Önce iş kazası, ardından trafik kazası. Ve yedi yıldır bitmeyen hukuk mücadelesi.
İhsan Erdoğan, iş kazasında fiziksel engelli oldu; trafik kazasından sonra ise hiç yürüyemiyor. Bitmeyen dava ise adeta ruh sağlığını bozdu.
Türkiye'deki çalışma koşulları, engellilerin yaşam koşulları ve hukuk sistemi ile bir arada tanıştı.
27 yaşında, alüminyum ustalığı yaptığı inşaatta dördüncü kattan düştü. Omurilik felci geçirdi, tekerlekli sandalye kullanmaya başladı. Ama yürüteçle ayakta durabiliyordu.
2006'da ise yanında başka bir tekerlekli sandalyeli arkadaşı ile birlikte yolda giderken araba çarptı.
Açtığı dava yedi yıldır devam ediyor. Talep ettiği tazminat 25 bin, yedi yılda harcadığı mahkeme masrafları ise 10 bin lira. Arkadaşı Emre Can da davacıydı ancak dava sonucunu göremeden hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.
Kaldırım işgaliyle gelen kaza
Erdoğan, her yerde tanık olduğumuz "kaldırım işgali" ile başlayan kazayı anlatıyor.
"Pendik'te Belediyenin Engelliler Merkezi'ne gidecektik. Kaldırımdan ilerleyecektik. Ancak bir ticarethane üç aracı park etmiş teyipleri tamir ediyordu. Biz de yola çıkmak zorunda kaldık. O sırada karşıdan gelen bir araba önce arkadaşıma çarptı. Sonra sanırım panikten fren yerine gaza basıp beni sürüklemeye başladı. Akülü arabam bir yere uçtu. Ben arabanın yastığıyla birlikte bayağı sürüklendikten sonra park halindeki iki arabanın arasına sıkıştım. Bana çarpan araba ancak o zaman durabildi. Park halindeki o iki araba da zaten park yasak yazan yere park etmişti."
Doktor paçasını bile kaldırmadı, oysa ayağı kırıktı
Erdoğan Pendik Hastanesi'ne kaldırılıyor. Doktora "Engelliyim ancak bacağımda ağrı hissediyorum" diyor. Paçasını dahi sıvamayan doktor, "Bir şeyin yok" deyip gönderiyor. O haliyle polis aracıyla olay yeri incelemesine gidiyorlar.
Eve gittiğinde pantolonunun çıkarınca fark ediyor ki bütün ayağı mosmor. Kartal Devlet Hastanesi'ne kaldırılıyor.
Doktor şok olmuş, meslektaşının film çekmemesine. Çünkü diz kapağında parçalı kırık vardı. Kangren olup ayağı kesilme tehlikesi geçirdi. Ödem oluştuğu için dokuz ay hastanede yattı. Bir yıl boyunca da evde iltihabın akıntısı devam etti. SSK hastane masraflarını karşılasa da evde devam eden tedavi sürecinde bir sürü para harcadı.
Bu arada kazada akülü arabası da paramparça oldu. Daha yeni almıştı, fiyatı 5 bin lira.
Kazadan sonra hiç yürüyemiyor
En kötüsü de kazadan sonra artık yürüteçle de yürüyemez duruma geldi. Eskiden evde bisiklet çevirip egzersiz yapabiliyor, yürüteçle yürüyordu. Artık diz kapağını hareket ettiremiyor. Araca inip binerken zorlanıyor. Egzersiz yapamadığı için kilo aldı, bu da başka hastalıkları tetikledi.
Bitmeyen dava süreci için ise "Psikolojim bozuldu" diyor. Ceza davasında 2008'de aracı kullanan kişi suçlu bulundu. Ancak tazminat davası hala devam ediyor.
İş kazası sonrası aldığı malulen emekli maaşı dışında bir geliri yok. Eşi de çalışmıyor. Mahkeme masrafları için harcadığı 10 bin lirayı da eş dost sağlamış.
Şimdi mahkeme ikinci kez bilirkişi heyeti için 900 lira istedi. Ancak Erdoğan, artık bunu karşılayabilecek durumda değil. Zaten davaya olan umudu da kalmamış.
Bu yüzden Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği davaya müdahil olacak. Dernek Başkanı Adem Kuyumcu şöyle konuştu:
"Bu davada büyük eksiklikler var. Üstelik dört kez hakim değişmiş ve neredeyse zamanaşımına uğrayacak. Sadece araç sahibi ve sürücüsüne dava açılmış. Oysa o kaldırımı işgal edip cana kasteden üç araca, park etmemesi gereken yere park eden araca, Erdoğan'ı muayene etmeyen doktora ve aracın sigorta şirketine ayrı ayrı davalar açılmalı."
İş yerinde iş güvenliği sağlansaydı, o araçlar kaldırımı işgal etmeseydi tüm bunlar olmayacaktı. Uzmanlara göre, Türkiye'de her gün dört işçi iş kazasında ölüyor ya da sakat kalıyor. Ve sayılarını bilmediğimiz birçok engelli her gün sokaklarda küçük, büyük bazen de ölümle sonuçlanan kazalar yaşıyor. Nedeni ise, araçların yanlış park etmesi, kaldırımların yüksek olması, görme engelli yüzeyi olmaması vb...(NV)