Fotoğraflar: AA
“Felaket, facia, kaos ve yıkım…" Lübnan’ın başkenti Beyrut’u yerle bir eden, yüzlerce kişinin ölümüne binlercesinin yaralanmasına sebep olan liman patlamasını, Beyrut’taki görgü tanıkları böyle tarif ediyor.
Salı akşamüzeri meydana gelen patlama şehrin her yerinde hissedildi ve daha da önemlisi tüm şehirde büyük hasar ve panik yarattı. Yetkililer patlamanın nedenini bulabilmek için geniş çaplı araştırma başlattı.
Al Jazeera, patlamadan hemen sonra hayatta kalanlar ve görgü tanıklarıyla konuştu.
“Ben patlama olduğunda, limanın paralelindeki elektrik kurumundaydım” diyor Beyrutlu Nada Hamza. "Hemen arabamdan çıktım, bir binanın girişine doğru koşmaya başladım ama sonra fark ettim ki bina da hasarlı. Aileme telefon etmeye uğraştım ama kimseye ulaşamadım diyor Hamza ve ekliyor: “Hala hayatta kaldığıma inanamıyorum.”
Çok büyük bir patlamaydı
Beyrut Amerikan Üniversitesi öğretim üyesi Nasser Yassin ise patlama olduğunda Beyrut dışında olduğunu ancak patlamaya “çok yakınında” hissettiğini anlatıyor ve “Resmen herkes sallandı” diyor.
"Çok büyük bir patlamaydı. Daha önce böyle bir şey hiç görmemiş, yaşamamıştım. Üstelik ben Lübnan iç savaşını da biliyorum, İsrail’in işgalini de. Yani bu, şimdiye kadar benim bildiğim ve yaşadığım kadarıyla Lübnan’daki en büyük patlamaydı. Şu an tam olarak ne olduğunu kimse bilmiyor, bilmiyoruz ama Beyrut için çok büyük olduğunu kesin.”
“Yıkım kelimelerle anlatılamaz”
Patlamadan sonra yaralılara yardım etmek için ilk iş olarak hastaneye koşan eski sağlık bakanı Mohamed Khalifeh, patlama olduğu sırada evinde olduğunu anlatıyor:
"Evdekilere dikkatli olun diye bağırdım, çünkü ben deprem oluyor sandım ve sonra zaten her şey yerle bir oldu. Zar zor oradan kurtuldum ve ailemi bırakıp yaralılara yardım etmek için hemen hastaneye geldim.
"Şu anda kötü durumdayız, tıbbi malzemeler yetersiz, her şey yetersiz, bir şekilde baş etmeye çalışıyoruz ama gerçekten bu yıkımı anlatmaya kelimeler yetersiz kalıyor."
Bir felaket yaşandı
Eskiden orduda general olan Khaled Hamade ise patlamanın olduğu yere bir kilometre mesafede olduğunu belirtiyor ve “Gerçekten bir felaketti” diyor. “Bütün sokaklarda kırılmış camlar doluydu ve sokaklarda yaralı bir sürü, bir sürü insan vardı. Bütün bu olan biten bana Beyrut’taki iç savaşın son günlerini hatırlattı.”
beirutreport.com adlı haber sitesinin kurucusu, gazeteci Habib Battah ise olayı patlama yeri dışında birçok bölgeye zarar verdiği için “doğal afet” olarak adlandırıyor. Battah, “Patlama yerinden arabayla 10-15 dakika mesafesi olan yerlerde evleri olan arkadaşlarım bile evlerinin ciddi şekilde hasar gördüğünü söylüyor. Bu gece insanlar, o evlerde nasıl uyuyacaklar merak ediyorum, ne pencere var ne de başka bir şey”.
“Bu ülke böyle bir felakete hazır değildi” diye ekliyor Battah. “Hep büyük doğal afetlerin korkusuyla yaşardık. Mesela deprem gibi. Ama bu ülkenin acil durum yönetimi de yok. Şu anda çok tehlikeli olan otobanları kontrol altına alabilecek polis gücünü bile zar zor buluyorlar. Hiçbir yerde hükümetin vatandaşları için düzenleme ve güvenlik sağlamaya çalıştığını göremezsiniz zaten. O yüzden ne otoban kontrolleri var ne de binalarda yangın denetimi.”
Patlamadan sonra kanlar içinde kalan bir adam tam olarak ne olduğunu hiç anlayamadığını söylüyor ve ekliyor: “Ne oldu bilmiyorum, ben balık tutuyordum. Yangın var dediler, ben de eve gitmeye hazırlanmaya başladım. Tam o sırada bir şeyin patladığını duydum ve işte böyle yaralandım. Tek bildiğim bu.”
Yüzünden yaralanmış başka bir kişi de “Arabamla o civarlardaydım, patlamayla araba uçtu, devrildi. Yüzümdeki yaralar sanıyorum camlardan, camlar kesti çünkü” diye anlatıyor.
"Yusuf, baban cennete gitti"
Patlama dolayısıyla hasar görmüş olan Hotel-Dieu hastanesinde de onlarca insan kendilerine başka hastanelere gitmeleri söylense de tedavi olabilmek için hastaneye girmeye çalışıyor.
Sıra bekleyenlerden biri "Bu bir faciaydı, faciaydı” diye olan bitenin şokuyla konuşuyor.
Kalabalık bekleme salonunda ise bazı aileler sevdiklerinin ölüm haberlerini alıyor. Genç bir kadın acı içinde çocuğuna sarılıp “Yusuf, baban cennete gitti” diyor, kadının yanındaki yaşlı adam ise dizlerinin üzerine çöküp yerleri yumrukluyor.
Patlama yerinin yakınlarında demirleyen İtalyan bandralı gemi Orient Queen’deki yaralılar da hastaneye taşındı. “Gemi tamamen harap oldu, kabinler, salonlar, her şey” diye anlatıyor 69 yaşındaki gemi görevlisi. “Patlamayı duydum, lobinin diğer tarafına uçtum, yerdeki halıların üzerine yuvarlandım. Şimdi düşününce şanslı olduğumu anlıyorum, o halılar beni korudu.”
(NÖ)