Yunanistan'ın ekonomik durumu günlerden beri Almanya basınında ilk sayfaları işgal ediyor. Bazı gazeteler analizler yayınlarken, bazıları da "nedir bu domuzlardan çektiğimiz!" başlıklı yorumlar yayınlıyorlar. PİGS: Yani domuzlar, şu ülkelerin baş harflerinden oluşuyor: Portugal (Portekiz), Italy (İtalya), Greece (Yunanistan) ve Spain (İspanya).
Konunun Almanya gazetelerinde bu kadar yer almasının nedeni, Avrupa Birliği (AB) Zirvesi'nde Yunanistan'dan başlayarak ekonomisi kötü durumdaki Güney Avrupa ülkelerine ekonomik yardım kararı alınması... AB bütçesinden büyük miktarda kredi verilecekse, burada aslan payı daima Almanya'ya düşer...
AB içinde "halkların kardeşliği"nin ne kadar hassas bir dengede bulunduğu, sağ gazetelerin "Yunanistan bizi sömürüyor" temalarından da belli oluyor. Haftalık Focus dergisi geçtiğimiz hafta orta parmağını havaya kaldırmış Afdorit kapağıyla yayınlanınca, Yunanistan'da değişik örgütler dergiyi protesto ettiler ve Almanya mallarına boykot çağrısında bulundular.
Boykot güzel söz ama olacak iş değil! Yunanistan'ın AB'deki 27 ülkenin 16'sının ortak para birimi olan Avro'ya girmesinden bu yana 11 yıl geçti. Bu dönemde Yunanistan'da üretilen birim maldaki işçi ücreti oranı yüzde 13 artarken, Almanya'da aynı dönemde yüzde 15 azaldı. Sadece bu gösterge bile, Almanya'da üretilen malların Yunan mallarını rakip olarak tanımadığını gösteriyor. Almanya sürekli olarak dış ödemeler dengesi fazlası verirken, aralarında Yunanistan'ın da bulunduğu bazı AB ülkeleri ise açık veriyorlar. Başka bir deyişle Almanya kendi krizini bir oranda bu ülkelere ihraç ediyor.
Sorun Yunanistan'ın AB, Avrupa merkez Bankası ve IMF denetiminde sıkı bir tasarruf politikasına girmesinden ve bu amaçla da ücretlerin dondurulmasından, işçi çıkarılmasından, emeklilik yaşının yükseltilmesinden, sosyal harcamaların kısıtlanmasından ibaret olsa, durumu daha kolay anlayabileceğiz.
Yunanistan çürümüş denilebilecek kadar laçka bir ekonomik ve politik yapıya sahip. Bu durum yıllardan beri bilinmekle birlikte gündeme gelmesi yeni sayılır.
Önceki yıllarda Yunanistan hükümeti gayrisafi milli hasıla (GSMH) rakamlarında sürekli düzeltme yapardı. Bu, normal, öteki ülkeler de yapıyorlar. Ne ki, normalde düzeltilen rakamlar öncekilerden yüzde bir-iki oranında farklı olurken, Yunanistan düzeltme yapınca bu oran yüzde 25'e kadar çıkıyordu.
Sorulurdu: "Bu kadar büyük değişiklik nasıl oluyor?"
"Bazı kalemleri hesaplamayı unutmuşuz."
"Mesela hangileri..."
"Silah kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, kumar, fuhuş gibi kalemler..."
Bu kalemlerde de paranın dönmesi söz konusu olduğuna göre, bunların da GSMH'ya dahil edilmesi gerek!
Yunanistan GSMH rakamlarını "düzelterek" AB'den ek kredi de alıyordu. Yeni hükümet işbaşına gelince ve bu durum da ortaya çıkınca soruşturma açıldı ve eski İstatistik Dairesi Başkanı suçlu bulundu! Anlaşılan tahrifatı kendi başına yapmış ve AB'yi de kandırmıştı!
Tekil örnekle sınırlı olmayan bu duruma geniş bir kayıt dışı ekonominin varlığını, orta gelire sahip kesimlerin çok az vergi ödemesini, yaygın rüşveti de eklerseniz, AB ile Yunanistan arasındaki sorunu daha iyi anlayabilirsiniz.
Bu ülkede daha kurallı bir kapitalizmin örgütlenmesi söz konusudur. Yeni kurallar en fazla emekçileri ezecek, ama bu arada da kapitalizm için bile fazlasıyla asalak sayılabilecek bazı kesimlerin tasfiyesi de söz konusu olabilecek...
Yunanistan halkı haklarının gasp edilmesine karşı sessiz durmayan, direnen bir özelliğe sahip... Geçtiğimiz ay bu ülkede genel bir grev yaşandı ve arkasının geleceği de belli oluyor. Ne ki, bu tür direnişleri yaşamamış olan bizlerin Yunanistan'daki duruma dışarıdan bakıp direnişin boyutunu abartmamamız gerekli. Genel grev, AB ülkelerinde, fazla olmasa bile rastlanan bir durum. Burjuvazinin alışık olmadığı bir direniş çeşidi değil.
AB'nin hemen her ülkesinde grevler ve değişik direnişler var, ama değişik ülkelere yayılan eşgüdümlü eylem görülmüyor. Herkes kendi başına direniyor ve bir noktadan sonra da verilene razı olmak durumunda kalıyor.
Bu durumu Almanya'daki toplu iş sözleşmelerinde açıkça görmek mümkün... "Düşük zamma razı olun ama işyeri güvencesi verelim" noktasında sendika, işverenle anlaşmak zorunda kalıyor. İşçilerden de duyulabilir bir itiraz gelmiyor.
Sermaye, AB çapında emekçilere göre oldukça daha iyi örgütlü...
Mevcut durumda bu gerçeklik açık olarak görülebiliyor. (EE/EK)
YUNANİSTAN'DA KRİZ
Yunanistan, Emekçileri Ezerek "Kurallı" Kapitalizme Geçiyor
Bu ülkede daha kurallı bir kapitalizmin örgütlenmesi söz konusu. Kapitalizm için bile fazlasıyla asalak sayılabilecek bazı kesimler tasfiye edilirken yeni kurallar en fazla emekçileri ezecek. Ufukta Avrupa ölçeğinde bir işçi dayanışması henüz görünmüyor.
ilgili haberler
Hak odaklı, çok sesli, bağımsız gazeteciliği güçlendirmek için bianet desteğinizi bekliyor.
ilgili haberler
diğer yazıları
LİBYA'YA NATO SALDIRISI
Anti-Emperyalizm, Ama Hangisi?
28 Mart 2011
EKOLOJİK KRİZ
Halk Almanya Hükümetine Nükleer Santral Kapattırıyor
16 Mart 2011
ÖĞRENCİ MÜCADELESİ
ODTÜ: Komer'in Arabasından Anadilinde Eğitime
7 Ocak 2011
NATO ZİRVESİ
Füze Kalkanı: İyi Bir Sipariş
23 Kasım 2010
ENGİN ERKİNER'DEN FRANKFURT KİTAP FUARI
Arjantin Pavyonu Müthişti
11 Ekim 2010