OdaTV davasından Silivri Cezaevi'ne tutuklu gazeteci Soner Yalçın "Bakın Biz Nasıl Örgütüz" başlıklı yazısında, aynı davadan tutuklu gazeteci, yazar Doğan Yurdakul'un eşinin ağır hasta olduğunu söyleyerek ziyaret için izin verilmesini talep etti.
Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı da bianet'e yaptığı açıklamada, hükümlülerin aksine tutukluların bu gerekçelerle izin alamadığını, ancak Yurdakul'un durumunda, mahkemenin tahliye kararı vermesi gerektiğini ifade etti.
"Merhamet edin"
Yalçın, mektubunda Yurdakul'la ilgili özetle şunları yazdı:
"Hayatım boyunca kimseden merhamet istemedim, dilenmedim. Ama şimdi... Ey savcılar, hakimler, siyasal iktidar, adalet bakanı! Doğan Yurdakul'un eşi Güngör Hanım ölüyor. Bir kez, bir kez eşinin gözlerine bakarak veda etmek için izin istiyor Doğan Ağabey."
"Merhamet edin! Doğan Yurdakul, eşinin yanına hastaneye gitsin, vedalaşsın. Buna izin veriniz; insanlığın yüce bir değer olduğunu ispatlayınız. Sizden kendi adıma tek isteğim bu. İnanın gerisinin; cezaeviymiş, duruşmaymış, iddianameymiş, şuymuş buymuş hiç önemi yok. Bu insanlığı gösteriniz..."
Bu bir insanlık sorunu
Avukat Kozağaçlı, konunun hukuki yönüyle ve önceki uygulamalarla ilgili şu açıklamayı yaptı:
* Türkiye'nin de uymayı kabul ettiği uluslararası sözleşmelerde de, birinci dereceden yakınların ölümü veya hastalığı esnasında, yas veya destek olmayla ilgili hükümlülerin hakları vardır. Tutuklular ise bu haklardan yararlanamıyor. Bu durumda tutukluluğun sonlandırılması gündeme gelebilir. Mahkeme, Yurdakul'un durumunda, tutukluluk süresine de bakarak tahliye kararı verebilir.
* Ceza İnfaz Kanunu'nun (CMK) abartılması taraftarı değilim, bu gibi hastalık durumlarında tutukluluğun sona ermesi gerektiğine inanıyorum. Adli hükümlü olsaydı savcılık kararıyla eşini görmesi ve destek olması için mahkeme kararı bile gerekmeden izin alması mümkündü. Fakat Terörle Mücadele Kanunu'ndan (TMK) yargılandığı için bu izni alması da zorlaşıyor, cezanın infazının ertelenmesi mümkün olmuyor. Bu uygulama çifte standart yaratıyor.
* Sorunun insanlık sorunu olduğu açık, yasalarla insanın onuru, duygusal bütünlüğü zarara uğratılamaz. Temel hakların önem sırası konusunda ciddi bir yanılgı var. Bir kişinin kaçma şüphesiyle; yaşam hakkı, vücut bütünlüğü hakkı ve insanlık onuru arasında kıyaslama yapıldığında tutuklama önemsiz kalır.
* Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Cemal Temizöz davasında, tutuklu Kukel Atak, faili meçhuller gibi insanlığa karşı işlenen suçlarla yargılanıyorken tahliye edilmişti. Sağlık sorunlarıyla tahliye talebini reddeden mahkeme, tutukluluk süresini göz önünde bulundurarak bu kararı verebilmişti. Bu durumda Yurdakul'un tahliyesinin tartışılmaması bile gerekir, hemen tahliye edilmelidir.
* Zaten uzun tutukluluk süreleri, sadece adaletin gecikmesiyle açıklanamaz. Tutukluluğun uzaması, bütün ceza ve adalet sistemini çürüten bir durumdur. Hukuka da aykırıdır. (AS)