Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kurucularından, meclis başkanlığı, başbakan yardımcılığı, hükümet sözcülüğü görevlerinde bulunan Bülent Arınç’ın son günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP içindeki yapılanmalara yönelik getirdiği eleştirileri “AKP Devri” başlıklı kitabın yazarı Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yüksel Taşkın’la konuştuk.
TIKLAYIN - ARINÇ: YIKMAYA ÇALIŞTIĞINIZ ÇINARIN GÖLGESİNDE ÇOK HAKİKAT VAR
Taşkın’a Arınç’ın çıkışlarını, bu çıkışların zamanlamasını, yine AKP kurucuları arasında yer alan Hüseyin Çelik ve Suat Kılıç gibi isimlerin Arınç’a açık desteğini, partide Ahmet Davutoğlu’nun durumunu, “özgül ağırlığı” olan isimlerin siyaset alanında rollerini ve Abdullah Gül’ün durumunu sorduk.
Farklı bir siyaset için Davutoğlu’nun risk alabilmesini sağlayabilmek amacıyla Arınç’ın sesini yükselttiğini söyleyen Taşkın, olası bir başkanlık sisteminin AKP’yi de Ahmet Davutoğlu’nu da zayıflatacağını vurguluyor.
Abdullah Gül, Hüseyin Çelik, Bülent Arınç gibi isimlerin zamanında partide eleştiri kültürünü hakim kılmadıkları için bugün bir trajedi yaşadıklarını ifade eden Taşkın, bu isimlerin 1 Kasım’da Erdoğan tarafından ters köşeye yatırıldıklarını belirtiyor.
Partiden kopuşlar
“Arınç’ın benzer çıkışları daha önce de oldu. AKP kurucularından da bugün partinin geldiği yeri eleştirenler var. İlk kopuş Ertuğrul Yalçınbayır’dan gelmişti. Kendisi ‘Erdoğan’ın parti içi demokrasi vaatlerini tutmadığı’ gerekçesiyle uzaklaşmıştı.
“Ardından Abdüllatif Şener partiyle yollarını ayırdı. Şener, neden ayrıldığını uzunca bir söyleşi kitabıyla detaylandırdı. Bu kitabın yeterince ilgi görmemesi belki de basıldığı tarihte (2008) ‘AKP’nin demokratikleşme sürecinin yegane aktörü’ algısının henüz güçlü olmasıyla ilişkiliydi.
“2010’dan sonra AKP’nin liberallerle ve Gülen cemaatiyle arası açılınca partide Erdoğan’ın mutlak hakimiyetinin tesis edebilmesi için gerekli ortam oluşmuş oldu. Erdoğan sürekli ‘dış düşman’ söylemine abanarak hem partideki hem de seçmenleri arasındaki vazgeçilmezlik algısını derinleştirdi.
TIKLAYIN - ARINÇ ÇÖZÜM SÜRECİNİN HEMEN GERÇEKLEŞMESİNDEN YANA
“Arınç, Çelik, Gül 17-25 Aralık’ta cesur davranmadı”
“Erdoğan’ın en kırılgan göründüğü 17-25 Aralık süreci, parti içinde ona eleştiri yöneltmek adına son derece elverişliydi.
“Ne Arınç ne Çelik ne de Gül bu süreçte cesur davranamadılar. Erdoğan’ın kırılgan döneminde AKP’de bir ‘fabrika ayarlarına dönüş’ hareketi için elverişli ortam varmış gibi görünüyordu. Ama bu fırsat kaçmıştır.
“Erdoğan hemen bir tür ‘savaş kabinesi’ veya ekibi kurdu ve süreci umulmadık biçimde tersine çevirdi.
“Davutoğlu öne çıktı, Gül-Arınç etkisizleşti”
“Bu süreçte Erdoğan, Davutoğlu’nu öne çıkararak, Arınç ve Gül’ü etkisizleştirmeyi başardı.
“Davutoğlu, önce Erdoğan’a yanaşıp zamanla özerkleşebileceğini hesaplamış olabilir. Ama Erdoğan’ın Davutoğlu’yla güç paylaşımına niyetinin olmadığı çok kısa sürede anlaşıldı.
Davutoğlu’nun kaçırdığı fırsat
“Davutoğlu da çok önemli bir fırsat kaçırdı aslında. Davutoğlu en azından başlangıçta, yolsuzlukla itham edilen dört bakanın Yüce Divan’a gitmeleri ve aklanmaları yönünde bir siyaset izleyeceğinin sinyallerini vermişti.
“Meclis gurubunda da bu yönde bir hava oluşmuştu. Davutoğlu kısa sürede edilgenleşti. Eğer kararlı davransaydı, ‘AKP’de benimle beraber temiz bir başlangıç yapılacak’ mesajıyla güç biriktirebilirdi.
“Yine başlarda utangaç da olsa ‘Başkanlık gündemimizde yok’ türünden çıkışlarda bulunuyordu. Ama bu konuda da hizaya geldi.
“Davutoğlu’nun bu utangaç arayışları, kendisine dair de bir kuşkuculuk oluşmasına neden oldu.
“Erdoğan, Gül-Arınç-Davutoğlu ittifakını önledi”
TIKLAYIN - ERDOĞAN'DAN ARINÇ'A: O ZAT BENİMLE ÇALIŞTIĞI ZAMAN KONUŞMADI
“Son AKP Kongresi’nde kendi Merkez Yürütme Kurulu’nu (MYK) oluşturmasına izin verilmedi. Yine Bakanlar Kurulu listesi de delindi.
“Böyle olunca Davutoğlu’nun, ‘seçimlerde yüzde 49 oy alan Başbakan’ avantajını, liderliğini güçlendirme yönünde kullanamadığı açıkça söylenebilir.
“Böylece Erdoğan’ın Davutoğlu, Arınç ve Gül arasında oluşabilecek bir ittifakı önlediği, zamanla da Davutoğlu’nu etkisizleştirmeyi başardığı söylenebilir. Her şeye rağmen Arınç’ın Davutoğlu’ndan vazgeçmediği, beraber hareket etmek için sıcak mesajlar gönderdiği de açıktır.
Başkanlık sistemi ve Davutoğlu
“Davutoğlu düştüğü bu durumdan memnun mudur? Bana göre değil. Bu saatten sonra Başkanlık sistemine geçiş arayışlarının hızlanacağı anlaşılıyor.
“Başkanlık doğal olarak Başbakanlığın kurumsal olarak daha da etkisizleşmesi demek. Davutoğlu, kendisinin kurumsal olarak etkisizleşeceği bir süreçte çok hevesli ve aktif olabilir mi?
“Olabilir ama eğer başka türlü bir alternatif imkanı oluşursa ayak direyebilir. Ama bu şu anda oldukça düşük bir olasılıktır.
“Arınç, Davutoğlu’nun risk alması için sesini yükseltiyor”
“Arınç, Gül ve Davutoğlu, çatışma ortamının Türkiye’yi yönetilemez hale getireceğini görüyorlar.
“Arınç, aslında risk alarak Davutoğlu’nun işini kolaylaştırmaya çalışıyor. Türkiye iyice yönetilemez hale gelmeden itiraz etmesi veya başka türlü bir siyaset için risk alması adına sesini yükseltiyor.
“Gül’ün de böyle düşündüğünü tahmin edebiliriz. Ama Davutoğlu’nun bu desteği alıp başka türlü bir siyaset önerisiyle risk alması mümkün müdür? Bu çok düşük bir olasılıktır.
“1 Kasım’da Arınç da Gül de ters köşe oldu”
“Aslında 1 Kasım seçimleri hem Arınç’ı hem de Gül’ü ters köşeye yatırdı. Onlar seçim başarısızlığıyla Erdoğan’ın etkisini yitirdiği bir AKP hayali kuruyorlardı ama bu gerçekleşmedi.
“AKP’yi Erdoğan etkisinden uzaklaştırmak veya başka bir parti kurmak hesapları, 1 Kasım’la beraber alt üst oldu.
“Arınç, Gül, Çelik bir trajedi yaşıyorlar”
TIKLAYIN - HÜSEYİN ÇELİK BAŞBAKAN DANIŞMANLIĞINDAN İSTİFA ETMİŞ
“Aslında Arınç, Gül, Hüseyin Çelik tüm bu isimler bir trajediyi yaşıyorlar. Eğer AKP’de eleştiri kültürünün oluşması için başlangıçta fedakarlık edebilselerdi bugün işler çok başka türlü olabilirdi.
“Eleştiri kültürleri olmadığı için fırsat üstüne fırsat kaçırdılar. Bugün ne yapsalar sadece kendilerini anımsatmak veya ikballeri için harekete geçmekle eleştirilecekler.
“İtiraz hareketi mümkün ama…”
“Ama ortada başka bir durum var. Erdoğan’ın Başkanlık hayalleri hem Başbakanlığın hem de parti olarak AKP’nin güçsüzleşmesi demek.
“Türkiye daha da yönetilemez hale gelirse, bu süreçten olumsuz etkilenenlerin bir itiraz hareketi yaratmaları mümkündür. Ama bu tekrar söylersek, düşük bir olasılıktır.
“Siyasette doğru zamanda risk almazsanız, istemediğiniz süreçleri uzaktan izlemek zorunda kalırsınız…” (EKN)