Yurttaş Anayasasına İhtiyaç Var

Yeşiller 12 Eylül darbesinin 25. yıldönümünde, "Zoraki gerçekleştirilen birçok değişikliğe karşın, hâlâ özünden bir şey yitirmeyen, daha fazla demokrasi ve özgürlük taleplerinin önünde aşılmaz bir duvar gibi duran ve yeni makyajının öncesinde de sonrasında da her Milli Güvenlik Kurulu toplantısında hatırlatılması ihmal edilmeyen 1982 Darbe Anayasası, toplumsal sözleşme olma niteliğini çoktan yitirmiştir" dedi.

82 anayasası içerisindeki arayışların demokratik çözüm sıfatını hak etmediğini belirten Yeşiller, hukukun, yalnızca Avrupa Birliği'ne tam üyelik amacına yönelik yaptırımlar çerçevesinde değil, yurttaşların huzur ve mutluluğu için gerekli olduğunu vurguladı.

"Yamalı bohçaya benzeyen, uygulanmada ayak sürünülen, hatta birçok durumda devletin kurumları tarafından ihlal edilen bu hukuk sistemi, belki AB liderleri için müzakerelere başlamada yeterli görülebilir" diyen Yeşiller, şöyle devam etti:

"Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal durum, ülkeyi AB'ye bağlamadan önce, yurttaşları birbirine bağlayacak yeni bir toplumsal sözleşmeyi gerekli kılmaktadır.

"Yeşiller olarak bu sözleşmenin, Türkiye'nin toplumsal yapısındaki kültürel, dinsel ve etnik farklılıkların birlikteliğini sağlayacak, özgürlükçü ve sivil bir kurucu yurttaş anayasası olması gerektiğini savunuyoruz."

Mimarlar Odası: 12 Eylül darbesi çevre, kültür ve mimarlıkta da kalıcı tahribatlar yarattı

Mimarlar Odası, "12 Eylül 1980 Darbesi, sadece insan hakları ve özgürlüklerde değil, kent, çevre, kültür ve mimarlık alanında da hala sürmekte olan 'kalıcı tahribat'lar yaratmıştır" dedi.

Bu tahribat sürecinde, demokrasi ile planlı kentleşmenin "birlikte" askıya alınmasının rastlantı olmadığını belirten mimarlar, 12 Eylül'le birlikte özelikle arsa ve arazi rantının temel ekonomik tercihler arasında yer almasının, toplumsal hakları her alanda yok saymanın doğal sonucu olduğuna dikkat çekti.

"Ekonomide üretim yerine talanın yeğlendiği, kentleşmede de planlama yerine fırsatçılığa dayalı politikalar, kent ve çevre haklarının ihlali ile ancak yaşama geçebileceğinden, 12 Eylül'ün bu yöndeki temel işlevi ve karakteri yağmacılık ve çıkara dayalı imarcılık için en uygun siyasal ortamı oluşturmuştur."

Kentleşmede kalıcı ve giderilmesi olanaksız tahribatın yaşandığını ifade eden oda, plansız ve talana dayalı yapılaşmayı ülke düzeyinde egemen kılan yasal ve kurumsal sistemin hemen sona erse bile, bugüne dek yaratılan sağlıksız çevrelerin kolay kolay düzeltilemeyeceğini vurguladı.

Bellek 12 Projesi başladı

Tarih Vakfı Ankara Girişimi tarafından geniş bir katılımla hazırlanan ve 12 Eylül Dönemi Belgeliği kurulmasını hedefleyen Bellek 12 Projesi, dün resmen başladı.

Tarih Vakfı projenin büyük ilgi gördüğünü ve toplumun çeşitli kesimlerinden gelen bilgi ve belge destekleri, yapıcı eleştiriler ve uyarılar sayesinde, gerçek anlamda sivil bir proje olarak yola çıktığını ifade etti.

Bellek 12, 12 Eylül dönemini, 15 Mayıs 1974'te çıkarılan genel af ile 6 Kasım 1983'te yapılan genel seçim arasındaki zaman dilimi olarak ele alıyor.

Bu geniş kapsamlı girişim, 12 Eylül dönemini sadece siyasal değil, toplumsal, iktisadi ve kültürel sonuçları da olan önemli bir süreç olarak tanımlıyor.

Türkiye'deki bütün toplumsal kesimleri doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen bu sürece ilişkin her türlü belgeyi toplamayı ve üretmeyi hedefleyen Tarih Vakfı, her türlü kurum ve kuruluşların yanı sıra, bireyleri de destek vermeye çağırıyor. (KÖ)