Yunanistan Synaspismos (Sol Hareketler ve Çevre Koalisyonu) Partisi Dış İlişkiler Sözcüsü Panos Trigazis, Yunanistan ve Türkiye'nin karşılıklı silahsızlanma ve silah harcamalarını azaltma yönünde imzalayacakları bir anlaşmanın, iki ülkenin ortak sorunlarının çözümünde önemli rol oynayacağını söylüyor.
Synaspismos ve Türkiye'den Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) geçen hafta iki ülkenin başbakanları Recep Tayyip Erdoğan ve Yorgo Papandreu'nun buluşması nedeniyle ortak bir bildirge yayınlamış ve silahsızlanma anlaşmasının derhal hazırlanmasını istemişlerdi.
Trigazis'le böyle bir anlaşmanın nasıl hayata geçebileceğini ve Yunanistan-Türkiye ilişkilerini konuştuk.
ÖDP'yle birlikte bir silahsızlanma anlaşması önerdiniz. Bu nasıl, hangi araçlarla mümkün olabilir? İkili bir anlaşma yeterli olacak mı?
Bence böyle bir anlaşmanın gerekliliği apaçık ortada. Özellikle de bu derin ekonomik kriz döneminde buna ihtiyaç var. Böylece her iki halk için büyük ölçüde kaynak serbestleşmiş olur. İki hükümet müzakere yürüttükten sonra, bu anlaşma Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliği ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) bırakılabilir. BM ve AGİT, Yunanistan-Türkiye anlaşmasının uygulanması ve izlenmesi için teknik yardım sağlayabilir.
İki ülkedeki toplumsal hareketler askeri harcamaların azaltılmasına yönelik böyle bir anlaşma için neler yapabilir?
Yunanistan ve Türkiye halkları böylesi bir anlaşma için nihai rol oynayabilir. Bunun farklı toplumsal statüler ve hareketlerin gündelik talepleriyle, özellikle de emekçilerinkiyle çok yakın ilgisi var. Ama karşılıklı ve dengeli bir anlaşmaya varılmasının tek kazancı ekonomik alanda olmaz. Türkiye ve Yunanistan'ın silahlarını ve askeri bütçelerini azaltması, ikili sorunların çözümü için alternatif bir yaklaşımın kalbinde yer alıyor. Bu miltarizme ve şovenizme karşı bir barış kültürünün oluşturulmasına büyük katkı sağlar. Bu yönde çok çeşitli adımlar atılabilir.
Erdoğan da Yunanistan ziyaretinde askeri harcamaların azaltılmasını gündeme getirdi. Bu kaynakların "başka alanlarda" kullanılabileceğini söyledi. Sizin önerinizin farkı ne?
İki hükümetin de ilkesel düzeyde silahların ve askeri bütçenin azaltılmasını kabul etmesi olumlu. Ama biz somut adımlar talep ediyoruz. Bu konu Yunanistan-Türkiye gündeminin en öncelikli maddelerinden bir olmalı. Sadece sözler yetmez.
Bu konuda Yunanistan kamuoyu ne düşünüyor?
Genelde tepkiler olumlu. Ama kuşkuyu ve korkuyu artırmaya oynayan güçler var; bu düşünceleri bir ütopyaymış gibi sunuyorlar. Yunanistan-Türkiye ilişkilerinde olumlu bir değişim olamayacağına dair görüşlerin derin kökleri var. Ama bu teklifi ilk kez gündeme getirdiğimiz 1999'dan bu yana durum iyiye gitti.
"Erdoğan'ın 'sabır' tavsiyesine ihtiyacımız yok"
Erdoğan ekonomik krizle ve Yunanistan hükümetinin önlem paketine dair emekçilere "sabır" tavsiye etti. "Biz de kemer sıkma önlemleri aldık" dedi. Ne düşünüyorsunuz?
Bay Erdoğan'ın böylesi tavsiyesine ihtiyacımız yok. Açıklanabilir ama kabul edilemez bir şey bu. AKP hükümetinin Türkiye'de neoliberalist politikalar izlediğini biliyoruz. Yunanistan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesini istemek önemli, ama bunu her iki ülkedeki dahili neoliberal gündemlere izin verilmesiyle karıştırılmamalı. Böylesi gündemlere razı olmamız beklenemez.
Erdoğan-Papandreu görüşmelerinden genelde ne sonuç bekliyorsunuz?
Öze dair pek bir şey beklemiyoruz aslında. Yunanistan-Türkiye ilişkilerinde "yeni bir dönem" henüz görünmüş değil. İki ülkenin dış politikaları Atlantikçi bir çizgi izliyor, bu da hükümetlerin politikalarını büyük ölçüde belirliyor. Biz Atlantikçiliği ve NATO'yu reddediyoruz. Bize göre, yeni bir dönemin işareti, Türkiye hükümetinin "casus belli"* kararını geri almasıyla olabilir. Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki sorunlar ancak barış içinde, diyalog yoluyla, uluslararası hukuk zemininde çözülebilir. (TK)
_______________________________________________________________________
* "casus belli": "Savaş nedeni" anlamındaki Latince söz. Türkiye, 8 Haziran 1995'te aldığı bir kararla, 31 Mayıs 1995'te Yunanistan'ın karasularını 6 milden 12 mile çıkarma kararının uygulanma durumunu, casus belli sayacağını ilan etmişti. Uluslararası hukukta kuvvet kullanma ya da kuvvet kullanma tehdidinde bulunmak yasak. Bu nedenle, bir durumu "casus belli" olarak ilan etmek hukuka aykırı.