Yumul, iki partinin niteliğini şöyle karşılaştırıyor:
"CHP kendisini devletçi/bürokratik geleneğin devamı olarak görüyor ve bu geleneği içselleştirmiş seçmenlere hitap ediyor. MHP'yse daha 'halkçı' diyebileceğimiz, daha popülist bir milliyetçiliği savunuyor. CHP daha çok merkezin, seçkinlerin, MHP'yse çevrenin milliyetçi duygularına hitap ediyor. Ve iki parti söylemlerinde gittikçe birbirine yaklaşıyor."
Yumul: CHP milliyetçiliği öne çıkarıyor, MHP devlete yaklaşıyor
CHP'nin solun dışladığı milliyetçiliği ön plana çıkardığını, MHP'nin de söylemindeki sistem dışı öğeleri temizlediğini ve kendini daha fazla devlete yaklaştırdığını saptayan Yumul, "Kendini halkın duyarlılıkları, maneviyatı, gelenekleri ile özdeşleştiren, gücünü bunlardan aldığını iddia eden MHP'yle, kendini devletin duyarlılıklarıyla özdeşleştiren CHP'nin birbirlerine böylesine yakınlaşması, aslında bu iki partiyi tanımlayan asıl öğenin milliyetçilik/ulusalcılık olduğunu gösteriyor" diyor.
"Sağcıların MHP'ye solcuların CHP'ye oy vermesini istemek, bunun en açık göstergesi. Meşru olan tek söylemin içe kapanmacı milliyetçilik olduğu bu günlerde, bu hakim söyleme ister milliyetçilik, ister ulusalcılık pozisyonundan eklemlenmeye çalışmak, egemen söyleme hapsolmanın bir göstergesi. Her iki parti de hakim söyleme tutsak." (NK/TK)