Hükümet adına Başbakan yardımcısı Cemil Çiçek’in gönderdiği tebliğle ve Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) aracılığıyla uygulamaya sokulan yayın yasağı Danıştay 13. Dairesi’nce yürürlüğü oybirliğiyle durdurulmuş, ancak hükümet yasak konusunda ısrarcı olmuştu.
Sınırı somut olarak belirtilmesi zorunlu
Danıştay kararında, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanunun gereği belirlenen durumlarda, Başbakan veya görevlendireceği bakanın yayını durdurabileceği hükmüne yer verildiği anımsatıldı.
Danıştay, “(…) düzenlemenin, yayının önceden durdurulması niteliğinde olması nedeniyle yayın özgürlüğünü kısıtlaması, bu haliye yasaklama niteliği taşıması karşısında kapsam ve sınırlarının açık ve somut bir biçimde durdurma kararında belirlenmesinin zorunlu olduğu, bu konunun demokratik rejimlerin önemli unsurlarından birini oluşturan yayın özgürlüğü ilkesinin gereği olduğuna işaret etmişti.
Yayıncı kuruluşları tereddüte düşürecek
Kararda, şöyle dendi:
“Aksine bir uygulama, yasanın anılan maddesindeki istisna hükmünün getiriliş amacının ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağı gibi sınırları belli olmayan bu tür yayın durdurmanın yayıncı kuruluşları, yapılacak yayınlarla ilgili olarak bu yasağa uyma konusunda tereddüte düşüreceği de kuşkusuzdur.
Dava konusu işlemle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasının kuvvetle ihtimal dahilinde olduğu sebebine bağlı olarak ve ‘güvenlik güçlerinin moral değerlerinin yüksek tutulması, toplumsal psikolojinin olumsuz etkilenmemesi ve çocukların ruh sağlığının korunması amacıyla’ durdurma kararı verilmiş ise de; radyo ve televizyon yayınlarının çeşitliliği de göz önüne alındığında yayın durdurma kapsamına alınan ‘kamu düzenini ve halkın moral değerlerini olumsuz etkileyen, güvenlik güçlerine dönük zaaf imajı yayan, toplumsal psikolojiyi olumsuz etkileyen, radyo ve televizyon yayınlarının’ hangi tür yayınlar olduğunun açık ve somut şekilde ortaya konulmaması nedeniyle durdurmanın kapsam ve sınırlarının kararda belli edilmediği ve kararın bu yönüyle 3984 sayılı yasanın 25/1. maddesine aykırılık oluşturduğu açıktır.” (EÖ/NZ)