Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır’la yerel seçim sonuçlarına yapılan itirazları, partilerin tutumunu, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) yetkilerini ve problemlerin cumhurbaşkanlığı seçimine etkisini konuştuk.
Ağırdır, Türkiye’nin seçim hukukunda YSK dahil, seçimin yürütmesine dair kanunlarda ve YSK’nın yapılanmasında ciddi bir reforma ihtiyacı olduğunu vurguladı.
“Bir yandan sistemin güncele uyarlanması lazım, bir yandan da seçim barajı gibi siyasi problemleri var. Ama biz teknik sorunlarla siyasi sorunları aynı anda konuştuğumuz için çözüm üretemiyoruz.”
Ağırdır siyasi partilerin bir yandan seçim sonuçlarına itiraz ettiğini, bir yandan da verilen mazbataların altına imza attığını da söyledi.
Yerel seçim sonuçlarına çok fazla itiraz var. Geçmiş seçimleri düşünürsek, bu defa mı belirginleşti?
Bu sefer belirgin olduğu kanaatindeyim. Kutuplaşmadan dolayı Adalt ve Kalkınma Partisi (AKP) dahil bütün aktörler diğerlerinden korktu. Biraz da partiler bu işi doğru yönetemedi. Bizzat kendileri de seçimin üzerine şaibe düşürmenin aktörü oldular.
O halde itirazların bir politika olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bence en az yarıdan fazlası öyle. Ayrıca kamuoyu şunu ıskalıyor: Sandık kurullarından YSK'ya kadar seçimi partiler yönetiyor. YSK’da da ilçe seçim kurullarında da parti temsilcileri var.
Verilen bütün mazbatalarda da parti temsilcilerinin imzaları var. Ama bakıyorsunuz hala tartışma sürüyor. Partilerin kamuoyuna dönüp biz varız orada, sakin olun, demesi lazımdı. Halbuki partiler bu konuda gaz verdiler.
Doğru mu anlıyorum, mesela Ankara örneğinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bir yandan YSK’da itiraz edeceğiz açıklaması yapıyor, öte yandan mazbataya imza koyuyor... Bu nasıl açıklanabilir?
Evet. Çünkü bu bir seçim olmaktan çıktı, bir kutuplaşma, bir kavga arenasına çevrildi. AKP, Cemaat’ten korkuyor; CHP, AKP’den korkuyor; vatandaş hepsinden korkuyor...
Her şeye rağmen bu sürecin şöyle bir katkısı oldu. İlk defa ülkede yurttaş hareketi olarak oyuna sahip çıkmak meselesi bu kadar gündemde kaldı. Ama bir dahaki seçimde ne olacağını göreceğiz...
Ama bütün mesele bittikten sonra da hala bu seçimler şaibelidir havasını da sürdürmenin doğru olduğunu düşünmüyorum.
Şu anda mesela bu kadar hileyi gündemde tutan arkadaşlarımız Ceylanpınar’ın ya da Ağrı’nın hiç lafını etmiyorlar. 30 yıldır muhtemelen jandarma baskısıyla kimbilir neler oluyordu, hiçbirimiz duymuyorduk, gazetelerde bile bu haberler yer almıyordu. Hala bile şu anda yeterince konuşulmuyor.
YSK’nın süreci doğru idare edip etmediğine dair ne söyleyebiliriz?
Bizim seçim hukukumuzda, YSK dahil, seçimin yürütmesine dair kanunlarda ve YSK’nın yapılanmasında ciddi bir reform ihtiyacımız var.
Bu seçimlerden önce de gündemdeydi. Ben 2012’de YSK ve seçim hukuku, sistemi üzerine ne değişsin diye yürütülen bir sivil hareketin içinde olan biri olarak söylüyorum. Bu sürecin değişmesi gereken teknik meseleleri var.
Bilgisayar teknolojileri sayesinde 30 sene önce olmayan imkanlar var şimdi. Ama aynı teknolojiler nedeniyle de olası riskler var. Şimdi biz bu teknik imkanları veya olası riskleri konuşurken siyasi problemi de aynı anda konuşuyoruz. Sıkıntı buradan çıkıyor.
Bir yandan sistemin güncele uyarlanması lazım, bir yandan da seçim barajı gibi siyasi problemleri var. Ama biz teknik sorunlarla siyasi sorunları aynı anda konuştuğumuz için çözüm üretemiyoruz.
YSK’nın yetkileri
Mesela, eğer kanunlarda herhangi bir problem konusunda düzenleyen bir madde yoksa YSK bir karar verebiliyor.
Yani kanunsuz haller diye bir imkanı var YSK’nın, kendini yasa koyucu yerine koyuyor, bir karar veriyor ve bu karar da geçerli kabul ediliyor.
Mesela 2014 Türkiye’sinde bu kabul edilebilir bir durum değil. Beş tane hakime ve parti temsilcilerine parlamentonun yetkilerini tanımak gibi absürd bir durum.
Ama şu anda bile bu kadar hile tartışması yapanlardan kimse bunu gündeme getirmiyor.
Tabii bütün partiler bunu biliyor…
Sözünü ettiğim çalışmada bizzat ben bütün partilerin genel başkan yardımcılarıyla konuştum, bu kanunda düzeltmeler yapılması lazım diye.
Seçmen kütüklerini düzenlenmesinden başlayarak teknik olarak bile güncellenmesi gereken şeyler var ama bunlar yapılamadı.
YSK’dan başlayarak seçim düzenimizin güncellenmesi ve demokratikleşmesi diye iki boyutlu reform ihtiyacı var. Şu anda konuştuğumuz problemler de aslında bunlardan kaynaklanıyor.
YSK bundan sonra inisiyatif kullanarak bir şeyleri değiştirebilir mi?
Hayır, onu yasa yapıcının değiştirmesi lazım. Umarız ki bu tartışmalardan sonra partiler akıllanır da parlamento açılır açılmaz değiştirilir. Önümüzde 2015 seçimleri var.
Artık anayasaya göre seçimlere bir yıl kala seçim sisteminde düzeltme yapılamıyor. Demek ki mayıs sonuna kadar yapılması lazım.
Yerel seçimde partiler bütün problemleri yaşadığına göre vatandaş olarak beklediğimiz şey, dört partinin bir an önce parlamentoda biraraya gelerek 60 gün içinde yeni bir düzenleme yapması.
Seçim kanunu yapılmalı
Sadece siyasi barajı düşürmekten ibaret değil mesele. Mesela, seçmen kütüklerini nüfus işlerinden alıyorlar, halbuki kanuna göre YSK’nın kendisinin yapması lazım; bir kamu kurumundan alması doğru değil.
Bir an önce en azından teknik meseleleri halledebilirler. Parlamentodaki komisyonun yapacağı alt tarafı iki bilgisayarcıyı çağırıp ne imkanlar ne riskler var demek.
Cemaatten, her şeyden bağımsız olarak, siber saldırının imkan dahilinde olduğu bir ortamda seçim sisteminin güvenliği teknik anlamda ne kadar doğrudur değildir test ettirmek lazım kamuoyunu ikna edecek biçimde mesela.
Geçmiş seçim şaibeli mi, değil mi tartışmasını bırakıp bir an önce bundan ders çıkararak 60 gün içinde nasıl iyi bir seçim kanunu yaparız diye bakmak lazım.
Çok yakında cumhurbaşkanı seçimi yapılacak. Benzer sorunlar yaşanabilir mi?
Olabilir. Yanlış hatırlamıyorsam, yurtdışı seçmenler de oy kullanacak. Cumhurbaşkanlığı seçimi kendi başına Türkiye için ilk, keza yurtdışı seçmen de ilk. Yurtdışında o gün mü sandık kurulacak, büyükelçiliklerde mi kurulacak, sandıkların güvenliğini kim sağlayacak, sandıkların tutanağını kim düzenleyecek, hiçbir şey belli değil.
Bence bu yerel seçimdeki tartışmayı şu oldu bu oldu diye iktidara yandaş ya da karşıt bir tartışma üzerinden yürütmek yerine, hep beraber sistemi yeniden reforme edelim talebine çevirmemiz lazım. (YY)