.
"Küresel sorunlara yerel çözümler"
Türkiye'deki temel meseleler, mesela Kürt Sorunu, kadın , LGBTT sorunları ile ilgili çalışmalarınız var mı?
SK: Düşünce, inanç ve ifade özgürlüğünün tam olarak sağlanması için internet başta olmak üzere tüm iletişim araçların etkin kullanımı sağlanmalıdır. Tüm bireysel ve toplumsal ihtiyaçlar için, başta iletişim araçları olmak üzere, insan hayatına ve gelişimine katkı sağlayacak tüm teknolojilerden faydalanılmalıdır.
Kişisel bilgiler ve kişilerin özel kabul ettiği her şeyin korunma altına alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle savunduğumuz şeyler eski alışkanlıklara ve ideolojilere ait şeyler değildir; sağ ya da sol değildir. Kürt-Türk ya da LGBTT-LGBTT olmayan değildir; herkes içindir.
ŞU: Tüm dünyadaki "Korsan partiler"in amacı 'küresel sorunları' yerel düzeyde çözmek. Örneğin Almanya'daki KP'de etnik ayrımcılığa uğrayan bir üye, sıkıntısını yerel KP meclisinde dile getiriyor. Ve KP yerelde bu soruna bir çözüm bulmaya çalışıyor. Bizim de oturtmak istediğimiz politika bu.
BB: Bu işe gönül vermiş, bu işle uğraşan çok kuruluş, içerik yaratan çok yer var.
Bizim bu konuyla ilgili yeni bir çözüm üretebileceğimizi düşünmüyorum. Ama bu konuyla ilgili bizden bir destek istenirse, web sitesi, içerik, yayın, panel gibi bir yardım istenirse biz de katkı sağlarız. Ama KP doğrudan bu konuya dahil olamaz.
Korsan Parti'nin amacı nedir? Neyi hedefliyorsunuz?
BB: Bir kere temel anlamda içerik ne olursa olsun ayırt etmeksizin sansürü kaldırmak istiyoruz.
Bir ikincisi nefret söylemleri. Telif hakları, yazılım telifleri. Çoğu profesyonel kişi konuşma yaptığında kitaplar üzerinden yapıyorlar. GNU GPL, Creative Camos'un gibi açık lisansların kullanıma geçmesini amaçlıyoruz.
SK: İnternetin sınırsız ve kimlik avından muaf bir alan olabilmesi için mücadele veriyoruz. Filtre uygulaması hem internetin "anonim ve sınırsız" sıfatlarına aykırı, hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırılıkları da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından karara bağlandı.
Küresel, özgür ve açık internet ağlarının devlet kontrolündeki kapalı bir ağa dönüşmemesi, tüm sansür ve kişisel bilgilerin takip ve kontrol edilmesini sağlayacak gelişmelere karşı eylemler yapıyoruz ve bu amaçla yapılan tüm eylemleri destekliyoruz.
Bunun yanı sıra özellikle Türkiye açısından haberleşme ve iletişimde monopole hayır demekte; rekabeti sağlayıcı/artırıcı politikaları ve telekom sektöründe serbestleşmeyi savunuyor, destekliyoruz.
Fikri mülkiyet ve patent yasalarının insanlığın değerleri ve bilgiye erişim hakkımız açısından çok geç olmadan ciddi şekilde tartışmaya açılması gerektiğine inanıyoruz.
"Telif sanatçıyı değil, yapımcıyı koruyor"
Türkiye'de telif meselesini çoğunlukla, telif ücretlerini alamadıkları için zor şartlar altında yaşan Yeşilçam oyuncularına ilişkin haberlerden biliyoruz. Keza "Korsana Hayır" kampanyaları da oldukça yaygın. Siz neden telife karşısınız?
BB: Özgür yazılım (GNU) projesinin ve Özgür Yazılım Vakfı'nın kurucusu Richard Stallman " 'free software' dediğimiz bedava değil özgür yazılım demektir" demişti. Biz telif hayatımızda olsun istemiyoruz ama sanatçı para kazanmasın, aç kalsın da demiyoruz.
Telif sanatçının hakkını korumuyor, prodüktörün, yayınevinin hakkını koruyor. Mesela, korsan karşıtı müzik prodüksiyon firması Sony hem karşı olduğu MP3 oynatıcıyı üretiyor, hem kopyalanabilir CD üretiyor, hem de sanatçının üzerinden para kazanıyor. Aracıyı kaldırın, sanatçı daha çok kazanacaktır.
SK: 21. yüzyıl ihtiyaçlarına yanıt vermeyen, çağın gerisinde kalmış telif ve fikri mülkiyet hakları yasalarının yeniden düzenlemesi, süre ve kullanım sınırlamaları yönünden değiştirilmesi, üretici ve sanatçıların haklarının korunarak, toplum yararına olmayan patent ve lisanslar yerine, daha özgür ve paylaşımcı üretim modellerin geliştirilmesi gerekiyor.
İktidar hedefiniz var mı? Avrupa Parlamentosu'nda iki KP üyesi bulunuyor. Siz de partileşip seçimlere girmeyi planlıyor musunuz?
SK: Türkiye Korsan Partisi Hareketi henüz emekleme aşamasında. Türkiye'deki yasal prosedürlerin korsan partilerin siyasal yaklaşımı uyumlu değil. Bu yüzden partileşmek öncelikli hedefimiz değil.
KP'ler aslında tıpkı yeşil hareket gibi ya da kadın hareketi gibi kendi alanı üzerine odaklanmış bir diğer post-modern dönem siyasal topluluğu.
Biz, düzen partisi değiliz ve bu noktada iktidar olmak amaçlarımızın belki en sonunda yer alıyor. Fikirlerimizin meclise bağımsız vekiller tarafından taşınmasını istiyoruz.
Ancak esas eylemlerimiz halkla birlikte dışarıda olacak. Sonuçta amacımız, şu aşamada iktidar olmak, milletvekili çıkarmak değil. (EA/YY)