O "normal bir hayat" için bizim yapabileceklerimiz elbette kısıtlıydı. Aklımıza ilk geleni hayata geçirmek için uğraşmaya başladık. O bombaların, 20 küsur yıldır bölgede yaşananların izini silmek elbette mümkün değildi ama her başlangıç işe yarayacaktı.
İşte o başlangıç ilk meyvesini perşembe günü Yüksekova'da verdi. Anadolu Kültür'ün Heinrich Böll Stiftung Derneğiyle ortaklaşa, Avrupa Birliği desteğiyle başlattığı "Hakkari, Yüksekova ve Şemdinli'de Sivil Alan Yaratmak" başlıklı programının ilk etkinliği Yüksekova'da bir dershanenin teneffüs alanında açılan bir sergi oldu.
Hakkarili fotoğrafçı Servet Özdinç'le Yüksekovalı fotoğrafçı İshak Kalaç'ın Hakkari, Şemdinli ve Yüksekova fotoğraflarından oluşan "Hakkari'ye Genç Bakmak" sergisinin açılışı için ben de bir günlüğüne Yüksekova'ya gittim.
Panzerler azalmış ama hâlâ varlar...
Aralık ayında gördüklerimden farklı bir manzara göreceğimi hayal etmiştim ama yanıldığımı anladım hemen. Beş yıl süren neredeyse barış döneminin ardından yeniden ve yeniden başlayan çatışmalar, patlamalar, çatlamalar kentin "normale dönme" arzusunu yerle bir etmiş gibi görünüyordu geçen aralıkta. Durum dokuz ay sonra o zamanki kadar kötü olmasa da yine de ortalıkta bir gerginlik sezmek mümkündü. Köşe başlarını tutan panzerlerin sayısı azalmıştı evet, ama yok olmamışlardı.
O gerginlik bize de yansıdı. Böyle bir ortamda sergi açmak biraz şımarıkça geldi, ürktük. Hatta serginin tanıtımı için ziyaret ettiğimiz yerel gazetecilerden birinin tepkisi o kadar sertti ki, gülüp geçtim ama içten içe de bütün kent böyle düşünüyorsa kimse gelmez bu sergiye diye de korktum içimden.
Sonunda serginin açılış saati geldi. Kendi aramızda loto oynamaya başlamıştık bile, 10 kişi mi gelir yoksa 50 kişi mi diye... Birkaç dakika içinde hepimizin tahminleri boşa çıktı. Nereden çıkıp geldiklerini bilemediğim 200'e yakın insan küçücük sergi alanımızı doldurdu. Bir ara salon o kadar kalabalıklaştı ki insanların dışarıda sıra beklediklerini, çıkanların yerine girdiklerini fark ettim.
Ağır politik yükten uzak birkaç saat...
Serginin açılışını 2 saat sonra insanları sohbetlerinden zar zor ayırarak sonlandırdığımızda mekanda hem Yüksekova'nın hemen hemen bütün protokolünü ağırlamıştık, hem de gençleri, sivil toplum örgütlerini ve halkı...
İki saat süren kokteyl boyunca insanlar hem sergiyi gezdiler hem de birbirleriyle konuşma imkanı buldular.
Peki bütün bunları neden anlatıyorum? Ne var yani Yüksekova'da sergi açıldıysa?
Efendim, naçizane hem İstanbul'da, hem de Diyarbakır, Kayseri, Kars gibi Anadolu kentlerinde sık sık sergi açılışlarına gidiyorum. Bu kadar ciddi bir kalabalığı ilk kez Yüksekova'da gördüm ve bu kalabalıkla birlikte anladım ki aslında insanların derdi, isteği çok basit. Kendilerini rahat hissedebilecekleri, enselerinde bir nefes olmadan hareket edebilecekleri, konuşabilecekleri, günlük hayatın ağır politik yükünden uzaklaşabilecekleri sivil alanlar, belki bir sergi açılışı, belki bir söyleşi ya da bir imza günü...
Bizim için sıradan, kolay, basit gelen bir sürü şey, küçücük bir kasabada iki saatte bir şeylerin değişmesini sağlayabiliyor, işte bu yüzden anlattım... (ÇM/TK)
* Hakkari'ye Genç Bakmak Sergisi 6-13 Eylül'de Hakkari'de, 14-20 Eylül'de Şemdinli'de açılacak... Benzer kalabalıkları orada görmeyi umuyoruz...