Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kurucularından ve eski Genel Başkan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır’la Meclis Genel Kurulu’nda AKP'li dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesinin reddedilmesini konuştuk.
AKP içinden bazı vekillerin parti yönetimini değil vicdanlarını dinlemelerinin son derece önemli olduğunu düşünen Yalçınbayır, bu vekillerin ortaya çıkarak neden bu şekilde davrandıklarını kamuoyuyla paylaşmaları gerektiği görüşünde.
Türkiye’nin ciddi şekilde kuvvetler ayrılığını konuşması gerektiğini ifade eden Yalçınbayır, Türkiye’nin tamamen denetlenemez bir ülke olmaya başladığını belirtiyor ve ekliyor: “En tepedekinin danışmanı milletvekili olabilir mi? Milletvekilleri anayasanın 80. maddesine göre cumhurbaşkanına, başbakana, bakanlara danışmanlık yapamaz.”
Yolsuzluk dosyasının bu kadar kolay kapatılamayacağını dile getiren Yalçınbayır, bugüne kadar 46 soruşturma önergesi gördüğünü ama hiç birinde bu kadar etkili, somut ve makul deliller olmadığını ifade ediyor.
Derin gruplar…
Yalçınbayır, Meclis soruşturmalarını düzenleyen Anayasa’nın 100. maddesi ve ilgili iç tüzük maddelerinin mutlaka değiştirilmesi gerektiği görüşünde.
Mevcut yapıda soruşturmaların gizliliğinin ve bu konuda vekillerin özgür iradelerini ortaya koyabilmeleri ihtimalinin fiilen ortadan kalktığı görüşünü savunan Yalçınbayır, vekillerin vicdanlarına göre değil, parti yönetimlerinin istediği doğrultuda oy verdiklerini ifade ediyor.
“Grup toplantılarında bu konu konuşulmaz deniyor ama ‘derin gruplar’da bunlar görüşülüyor ve bu görüşmeler oy kullanan kişilerin iradelerine hem komisyonlarda hem genel kurulda yansıyor.”
Açığa çıkmaları onurlarıdır
Yalçınbayır’a oylamada dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesi konusunda parti kararından bağımsız hareket eden milletvekillerini soruyoruz.
Bu firelerin bölünme olmadığını ifade eden Yalçınbayır, bu kişilerin her halükarda parti yönetimi tarafından tespit edileceğini ve gelecek dönem milletvekili adayı yapılmayarak cezalandırılacaklarını belirtiyor ve ekliyor:
“AKP yönetimi tepeden gelen talimatlarla hareket eder hale gelmiştir. Bu da parlamenter sistemi özünde zedeleyen, vekillerin bağımsız ve özgür olmalarını engelleyen bir durumdur.
“Oylamada vicdanıyla hareket eden vekiller mazeret üretmeden ortaya çıkıp açıkça neden böyle oy kullandıklarını açıklamalılar.
“Bizde maalesef demokrasi cesaret istiyor. Bu kişiler gizli oyla cesaretlerini ortaya koydular, yapılanları reddettiler ama niçin reddettiklerini dilleriyle söylesinler. Dosya söylüyor, diğer deliller de söylüyor. Onlar da söylesinler ve açığa çıksınlar. Açığa çıkmaları onların onurlarıdır.”
“AKP parti programı uygulanmıyor”
AKP milletvekillerinin parti programı ve parti tüzüğüne bakarak orada yolsuzlukla mücadele hükümlerini okuması gerektiğini dile getiren Yalçınbayır, “O partiye girdilerse o partinin anayasasını bilsinler” diyor.
“Siz koruyup kollarsanız, aklayıp paklarsanız Anavatan Partisi’nin (ANAP) ve Doğru Yol Partisi’nin (DYP) mukadderatına doğru gidersiniz. İşin aslına, özüne dönün. İşin aslı, özü partinin programıdır. Bu programı bugün parti yöneticileri uygulamıyor. Bugün onları bu program doğrultusunda uyaracak kişi de yok.”
“AKP’lilerin parmakları da inecek”
Daha önce Meclis’te üç dönem bulunduğunu belirten Yalçınbayır, 46 soruşturma önergesi gördüğünü ama hiç birinde bu kadar etkili, somut ve makul deliller olmadığını ifade ediyor ve bu meselenin bu şekilde kapatılamayacağını geçmiş deneyimlerinden yola çıkarak açıklıyor:
“22. dönemde parlamento AKP çoğunluğu ile daha önce Yüce Divan’a sevk edilmemesine karar verilen sekiz kişiyle ilgili dosyayı gündeme getirdi ve kalkan parmaklar onların Yüce Divan’a sevkine yol açtı. Bugün bunu yapanlar da benzer sonuçlarla karşılaşacaktır.
“AKP bir dönemin parmaklarını reddediyor, kendi parmaklarını hakim kılıyor. Ama bilsinler ki, bir başka dönem gelecek onların parmakları da inecek.
“Ben bunları Meclis Genel Kurulu'nda 2005'te söylemiş kişiyim. ‘Bakın zaman gelir burada bu kalkan parmaklar bir başka parmaklar vasıtasıyla ortadan kalkar’ dedim.”
“En tepedekinin danışmanı milletvekili olabilir mi?”
Türkiye denetlenemeyen bir ülke olduğunu ifade eden Yalçınbayır, ne siyasetin, ne hukukun ne de mevcut yönetimin denetlenemediği görüşünde.
“Gerçek anlamda kuvvetler ayrılığını konuşmamız lazım. Bir kuvvetin, bir gücün, bir ‘tepe’nin her şeye hakim olduğu değil, onun yetkilerinin belli olduğu, yasamanın yetkilerinin belli olduğu ve yargıya kimsenin müdahale edemediği bir süreci başlatmalıyız.
“En tepedekinin danışmanı milletvekili olabilir mi? Bakanların danışmanları milletvekili. Milletvekilleri anayasanın 80. maddesine göre cumhurbaşkanına, başbakana, bakanlara danışmanlık yapamaz. Bu açıkça anayasaya aykırıdır.
“Etik değerlerden söz eden Meclis Başkanı, lütfen milletvekillerinin iradesine ipotek koyan bu tür vesayet makamlarıyla milletvekillerinin ilişkisini kessin.
“3Y’yi yalanlarla, yandaşlarla sürdüremezler”
AKP’nin “3Y” olarak tarif ettiği “Yasaklarla, yolsuzlukla ve yoksullukla mücadele” hedefine gönderme yapan Yalçınbayır, “Y”leri sıralamanın yetersiz olduğunu belirtiyor.
“Y’leri söylemek yetmiyor. Yasaklar, yolsuzluk, yoksulluk... Bunları yalanla devam ettiremezsiniz. Bunları yandaşlıkla devam ettiremezsiniz.
“Biz yalanın dolanın talanın olmadığı bir dünya istiyoruz. Her türlü baskıdan uzak, özgürce hareket edebilen ama ilimden, bilimden, haktan, adaletten ayrılmayan bir yönetim istiyoruz.
“Mehmet Metiner'in dediği gibi yakınlarını koruma kollama değil, adaleti ve iyiliği emreden bir anlayışın hakim olmasını istiyoruz. Onlar Kuran'ın bir hükmünü alıp kendilerine uygun şekilde yakınlarına yandaşlarına akrabalarını kollamayı isteyebilirler. Hakkı adaleti gözetmeden bu isteği uygulamak kadar tehlikeli bir iş yok.
“Kanun önünde eşitliği, hakim önünde eşitliği, hizmete almada, hizmete girmede eşitliği, yükselmede ilerlemede eşitliği sağlamak zorundalar.
“Onlara emanet edilen iş adaleti sağlamaktır. Onlara emanet edilen iş yakınlarına yandaşlarına hizmet etmek değil. O hizmeti yapmak istiyorlarsa kendi ceplerinden yapsınlar. Bizim paralarımızdan oluşan bütçeden yapmasınlar.” (EKN)